Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

13 Şubat 2014 Perşembe

Sanki Mahkeme Önünde “Suçunu” Hafifletiyor / Hodri Medya

Başbakan itiraf ediyor, evet Habertürk’e telefon ettim ve onlar da gereğini yaptılar... Adeta “mahkeme” önünde, dinlemelerde “suç üstü” yakalanmış da, suçunu hafifletmek için savunmaya geçen sanıklar gibi adeta. Fas’tayken gerçeklerle ilgili olmayan sözler söylenmiş.. neymiş onlar? Bahçeli’nin Cumhurbaşkanını göreve çağırması.. Bu çağrı, Başbakana bir hakaretmiş.. O da müdahale ederek “düzeltmiş”.. Ne var bunda? “Doğal hak”kı.
Acaba kendisinin bugüne kadar örneğin CHP’ye yaptığı polemikler içinde bir tane doğru var mı? Ama CHP’den teevizyonlara müdahale edilip de RTE’nin sözlerini “sildiren” veya “ortadan kaldıran” bir girişim mi olmuş? Kimin haddine!
Ama Başbakanın haddi hududu yok. Bir telefonla, nedir o kaldırın o bantardan akan sözleri diyebiliyor. Medyaya müdahale mi? Asla! RTE’nin “doğal hakkı”.
Yaptığının, “basın hürdür sansür edilemez” diyen Anayasa’yı çiğnemek olduğunun farkında değil mi? Otoriter, neyin suç neyin suç olmadığına ancak kendisi karar verir. Bunun için kendisine Anayasa gerekmez, mahkeme gerekmez, yasa gerekmez.. O ne diyorsa o! Tabii iktidarda olduğu sürece.. Tersini hiç düşünüyor mu? Hayır.. Çünkü Başbakan için “iktidardan düşmek” olabilecek bir olay değil. Böyle bir olay, doğal olamaz. Kendisini iktidardan düşürebilecek herşey, ancak ve ancak “darbe” olabilir..
Zaten, kendine yönelik herşey “darbe”, herşey “milli irade hınrsızlığı”, herşey “karanlık güçlerin” girişimi, herşey “fazi lobisi”, herşey “dış güçlerin tertibi”..
Tabii iktidarının karıştığı yolsuzluk ve rüşvet delilleri ve savları da “darbe girişimi”.. “Oğlum evde ne kadar para var” “Çok az baba, 1 trilyon”, “tamam onlara de ki gayri resmi danışmanık yapıyorum, falan filan...”
Ben diyorum ki, istifa eden, ancak Başbakanını koruyucu kanatları altına aldığı bakanlar, RTE’yi kurulan “cemaat komplosu”nun birer aletleriydi. Onların hepsi esasında Cemaatçi.. RTE ve iktidarını yerle bir etmek için, reel rüşvet ve yolsuzluk olayları gerçekleştirdiler, yani kendilerini feda ettiler! Cemaat, herhalde Ordu’ya karşı kurduğu sahte CD’ler tezgahını Başbakan’a karşı kuramazdı. Başbakan olayında, “canlı, belgeli, rüşvet ve yolsuzluk” olaylarını sahnelediler.. Başbakan ve akil adamlarının olaya bir de bu açıdan bakmalarında yarar var! Hiç düşünemediniz bunu, değil mi!?
Bakın, Bahçeli bunu yine yapıyor ve Gül’ü, RTE’nin İnternet sansürü yasasını veto etmeye çağırıyor..
***
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün son “Basın Özgürlüğü Raporu” yayımlandı. Türkiye 180 ülke arasında 154’ncü. Hey Türkiye Nasılsın kitabımdaki bilgilere bakıyorum: Geçen yılla aynıyız. Ama medya üzerindeki yeni yaşadığmız ve İnternet yasasıyla yaşayacağımız son sansürleme girişimleriyle, 2014 raporunu daha da olumsuz olacağını şimdiden görüyoruz. İşte AKP’nin “İleri Demokrasi” düzeninde, medya özgürlüğünün nasıl adım adım gerilediğinin resmi kanıtı:
2005’te       98.
2006’da       100.
2007’de      101.
2008’de      103.
2009’da      123.
2010’da      138.
2011’de      148.
2012’de      154.
2013’te      154.
Ayrıca Türkiye, İnternet özgürlüğünde de zaten ötedenberi yarı özgür ülke, kategorisinde. Freedom House’un Ekim 2013’te yayımladığı rapor, 60 ülkeyi inceliyordu ve Türkiye puanını kötüleştirerek 38. sıraya düşmüştü.. Şimdi yeni yasa ile bakalım hangi çukura ineceğiz!? Cumhurbaşkanı Gül, ya ülkenin diktatörlüğe gidişi yönünde davranacak, ya da özgürlüklerden yana..
***
Haluk Şahin: Hodri Medya
Gazete, yazar, şair dostum Haluk Şahin “Türkiye’de medyanın yükselişi, çöküşü ve geleceği”ni incelediği yazılarını “Hodri Medya” isimi yeni kitabında bir araya getirdi (ka-kitap). Halük Şahin, bir kitle iletişimi profesörüdür. Biz “gazetecilik damarı”ndan yazarız, o ayrıca hem gazetecilik hem de buna ek olarak “akademik damar”dan yazar! Kitabını imzalarken demiş ki “Haklı çıktığımız o malum hikayenin kilometre taşları.”
Haluk kitabının önsözünde bir saptama yapıyor: “Önce sessizlik vardı.. Sonra gazeteler, dergiler, sinema, tiyatro, televziyon sökün etti. Medya dendi adına, kitlelerle mesaj üreticileri arasında, ‘ortada’ yer aldığı için.”
Hodri Medya, kaleminin ucunu medyaya yöneltecek kadar da dengeli yazılarla dolu. Aynı zamanda, sosyal medyanın ortaya çıkışı ile, medyanın eski tekel havasının kırıldığını, medyanın bu kez hitap ettiği kitle ile karılıklı iletişime de geçtiğini anlatıyor.
Medya’nın çöküşü ve geleceği peki? Şahin’in kitabını okumalısınız.
Medya artık salt gazetecilerin, televizyoncuların işi değil.. Sadece Twitter’da boy göstererek, düşünce gücü ve görüşleriyle olayları etkileme yarışına giren herkesin!
Herkes “medya elemanı” ise, buyurun kitaba..
---13 Şubat 2014 Perşembe / Bilim ve Siyaset – cumhuriyet 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder