Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

11 Şubat 2012 Cumartesi

Oy Avcılığı için Göz boyama: Okullara Tablet ve Akıllı Tahta

Dinci- Tinerci İkilemi Arasında Türkiye
Temel Mesele: Dindarlık Eksikliği!!!

Başbakanın Türkiye’ye tartıştırdığı sorun, sizde derin hayal kırıklığı ve gelecek için umutsuzluk yaratmıyor mu?
Dindar gençlik yetiştireceğiz ile açtı perdeyi Başbakan ve gençlerimiz tinerci mi olsun ile kapadı!
Böylece gençlerimizin, çocuklarımızın önündeki iki seçenek belli oldu: Ya dindar olacak ya tinerci! Hangisini tercih edeceksiniz? Evet, sanırım başbakan böyle sözleri promter kullanmadan, irticalen söyledi. Tevil olarak, acaba kendisine birileri “Başbakanım, çocuklarımız dindar olmayacaksa, tinerci mi olsunlar” pusulasını mı tutuşturdu eline?
Böyledir, tepeden inmecilik, toplum mühendisliği, herkesi kendin gibi yapma; kendini, bütün ülkenin çocukları olarak yeniden ve yeniden üretmeye kalkışma arkaik düşüncesi.
Eğer bir ülkeyi yöneten siyasal sistemin, ülkenin insan, uğraş, meslek, düşünce çeşitliliği ve zenginliği üzerine bir temel bilgisi veya yaklaşımı yoksa, tek bir noktaya saplanır kalır: Dindar gençlik!
Dinci siyaset ve yandaşlarının kafalarının çalıştığı en iyi alan, tek konudur, kendilerine benzer dindarlar yetiştirmek! Bir de ticareti çok iyi biliyorlar. Zengin olmayı, köşe dönmeyi..
Bir ülke için, bilimiyle, edebiyatı ve görsel sanatlarıyla, müziğiyle operasıyla, felsefesiyle birlikte, bütünsel bir zenginliği hedefleyen bir siyasal anlayış ve icra yoksa işbaşında… yerlerde sürünen bir ülke yaratırsınız.. tıpkı diğer İslam ülkeleri gibi. Zaten giderek yoğunlaşan uygulamalar, Türkiye’yi indirgiyor..
***
Başbakan dindar gençlik diyeceğine, Türkiye’nin temel eğitim meseleleri konusuna eğilmesini istemek fazla mı olur?
Yoksa Başbakan, Türkiye’nin eğitiminde/öğreniminde temel sorunu “dindarlık eksikliği” olarak mı saptadı? Eğer böyleyse, Türkiye’de eğitimin tamamen imam-hatipleştirilmesi ile bu sorun çözülür!!!
***
Oysa Türkiye okul başarısızlığında OECD’nin 34 ülkesi arasında birinciler arasında. Birileri, burada tabii ki öncelikle Milli Eğitim Bakanı, Başbakanın önüne eğitimin sorunlarını koyması gerekmez mi?
Mesela, Türkiye’de iyi bir gençlik yetiştirmenin önünde en önemli sorunun, fırsat eşitsizliği olduğunu, Bakanın Başbakanına söylemesi gerekmez mi?
Hayır, bunu ben söylemiyorum, OECD çalışmaları söylüyor. Fırsat eşitsizliği nedeniyle, büyük bir gençlik kaynağına sahip olan ülkemizin en büyük zenginliği böylece altlarda aşağılarda kalıyor, yukarılara tırmanamıyor, olması gereken yerlerde bulunamıyor, daha iyi donanımlılar, zenginler, iyi okullarda okuyanlar öne çıkıyor!
Milyonlarca gencimizin, eğitim/öğrenimde ortalamaların altında kalması, Türkiye’nin en büyük sorunudur!
OECD araştırmasından çıkan sonuca göre, okul başarısızlığı, sistemik bakış açısından, eğitim sisteminin bir hatasıdır….eğitim kalitesizdir ve herkese eğitim sağlayamamaktadır. Bu sorunu halletmenin yolu, herkese minimum kaliteli standart eğitim verebilmektir… Konuya bireysel açıdan yaklaşarak, öğrenci bireysel olarak başarısızdır, sistemin rolü burada azdır, dese bile, her ikisinin de vardığı sonuç tektir ve korkutucudur: başarısızlığın getirdiği yüksek sosyal ve ekonomik maliyetler!
Binlerce düşünen insan ve uzman, okulda başarı nasıl yakalanır üzerinde çalışıyor.
***
Okul başarısızlığının toplumsal ve ekonomik maliyetleri üzerine bakın neler yazılıyor:
Başarısızlık, bir insanı yaşamı boyunca cezalandırır; herhangi bir diploması olmayan çocuk iş bulamaz, geliri düşüktür, emekli maaşı yetersizdir, sivil ve sosyal alanda katılımcı olamaz.. Aynı zamanda topluma da büyük yük olur.. Ekonomilerin üretimini azaltır, büyümesini yavaşlatır, yenilikçi girişimlere set çeker, sosyal birlikteliği  zedeler ve aynı zamanda kamu bütçesine yük bindirir.
Bu kadar değil: Suç oranları artar, sağlık harcamaları artar ve sosyal danışmanlık hizmetlerine daha fazla gereksinim duyulur.
Yeteneksiz iş gücü, bir ülkenin sırtındakı en büyük yüktür! Bu yükün büyüklüğü, ülkenin yönünü belirliyor günümüzde artık: Aşağı veya yukarı!
OECD okul başarızlığını engllemek için yeni politikalar geliştiriyor.
Başbakanın, Bakanın, hükümetin bu konuda politikaları nedir?
Tablet ve akıllı tahta mı? Öyle anlaşılıyor..
Fırsat ve gelir eşitsizliklerini çözemeyen, tersine bu eşitsizlikleri arttıran; eğitimin-öğrenimin temel niteliksel sorunlarına bakarkör davranan iktidar, göz boyamacılığı yapıyor!
Tablet ve akıllı tahta uygulamalarının, Türkiye’de eğitimin sorunlarını çözemeyeceğini bir kaç yıl içinde göreceğiz, karşılaştırmalı, uluslararası araştırmalar yayınlanacak ve herkes aaa diyecek!
 Bakanlık ve hükümet, çok da işe yaramayacak müthiş pahalı sistemlerle, sadece oy avcılığı yapacak…
--CUMHURİYET BİLİM VE TEKNOLOJİ, GÜNDEM, SAYI 1299, 10.02.12

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder