Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

27 Kasım 2012 Salı

RTE’nin İki Farklı Beyni ve Kulağı Var


Başka bir siyasetçi, örneğin Kılıçdaroğlu bunu yapsa, Erdoğan onu yerden yere vurur, ne tutarsızlığını bırakır ne ciddi siyasetçiliğini.. Peki Başbakan acaba ne dediklerini duyuyor mu, nasıl çelişkiler içinde yüzdüğünün farkında mı?
Başbakanın son demeçlerinden birine baktım, aaaa.. Bizim bu köşede, Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’de de sık dile getirdiğimiz, Doğan Kuban hocanın işaret ettiği bir olguyu dile getiriyor: “Batılı güçlerin derdi, İslam dünyasını paramparça etmektir..” (Mısır- Türkiye Ekonomik İş Forumu toplantısında).
Eh yani dedim, sevinelim mi üzülelim mi.. Bu bir kenara..
Pardon, bunu sağır sultan biliyor. İslam dünyası kendi içinde parçalanmış, Batının eli kolu da bu parçalanmışlığın içinde nemasını yiyor. Ama daha önemlisi şu: İslam dünyasını parçalamak istiyen güçlerden biri de sizin hükümet! Libya’yı yıkan ve iç savaşın içine sürükleyen, onbinlerce Libyalıyı öldürten, vee Kaddafi’nin ölümüne neden olan olaylar zinciri, NATO bombalamasıyla gerçekleşti! Sizin de katkılarınızla..
Suriye’yi anımsatmalı mıyım? Libya’nın hemen arkasından NATO’nun Esad’ı da yıkacağını sanıp hemen çalışmalara başladınız.. Suriye’ye parçalamada ve bunca ölüm ve acıda, iktidarınızın operasyonel çabalarını, silah, askeri ve sivil paylarını size anımsatmalı mıyız?
***
Acaba diye düşündüm, Başbakan bu sözleri kendisine mi söylüyor? Ama nasıl olur?! Bu durumlar için kültürümüze yerleşen bir deyim var: Ağzından çıkanı kulağı duymuyor!
İnsanda genellikle düşünce-dil ve kulak birlikteliği vardır. Dil beyinde üretileni dışa vurur, ağzından çıkan cümleler, sözcükler özetle düşünceler de bir şekilde kulak kontrolünden geçer. Böylece söylediklerin bir bütün oluşturur.
Ağzından çıkanı kulağı duymamak, tamam, bu gerçekleşiyor ama yetersiz kalıyor. Kanaat getirdim ki, Başbakanın iki ayrı beyni, iki ayrı dili ve iki ayrı kulağı var.. eylemleriyle söyledikleri arasında bir düşünce birliği kuramıyorsa, ancak böyle tarif etmek gerekmekte.
Libya, Suriye gibi islam ülkelerine karşı yıkıcılık eylemlerine katıldığı için, beyninin öte yanı onu azarlıyor.
Tabii bu tür “çözümlemelere” hiç gerek olmadan da, politikacı bu, dün başka bugün başka.. Veya burada başka Mısır’da başka diyebilirsiniz. Mısır’da tribünlere oynuyor da..
Her neyse, Batı, Türkiye’ye koçbaşı olarak az mı kullandı geçmişte.. Ve şimdi de RTE iktidarını kullanıyor!
***
ŞU PATRİOTLAR: 
Bütün saldırganlıkların ardında bir “savunma” gerekçesi vardır. Savaşlara hep bir gerekçe vardır..
Suriye’den bize sıçrayan bombalar yurttaşlarımızı öldürdü. Şüphesiz hiç bir ülke buna tepkisiz kalamaz! Ama burada sorun şu: Suriye Türkiye’ye saldırır mı, saldırma amaçlı mıydı bunlar, saldırma planları var mı, olabilir mi?
Desteklediğiniz ÖSO askerleri ve köktendicileri sınırda köşeye sıkışmış, hemen bize savaşın parçaları düşmüş. Kimse bunun kasıtlı olduğunu düşünmüyor. Kendisi varlık yokluk savaşı veren Esad ve hükümetinin Türkiye’ye füze ile saldırma planı olduğunu söylemek gerçeklikle bağdaşmaz.
Peki Patriot füze sistemini neden Türkiye’ye yerleştirmek istiyorsun?
Sanki ülke Suriye saldırı tehdidi altında görüntüsü vermek ve Suriye’ye karşı izlediği politikaları haklı göstermek için..
Bunun başka izahı yok.
Bir de şu var saklı olarak denmek istenen: 
Ben eninde sonunda seni yıkacağım.. Sıcak savcaş bile patlak verebilir aramızda. Senin bana füze atma olasılığın olabilir savaşta, bu nedenle ben Patriotları yerleştireyim, onları havada iken avlarız..
 Rusya dahil herkes Patriotlara karşı.. Bunu savaş kışkırtıcılığı olarak ilan etti.
Heeeey Ankara, komşularına ve çevreye kulak ver.. Suları ısıtma, tehlikeyi büyütme!..
---27 Kasım 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder