Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

20 Ocak 2014 Pazartesi

Başbuğ Şiir İle Tanıştı! Nazım Hikmet'e Özür!

“Suçlamalara Karşı Gerçekler”. Emekli Genel Kurmay Bakanı İlker Başbuğ’un son kitabının adı bu. İki yılını dolduran Başbuğ’un kitabında en ilgi çekici bölümlerden biri, hapishanede şiir ile, Cumhuriyet’in güzel aydınları ve hayat öyküleri ile tanışması! Hiç şiir kitabı okumamışken, cezaevinde, içinde “şiire ilişkin bazı duygular” yeşeriyor. İçindeki şiiri keşfediyor! Birgün “yaşamak acı çekmektir” diye düşünürken, birdenbire mısralar dökülüyor aklından ve kaleminden... Veeee Nazım Hikmet’i keşfediyor! O büyük şairi anlatan Hıfzı Topuz'un “hava kurşun gibi ağır” kitabını bitirdikten sonra “Nazım’a” oturup şiir yazıyor:

Yaban ellerinde, / mezarının başında, yabancıyım sana. / Ne zaman ki, / Milli Mücadele’de Anadolu’ya kaçışını, / sonraki yıllarda, / ne büyük haksızlıklara / zulümlere uğradığını, / ama / “Türklüğümü elimden alamazsınız” diye haykırdığını, / Nüzhet, Piraye, Münevver, Vera ile, / yaşadığın inanılmaz aşklarını, / Raşit Kemali’den nasın / bir Orhan Kemal yarattığını, / öğrendiğim gün, / utandım. / Anadolu’da bir çınar altını, / senden esirgediğimiz için, / utandım. / Dedim ki: / üzülme, utanmazlığın, haksızlığın, / diz boyu olduğu bir ülkede / utanmak ayıp değil. / Sen, / vatanseverliğin, / gümbür gümbür sesi, / yüce Türk şairi, / affet bizi.”

Beğendiniz mi? Ben beğendim. Ayrıca yoğun bir özeleştiri. Zamanında keşfedilmemiş vatanseverlerin ve büyük şairlerin varlıklarını ve düşüncelerini anlamak için, hapishane en kötü ve en son yer olmalı! Hele hele kurmay subaylar, bütün yurttaşlar, bütün siyasiler, bütün yöneticiler... kendi ülkesinin öz ve gerçek insanlarıyla ve yaratıcılıklarıyla, değerleriyle tanışmadan, ne doğru düzgün önderlik yapabilirler, ne de ülke sevgisini doğru ve düzgün yüreklerinde duyumsayabilirler.
Bu olmadan verilecek bütün temel kararların yarım, eksik, yanlış veya tam doğru olmayacağını söylesem, yanlış mı yaparım?! Asla ayrımcılık, ötekileştirme yapmayan bütüncül bir yurttaşlık sevgisi başka türlü oluşamaz.. Acaba ülkede onyıllardır yaşadığımız bölünmüşlük, dışlama, bütünüyle karalama ve yoketme, parçalanıp bölünme, bu eksikliğin de bir ürünü/sonucu olmasın?
***
Başbuğ’un kitabı okunmalı. İçinde çok çok ilginç konular ve davaların ipliğini pazara çıkartan savanma parçaları var. Başbuğ neden tutuklandı? Bir kaç kez yazmıştım, en alttan en tepeye doğru bir tutuklama zinciri oluşturdular ve zamanı gelince tepeye doğru yürüdüler. Mutlaka bir genel kurmay başkanı tutuklayıp zinciri tamamlayacaklardı. Demek en uygun Başbuğ’u gördüler! Kimi genel kurmay başkanlarının üzerinde Başbakan’ın kesin koruma gölgesi bilindiğine göre! Başbuğ, emekli olduktan iki yıl sonra, son tutuklanan en üst düzey komutan! Bir hafta öncesinden, tutuklanacağına ilişkin bilgi iletiliyor Başbuğ’a. Ama bir neden de göremiyorlar!
Neden ve suç aranmaz, bunlar istenirse yaratılır! Bu davalar öyle inşa edildi! Yaratılan “delil”ler üzerine! Başbuğ ve diğer kuvvet komutanlarının ancak Yüce Divan’da yargılanabileceği hükmü bile yok sayılarak! Bugün Başbuğ Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu yeniden! O gün acaba Yüce Divan’da yargılanamaz diyen hukukçular ve yandaşlar, bugün ne diyorlar?! “Kandırıldık” mı?! hayatları oyunca kandırılmaya hazır insanlardır onlar..
Bir genel kurmay başkanı içeri atılacaktı. Başbuğ, diğerlerinin adına 2 yıl özgürlüğünü hediye ediyor onlara.. kıymetini bilsinler..
***
İlker Başbuğ içeride geçirdiği zamanı olgunlaşarak, öğrenerek, yazarak geçirdi. 2012 Kasımında 20. Yüzyılın En Büyük Lideri Atatürk kitaplarını yazdı (iki cilt, Remzi Kitapevi).
İkinci cilt, Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı birinci döneminden (1923) dördüncü dönemine (135-38) kadar olan hayatını kapsıyor... Başbuğ bir tarih kitabı veya bir biyografi yazmadığını söylüyor. Atatürk’ün düşüncelerinden ve karar ve eylemlerinden yola çıkarak, büyük bir lideri hem anlamaya hem de bize anlatmaya çalışıyor.
Kitabın sonunda 3 temel metin veya değerlendirme ekliyor Başbuğ:
Liderlerde bulunması gereken temel nitelikler ve Atatürk; Atatürk nasıl bir liderdi; 20.Yüzyılın en büyük lideri Mustafa Kemal Atatürk!
Bu metinlerde, yine Atatürk’ün söz ve davranışlarından yola çıkıyor ve pek çok bilim insanının evrensel saptamalarıyla Atatürk’ün liderlik niteliklerini değerlendiriyor.
Başbuğ’un Atatürk kitapları da Atatürk literatüründe özgün yere sahiptir ve okunmalıdır.
***
Özetle diyeceğim şu ki, haksız yere içeriye atılan subayların büyük çoğunluğu, okuyarak, çalışarak, yazarak, düşünerek, mücadele ederek, kurmaylıklarına birer kurmaylık daha kattılar.
Bedeli ağır oldu, ama yine de hepsi bireyler olarak Türkiye’nin yeniden kazançları olmuşlardır.
Öyle düşünüyorum.. En kısa zamanda yeni / ikinci hayatlarına kavuşmaları dileklerimle..

--19 Ocak 2014 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder