Geçen Cuma (2 Mart) gazetemizde, 5 aydır tutuklu
bulunan Tuğamiral Ali Sadi Ünsal’ın
açıklaması “Rahmetli Amiraller de
Darbeci Yapıldı” başlığıyla yayımlandı. 2002-2003’yılında hazırlandığı
iddia edilen “Balyoz Darbe Planı” uyduruk belgesinde adı geçenler arasında
2000’den önce ölmüş amirallerin de adı geçiyordu!!! Suçlamaya konu olan sahte dijital verilerde 1500 kadar
tartışılmayacak kadar net sahtecilik vardı!
Başbuğ, Büyükanıt ve diğer generallerin Cuma
günü tanık olarak dinlendiği Balyoz davasında, savcılar Büyükanıt’a darbe
üzerine soru sorarken bile, “kulis
bilgilerine, rivayetlere göre” diyordu!
Balyoz davasının tamamı bir çığlık aslında!
Şimdi size, 12 aydır Hasdal’da tutuklu bulunan
Jandarma Kurmay Yarbay Hüseyin Topuz’un
gönderdiği mektubun bir özetini sunacağım.. Hemen belirteyim, Topuz, “camileri bombalayacak timleri yönetmekle görevlendirildiği” iddiasıyla tutuklu. Şimdi şu hukuksuzluklara,
rezaletlere bakın:
***
“Sessiz
çığlığımızı duyun” diyor Topuz:
“Fatih
Camiine yönelik eylem planı hazırlamakla suçlanıyorum. Halbuki sözde planların
hazırlandığı ileri sürülen 2002-2003’te, Hara Harp Akademisi’nde öğrenim gören
henüz yüzbaşı olmuş bir jandarma subayı idim. Darbenin provası olarak
gösterilen seminere katılmadığım gibi, böyle bir seminerin yapıldığını da,
2010’da gazete haberlerinden duydum.
Soruşturma
aşamasında yurtdışı görevde olduğum için ne poliste, ne savcılıkta ne de sorgu
hakimliğinde ifadem alınmaksızın, sorgum
yapılmaksızın kanunlara aykırı bir şekilde sanık oldum, 11 Şubat 2011’de
hukuksuz bir şekilde tutuklandım. Savcı,
ifademi almadan hakkımda iddianame düzenledi, Mahkeme de bunu maalesef
kabul etti! Ben yine de suçsuzluğumu ispat etmek zorunda bırakıldım. Tutuklandıktan 7,5 ay sonra ilk kez bir
adli makama ifade verdim!
26 Ağustos
2011’de verdiğim savunmamda ve dilekçelerimde, suçsuzluğumu, kurumlardan
aldığım resmi belgelerle kanıtladım.
20 Ocak
2010’dan bugüne kadar yazılı ve görsel basında “bunlar
camii bombalayacak, uçaklarımızı düşürecek, darbe yapacak” biçiminde yayın yapan ve bizleri millet düşmanı olarak gösterenler,
Ordu ile ilişkisi olmayan sahte bir
planı gerçekmiş gibi yazanlar, bu iddiaları çürüttüğüm savunmam konusunda tek
satır yazmadılar.
Fatih Camiine
yönelik sahte “Çarşaf Eylem Planı”ndaki sahtekarlıklardan bir kaçını anlatmak
istiyorum.
***
TÜBİTAK’ın “2002-2003’te hazırlandı” belgesi
verdiği CD’lerdeki bu eylem planında:
a) “cami ve
çevrede bulunan kamera sistemleri tespit edilecektir” deniyor. Oysa, resmi
bilgilere göre, o bölgede kamera sistemi
2005’te kuruldu!
b) “Operasyon
esnasında haberleşme, emniyetli cep telefonlarıyla sağlanacak” deniyor. Oysa,
ASELSAN ve TÜBİTAK’ça üretilen emniyetli cep telefonları, ilk kez 2 Aralık 2008’de
kullanılmaya başlandı.
c) Sözde Gözlem
ve Keşif formlarında bazı sokak ve cadde isimleri yazılı.. İstanbul Büyük Şehir
Belediye Başkanlığından aldığımız bilgiye göre, bu formlarda adı geçen cadde ve sokak adlarından 10 tanesine isimleri,
2006 ve 2007 yıllarında verildi.
d) Yine bu
formlarda “Taksim- Vezneciler- Edirnekapı” belediye otobüs hattından
bahsediliyor. Yine Büyükşehir Belediyesi, o
tarihlerde bu hattın olmadığını bildirdi.
***
“Şu ana kadar diğer sanıklar ve avukatları tarafından mahkemeye sunulan
yukarıdakilere benzer 1500 kadar
sahtecilik var. Ben sadece tarafıma yöneltilen asılsız olduklarını
kanıtlayan, 99’u resmi kurumlardan alınan belgeler olmak üzere, toplam 117 sahtekarlığı
açıkça ortaya koydum.
Gücümü suçsuzluğumdan alıyorum ve kimse tarafından
affedilmek istemiyorum, yargılanmak ve aklanmak istiyorum. Bu yargılamanın
tutuklu olarak sürmesini gerektirecek hiç bir hukuki gerekçe kalmamıştır.
Suçlamalara mesnet oluşturan ve adımın yer aldığı
dijital görevlendirme çizelgesindeki 9 kişiden, benimle durumu aynı olan 7 kişi tutuksuz yargılanırken, hatta
duruşmalardan vareste tutulmuşken, ben
hangi gerekçe ile hala tutuklu yargılanıyorum?
***
Evet, “Fatih Camiini bombalayacaklardı” tiksindirici suçatımı, iki yıl
boyunca toplumun beynine kazınmıştı!
Polis ve savcılığın kanıt
olarak gösterdiği ve 2003’te hazırlandığı savlanan CD’lerde 1500 sahte olgu
var. Bu sahte olguların önemli bir kısmı, bu sahte darbe planının, 2003’de
değil, 2008-2009’da hazırlandığını gösteriyor. Çünkü, ileri sürülen verilerin
büyük kısmı, sokak adları vb gibi, 2003’de “dünyada yoktu”!
Evet, Balyoz Darbe
Planı’nı, sanki varmış gibi hazırlayan ve yüzlerce subay ve ailelerini mahveden
çetenin kim olduğuna geliyor sıra, yavaş yavaş..
Acaba, Yarbay Topuz hangi gerekçeyle, vicdanla, delile
dayanarak, hangi hukuk ve yasa maddesiyle, hala hapiste tutuluyor?
-- 5 Mart 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder