Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

13 Aralık 2014 Cumartesi

Türkiye’den Talat Sait Halman Geçti

CBT Gündem, Sayı 1447, 12 Aralık 2014/

Türkiye’nin çok değerli kültür insanı Prof. Dr. Talat Sait Halman’ı Teşvikiye Camii avlusundan uğurlamak acı oldu. Türkiye’nin yetiştirdiği evrensel bir şiir, edebiyat ve bilim insanı... 50 kadar kitaba imza atmış.. Ben burada kitaplığımdan çıkarttığım “21. Yüzyılda Üniversite ve Kültür” kitabı üzerinde duracağım. Türkiye Bilimler Akademisi’nin TÜBA Akademi Forumu’nun 1 nolu kitabı olarak yayımlanmıştı. Kitapçık, Talat Halman’ın, benim de dinlediğim 1999 tarihli konuşmasını içeriyor.
Konuşmasının başında iki değerli söz var, biri H.G Wells’den: Uygarlık, eğitim ile felaket arasındaki yarıştır” (1920). Diğeri Hacı Bektaş Veli’den: Bilimle gidilemeyen yolun sonu karanlıktır..
Halman, bir açık toplum ve demokrasi dostudur ve çok kültürlüdür. Gandi’den alıntısı bunu gösterir: “Benim evimde duvarlar, pencereler olmamalı, çünkü benim oturduğum yerde her yönden esintiler, rüzgarlar, temiz hava girip çıkabilmelidir.”
Aklın yolu birdir” görüşünü eleştirir. Zaten kendisiyle yapılan bir söyleşi kitabın adı da “Aklın Yolu Bindir”dir. Ona göre aklın yolu birdir söylemi, “yüzyıllar boyunca vicdan özgürlüğü ve felsefi bağımsızlığı ezmek için” kullanıldı. Bu söylemin egemen olduğu toplumlarda “yaratıcılık fakirdir”. “Yalnız benim düşüncem mutlak olarak doğrudur, yalnız benim inancım sonsuza dek geçerlidir, benim gibi düşünmeyen düşmanımdır, benim yanımda olmayan karşımdadır.. gibi davranışlardan kaçınmamız gerekir.”
Bağımsız düşünce, her şeyi sorgulamak, daima yeni anlayışlara yönelmek ve hiçbir şeyi mutlak gerçek olarak kabul etmemek demektir.”
Okullarımızda, bir çok üniversite derslerinde soru maalesef yoktur. Ünlü kadın yazarımız, büyük aydın Halide Edip eşimin hocasıydı. İstanbul Üniversitesi İngiliz Filolojisinde ilk dersine geldiğinde çok güzel dersler anlatmış. Ama eşim bir soru sormak için elini kaldırdığında, Halide Edip –Batıda da yaşamış olan, özgürlüğe inanan- ‘sen kim oluyorsun da’, demiş, ‘bana soru soracaksın? İndir elini aşağı!’. Ondan sonra Halide Edip’in hiçbir dersinde hiçbir öğrenci ağzını açmamış, soru sormamış..”
Türkiye’de birçok zihin esir alınmış durumdadır hâlâ... Eugene Ionescu diyor ki: ‘aydınlatan, cevap değil sorudur’.”
Cogito ergo sum”, deyişini “Dubito ergo sum”, olarak değiştirmek lazım. “Düşünüyorum onun için varım” yerine “Kuşku duyuyorum, sorguluyorum, onun için varım.”
“Biz çok uzun bir göçebe kültüründen geliyoruz... Göçebe yeniliklere açıktır hem öz kültürünü götürür, hem de başka unsurlarla o kültürü zenginleştirir... Ama göçebe hiçbir yerde kalıcı olmadığı için felsefe geliştirmez, mimari geliştirmez, şehir kurmaz, sürekli izler bırakmaz. Felsefesi hala çok zayıf bir toplumuz.. Türkler sıfırdan bir kent, bir büyük şehir yaratmamış olan nadir uluslardan biridir..”
“Yaratıcı üniversiteye sahip olmamanın da acısını çekiyoruz. Eğer dünyada bilimde, sanatta yaratıcılıkta çok büyük yerimiz yoksa, bu biraz da yaratıcı üniversiteyi gelmiştirememiş olmamızdandır..”
“Yeni bir yaratıcılık anlayışına yönelmek zorundayız... her yıl çoğu basma kalıp onbinlerce mezun çıkartıyoruz..”
“Bizim üniversitelerimiz nüfus artışının bir uzantısı şeklinde düzenlenip yönetiliyor...  hiçbir önemli Türk icadı yoktur, hiçbir önemli Türk keşfi yoktur, hiçbir büyük bilimsel katkımız olmamıştır dünyaya..”
“Biz kitle eğitimi sağlamaya çalışırken, eğitimi demokratikleştirmeye uğraşırken, cehaleti yayıyoruz bir bakıma... daha güçlü bir akademik elit yaratabiliriz... gerçek anlamda demokratik olmaktan ve bütün insanlarımıza, gençlerimize eşit haklar sağlamaktan çok çok uzağız.”
“Birçok bakımdan Avrupa’yı Amerika’yı aşmak uğrunda çaba gösteren bir sistem yaratmalıyız... yepyeni üniversite sistemlerine, yepyeni bilimsel yaratıcılık anlayışına yönelmeyi sağlayabilirsek…(bunlar) zor işlerdir, ama boyundan büyük işlere kalkışamayanlar bücür kalmaya mahkumdur. Hayal gücü olmaksızın gerçeklere varılamaz… Başka çağların ütopyaları olmasaydı bugün hâlâ mağaralarda kalırdık.”
“Bizde hala hakim olan ‘bilgi, bilgiçlik ve bilişim’dir, ama asıl gerekli olan ‘bilim, bilinç ve bilgelik’tir”
“Türkiye’de sevgi cumhuriyeti olmalıdır, akıl cumhuriyeti olmalıdır, adalet cumhuriyeti olmalıdır, çocuk cumhuriyeti olmalıdır ve bir de bilim cumhuriyeti olmalıdır.”
***
Türkiye’den bir Talat Sait Halman geçti.. Güle güle hocam..
***

Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak dileğiyle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder