Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

19 Şubat 2012 Pazar

Görmedim, Duymadım; F Koru ve Cumhuriyet

Komik bir durum var, bazıarı diyor ki: Eğer kendileri ortalıkta değillerse, hele bir de ‘asılı tabelaları’ bulunmuyorsa, ‘yok’lar. ‘Biz kimin hangi kimlikle devlet içinde olduğunu bilemeyiz, kendileri ‘evet biz cemaat üyesiyiz’ demedikleri sürece, kimseye de cemaatçi diyemeyiz.. Bu nedenle cemaat ve ‘iktidar savaşı’diye  yazmanın anlamı yok..
Bu düşüncenin tutar bir yanı tabii ki yok! CHP içinde millet birbiriyle çatışır, kim kimin kuyusunu kazıyor, günlerce “derin analizler” adı altında sıradan şeyleri yazılır...
Ama Türkiye AKP iktidarı döneminde en büyük iç çatışmasını yaşar; birbirlerine neredeyse silah çekerler; iktidara ortak bir kanat, Başbakanın üzerine neredeyse savcısını ve en güvenilir adamının üzerine polisini salar; Pensilvanya bas bas bağırır; medya adamları iktidara restlerini çeker; Başbakan, kendisini, adamlarını, iktidarını özel koruma yasası çıkartır; Pensilvanya eğilimli polis ve savcılık içindeki özel yapılanmayı dağıtır.. Cemaatin büyük atağına, idari ve hukuki karşı atakla yanıt verir..
İktidar yazarı çizeri, eski MİTçisi bunun Erdoğan’a yönelik olduğunu yazar.
***
Ama, görmedim -duymadım –bilmiyorum, oyunu oynanır. Neler oluyor, sorusuna yanıt verilmekten bu kadar kaçınıldığı bir olay anımsamıyorum..
Bir yandan cemaati abart abartabildiğin kadar, gerçekten de her taşın ardında ara; tüm kurumları tepeden tırnağa sarmış olduklarını yay, yaz; artık yapacak bir şey yok gibi bir teslim olma hali yarat... İktidarda varlıklarını bil, ama “orada” olay çıktığı zaman yan yat..
İktidarda cemaatin varlığını görmek için ne Galileo’nun teleskopuna ne de Pastör’ün mikroskobuna ihtiyaç var. Afrikanın savanlarında salt yiyecek peşinde koşarak sürekli hayatta kalmaya odaklanmış ve başka bir şey düşünmeyen canlı türünden de değiliz.
Kılıçdaroğlu’nun odağında Başbakan ve iktidar var. Siyasi hedef olarak “çatlak”a girmeyi yararlı bulmuyor olabilir. Ayrıca, CHP içinde, “seçimlerde destek almak” gibi ahmakça beklenti içinde olanlar ve iktidarın bütün kanatlarıyla CHP’nin kuyusunu kazmak istediğini görmek istemeyenler de “cemaat konusuna girmeyelim’ diyebilir.
Bilemem, ben “iktidar oyunu” içinde değilim, “ne oluyor” merakı içindeyim. Bir de, iktidardan kaynaklanan toplumsal, insan hak ve özgürlükler konusundaki kötülükler üzerine yazarım.
***
Erdoğan’a cemaat saldırısını salt iktidardan daha çok pay alma savaşı olarak görmeyin. Bu atak, cemaatin devlet yapılanması konusunda geleceğe yönelik siyasi hedefleri açısından önemlidir. Bu “savaşı”, özellikle Erdoğan iktidarı çok net olarak gördü, karşı saldırısını yaptı!
Star yazarı Fehmi Koru diyor ki: “İki vazoyu birbirine vurduğunuz zaman nasıl bir sonuç ortaya çıkar? Ya da iki yumurtayı? İkisi de kırılır.. Vazo ile yumurtayı tokuşturduğunuzda da aynı sonucu alırsınız; farklı olmaları ikisinin de kırılmasını engellemez... Ak Parti ve hükümetiyle, destekçisi konumundaki bir siyaset-dışı yapının birbiriyle kapışması da farklı bir sonuç getirmez: Siyasi güç elbette yıpranır, ama siyaset-dışı gücün durumu da ondan farklı olmaz... (10 Şubat)”.. 
11 Şubat’ta bu kez Taha Kıvanç kimliğiyle “Hayli zamandır böyle bir gelişme beklentisi içerisinde olduğum için kopan gürültü beni hiç şaşırtmadı. Hükümeti sarsmak niyetinde olanların varlığından zaten haberdarım; bunu yapma hazırlığı içerisinde olunduğundan da..” diye yazdı. (*)
Bu kadar net. Saldırıya, Erdoğan yanıtını verdi. Polis ve özel savcılıkta bazı yapılanmaları dağıttı. MİT yasası çıkardı.
Şimdi ise kırık çıkık hesabı ve tamiratı içindeler. Erdoğan’ın gözü kulağı “Yasin Doğan” sonuç çıkardı ve “biz birbirimize düşmeyiz” diyerek, Cemaati okşadı. Hatta komik bir laf bile etti: “Etle tırnak gibiyiz”. En çok sinirime dokunan da bu zırvalık! Bu yazıyı ayrıca değerlendireceğim.
--
(*) Fehmi Koru, 10 Şubat yazısını ya bir tarafı kızdırırsam korkusu içinde yazmış. Bu nedenle, hata yapmışsam affola diyor. Yakıştıramadım! 17 Şubat yazısında da Cumhuriyet yazarlarını diline dolamış. Cumhuriyet içinde hem Cemaatçi hem AKP’li arıyor! 
Mustafa Sönmez’in bir yazısına atfen, Sönmez “Bütün hayatını, şimdilerde ‘Cemaat’ diye adlandırılan insanlarla ilgili yazılar yazmakla geçirmiş yazarlarının ismini bile anmıyor.. Konuyu görüştüğüm dostlarımdan biri, ‘Bilmiyor musun yoksa” diye çıkıştı bana. Meğer o yazar geçtiğimiz günlerde Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nı ziyaret edip sicilini sıfırlamış, ‘son olay patlamasaydı okulları ziyaret etmek üzere vakıf tarafından düzenlenecek bir geziye katılmaya hazırlanıyordu.’  İyi olur. Gitsin, görsün.”
Koru veya Kıvanç, benim bir yazımdan yaptığı da alıntıyı da pek “bilimsel” bulmamış. “Cemaat ile Erdoğan ve ekibinin, örneğin ABD ve Ortadoğu politikaları da farklı. Ülkede kurmak istedikleri düzen de!” cümlemin altına da “Bursalı, gizli AKP’li mi yoksa?” diye sormuş. Fehmi Bey, bazı komplo takıntılarına rağmen, okuduğunu kavrayan bir insandır! Zekasına söz söylemek istemem, bu yazılarımın özü / dokusu konusunda “ittifak” yapabileceğimizi düşünürüm! Okurlarına belki de “Bursalıyı izleyin” demek istemiştir, kimbilir!!
--19 Şubat 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

1 yorum:

  1. Son yazılarınız epey bir gülümseme ve zaman zaman gülmeye sebep oluyor. Gelişmeleri yazılarınız eşliğinde, eğlenerek izliyor ve teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil