Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

27 Ocak 2014 Pazartesi

RTE, Sınıra Dayandı

Bir insan, güç olarak nereye kadar ulaşabilir?
Bu soru Erdoğan için.. Durmadan daha büyük bir güce ulaşma çabası nereye kadar?
Kısa tarihine çok şeyler sığdırdı, epey şey başardı. Türkiye’de hemen herşey ondan sorulur oldu... İş adamları bile onun iki dudağı arasında sıkışıp kaldı.. Medya patronları diz çöker gibi oldular veya bir kısmı öyle davranıyor hala.. Ama ilk fırsatta, bıçaklarını saplayacaklarına kuşkum yok..
Ama büyük başarısızlıklar yaşamaya başladı “Usta”. Mesela Orta Doğu’da İslam ülkeleri lideri olma düşü çöktü.. Suriye’de karizmayı tam çizdirdi. Cemaat’in, iktidarın ve çevresinin, yolsuzluk ve rüşvetten şişmiş karnını delik deşik etmesini engelleyemedi! İş adamlarına bağırıp çağırıyor, ama korku eşiği aşıldı, artık vayy sen TÜSİAD diye bağırmasının eski etkisi kalmadı. Bir de onlara vatan hainleri diye seslenmesin mi! Oysa kendisinin bu yolda attığı bütün adımlar “milli ekomomi”yi çökerten cinsten, onlara artık tarih olmuş “vatan haini” suçlaması yapıyor, ama bu yaptığının belki de esas “vatan hainliği” olabileceğini hiç düşünmeden..
***
Bir nefret dolu ki, sorma gitsin.. “Sağlam İrade” sloğanlarına sığındı, demek istiyor ki “dimdik ayaktayım hâlâ hepinizin canına okurum”.. Ama aldırış eden?! RTE sınırına gelip dayandı. Hatta, duvara çarptı, gerilemeye başladı!
Bir HSYK’yı geçiremedi! Sağa gitti, sola gitti, Meclis’te adamları tekme tokat kafa göz yardı... Yalnız kaldı “Usta”.. Kendisi ve adamları.. tek allahın kulu yanında değil! ABD ve AB’den sert uyarılar geliyor, onları ikna için Brüksel’e uçtu “Usta”..”Paralel Devlet”i anlatmaya, HSYK’nın neden değişmesi gerektiğine inandırmaya kalkıştı.. Ama kendisine “yolsuzluk ve rüşvet” dosyaları gösterildi, “savcıların elini serbest bırak da olayı araştırsınlar” öğüdünü aldı..
Bir zamanlar bay destekçileri olan Amerikalı Abramowitz ve Edelman isimli Türkiye uzmanları, Washington Post’taki son yazılarında, Erdoğan’ın tek amacının “rüşvet ve soruşturmaları savuşturmak değil, aynı zamanda muhalefeti bastırmaya ve Türkiye üzerindeki kontrolünü genişletmeye çalışıyor”, diyorlar.. El hak! Şu sözlere bakın:
Erdoğan’ın şu an izlediği yol, Türkiye’yi mükemmel olmayan bir demokrasiden, otokrasiye taşıyor. Bu kadar yakın bir müttefikin ve NATO üyesinin böylesine bir kadere sahip olması, ikili ortaklığa, Amerika’nın zaten sıkıntıda olan prestijine ve bölgenin demokratik geleceğine derin izler bırakabilir. Bu durum Türkiye’nin ekonomisine de zarar verebilir.”
AB’nin Genişlemeden Sorumlu Yüksek Komiseri Stefan Füle, HSYK değişikliği ile “Kontrol bakana geçiyor. Dolayısıyla bu, Kopenhag kriterlerinin önemli bir unsuru olan yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ve Türkiyede kuvvetler ayrılığı konularında ciddi endişelere yol açmaktadır” diyor.. Gül de, Anayasa’ya aykırılık durumunda onaylamayabileceği işaretini veriyor.
RTE bombardıman altında, HSYK’yı askıya alıyor. Bakan’ın, HSYK’daki dairelerde yaptırdığı adam değişikliği ile yetinecek şimdilik. İstediği savcıları görevden aldırtıyor, dosyaları kapatacak savcıları da atıyor henüz... HSYK’yı askıya alması, gücünün sınırını belirliyor.
Başbakan, tüm güçlere sahip olmak için “kendini aşan” bir çaba içindeyken, birden herşeyi gerçekleştiremeyeceğini gördü. Bu, gerilemeye başlamaktır!
***
Hele dünkü konuşmasında, Sarıgül’ü, CHP’de Baykal’ın 2004’de Sarıgül’ü partiden attırmak için hazırlattığı “yolsuzluk dosyasını” kürsüden saldırması, gerilemesinin ve İstanbul’u kaybetme paniği içine girdiğinin bir göstergesi! O dosya, bildiğim kadar yargıdan da geçmişti.. 11 yıldır iktidardasın, neden Sarıgül’ü mahkeme verdirmedin!
Acaba elinde, Sarıgül’ün önde gittiğine ilişkin, yaptırdığ ıbir araştırmanın sonuçları mı var!? Öyle olsa gerek ki, Topbaş yerine bizzat kendini İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı kampanyasını sürdürmeye başladı! Burayı kaybederse, diktatörlüğüne destek olarak kullandığı “milli irade” tarafından götürülme sürecine girdi demektir..
Tabii, İstanbul’un akıttığı rant kesildi mi, yandı gülüm ketenhelva..
***
Başbakan, genişleme-büyüme gücünün sonuna ulaştı. Bu net gözüküyor. Dikta heveslileri süreç içinde hep yalnız kalır..
Türkiye, RTE’nin mutlak güç istediğini kaldırabilecek ne ananas ne muz devletidir.
 Her ne kadar muhafazakarlık ülkemin damarlarına işletilse de, Cumhuriyet’in bu ülkeye kazandırdıklarını, değil RTE, hiç bir diktatörlük heveslisi yerli ve yabancı güç yokedemez..
Kısa sürede, bunları doğrulayan yeni gelişmelere tanık oacağız..
-- 27 Ocak 2014, Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder