Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

17 Kasım 2011 Perşembe

İslamı Ham Yapmak (Savaş Güncesi)!


İslam Dünyasının neden Batının güdümünde, yoksul kitleler yığını olduğunu anlıyor musunuz? İslam dünyası, birbirini yiyen ülkelerden oluşuyor.
Mezhepler / din kavgası, liderlik-minik hegemonya yarışı..
Kendi aralarında ticareti, kültürü, çağdaşlığı, demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini, yardımlaşmayı, dayanışmayı, bilim -teknolojiyi ve iyi ve güzel politikalar geliştirmekten aciz bir ülkeler topluluğu!
İsrail yanıbaşlarında, onu bile örnek alabilecek bir tarihsel, politik, ülke inşa bilincinden yoksunlar..
Ama, sıra birbirlerini yemeye gelince, dünyada ellerine su döken yoktur. Bu yarışta da hep Batılı güçlere dayanırlar.
Irak’ı kaptırdılar, 1 milyon kurban! Ama sapına kadar da “müslüman”dırlar! İşte Libya, kaç bin kişi öldürüldü orada? Batının umurunda mı, kadınların erkeklere peşkeş çekilmesi! Müslümanlar ne kadar geri kalırsa, o kadar iyi! Yeter ki zenginliklerini Batıya açsınlar!
Şimdi sırada Suriye ve İran var! Bu iki ülkede “müslüman halkın” kökünün kazınması, acaba Suudi Kralının ve diğerlerinin umurunda olur mu?
Dün, Bahreyn’deki Şii direnişini tanklarıyla kanla bastıran Suudi Arabistan, bugün Suriye yönetimini kınıyor.. Çünkü Suriye’de de yönetim Şii ve üstelik ABD ve Batı’nın yıkacağı İslam ülkeleri arasında! Katliam yapmayın, diyor Bay Kral! Peki Irak’da 1 milyon müslüman öldürülürken, ABD’ye de bu çağrıyı yaptın mı?
Suriye’den Büyükelçiliklerini geri çektiler! Ekonomik yaptırım uygulayacaklar. Ayrıca, Suriye’ye müdahale için Birleşmiş Milletler’e de başvuracaklar, ileride!
Yani, işi NATO’ya falan havale edecekler: Gidin Suriye’ye bombalayın!
İçine düştükleri çukurun dibi yok!
***
Barışçı siyasetçiden savaşçı siyasetçiliğe soyunan Davutoğlu, Suriye üzerinde savaş ağlarını dokuyan kişi olarak ön planda! “Stratejik Derinlik” analizine, reel politikacı olunca, “savaş derinliği” kattı!
İktidar, “Ulusal Konsey” adı altında birleştirdiği Suriye Muhaliflerini, Esad rejimine karşı silahlı savaşa teşvik ediyor.
Bunun, bir zamanlar Suriye’nin, bağrında PKK liderini ve arkadaşlarını barındırmasından ve Türkiye’ye karşı kullanmasından bir farkı yok!
Muhalif ünvanlı kaçaklardan Ammar Quarabi: “Türkiye olmadan Suriye’de iktidar yıkılmaz.” (Sabah, 1 Kasım) Başka biri, Albay Riyad El-Asaad, “70 kişilik karargahı ile türk askerinin koruduğu kampta konuşlanmış”, Aslı Aydıntaşbaş’a konuşuyor (7 Kasım)
***
Suriye’ye karşı “en savaşçı” rolü üstlenen Davutoğlu ve Erdoğan’a alkış var: Obama’nın Ulusal Güvenlik adamı Ben Rhodes, bizimkilere diyor ki “sert tavrınızdan memnunuz”. “Bu tavır, Suriye yönetimini yalnızlaştıracak!” (Hürriyet, 15 Kasım).
Muhafazakar senatör John McCain:Kaddafi tamam, Sıra Esad’ta”, “Suriye muhaliflerinden gelen yabancı askeri müdahale isteği giderek artıyor” (25 Ekim, Habertürk)
Wall Street Journal: “Türkiye’nin Beşar Esad’a karşı tavır değişikliği, ABD’ye, Şam’da rejim değişikliği için, Birleşmiş Milletler dışında bir koalisyon örgütleme fırsatı sunuyor. İran’ın Şamdaki müttefikini devirmek konusunda, Türklere yardımcı olma fırsatını kullanmalı..” (31 Ekim)
ABD Irak savaşında geri zekâlılık yaptığını, iflas ettikten, 5 bin askerini yitirdikten, 3 trilyon dolar kaybettikten sonra anladı!
***
Ama akıllandılar: “Bize gerek yok, müslümanları birbirine kırdırmaktan daha iyi ve ucuz bir yol olabilir mi?”
Suriye’yi yıkmak için koalisyonu oluşturdular. Suudiler ve Davutoğulları başrolü aldı! Hergün demeç, açıklama, savaş çağrışımları!
ABD için, bugün Suriye ve İran... 
Yarın aynı yöntemle Suudileri halledebilirler!
Sıra Türkiye’ye ve iktidara da gelebilir! Hele, kendi eksenlerinden şöyle bir çıkma teşebbüsünde bulunsunlar! İktidarımız, İsrail’i bombardımana tuttuğu dönemde “Türkiye eksen değiştirdi” kampanyaları ile sonunda hızaya getirilmişti: 
Suriye (ve İran) senin dostun değil, ancak düşmanın olabilir!!!”
İslam dünyası, Batıca sömürülecek, hegemonya altında tutulacak ve birbirine kırdırılacak insanlar yığını..
Bahane, her zaman vardır, bulunur!
--17 Kasım 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder