Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

4 Kasım 2011 Cuma

5x5x5000 = 125.000


Başbakan, Van’da yerle bir olan binalarla ilgili inşaat ve yapımcı rezaletleri üzerine doğru şeyler söyledi. Başbakan düzeyinde depremin aldığı canlar konusunda ilk kez mi doğrular açıklıkla dile geldi, anımsamıyorum. Ama bugüne kadar deprem hep sahtekarlıklarla doluydu: Allahın hikmeti! Kader! vb.
Hayret ki, ölümlerinin büyük çoğunluğunun tamamen inşaat ve inşaatçı düzenbazlığı, sahtekarlığı ile ilgili olduğunu Başbakan itiraf etti, eski söylemlere sığınmadı! İnandığı “yazgı” ile, “deprem”de insan eliyle işlenen cinayetler arasında bir sınır çizmesi, olumludur.
İkinci konu ise çok daha önemli:
Tayyip Bey’in Van açıklamasından sonra, örneğin Sakarya’da deprem hasarlı binalar ortaya çıktı! Binalarda yaşam sürüyordu, yıkılma kararlarına rağmen! Vali bey, Başbakan’ın demecinden sonradır ki ayıldı ve iki yıl içinde bu binaların yıkılacağını açıkladı!
Ayılan bir başkası da İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı oldu. Dr. Mimar Topbaş, İstanbul’da depremle yerle bir olacak ve onbinlerce insanımızı öldürecek binalar konusunda, bugüne kadar bir şey yapmadı!
***
Bilim insanlarımız İstanbul’da  depremde yassı kadayıf olacak en az 5 bin binanın varlığını daha 10 yıl önce saptamıştı; öncelikle bu binaların yenilenmesi ile, binlerce insan hayatta kalacaktır!
Depremde yıkılmaları hemen hemen kesin olan bu binaların her katında 5 kişi yaşasa, kaba bir hesapla, 5x5x5000=125.000 kişi, depremde yaralanmaktan ve ölmekten kurtulma şansına kavuşur!
Bu binaların yarısı yassı kadayıf olsa ve içinde yaşayanların yarısı yaralansa bile, elimizde 30 bine yakın kurban kalır! Bunu yarıya yarıya azaltsanız, 15 bin!
Ayrıca, bu binaların yenilenmesi ile, bir İstanbul depreminde oluşacak büyük kaos hafifleyecek. Arama kurtarma çalışmalarından tutun, hastahanelere yığılmalara, çadırlara, su ve yemek kaosu ve ihtiyaçlarına, salgın hastalıklara kadar, deprem sonrası günlerce sürecek pek çok acil durum mudahale, hafifleyecek.
Depremle yıkılacak 5000 binanın önceden bertaraf edilmesi ile, deprem sonrası tüm sorunların yönetimi önemli ölçüde kolaylaşacak.
***
Şüphesiz, sorun sadece bu 5000 bina değil! Buna, ulaşım için hayati önemde olan köprülerin, viyadük yolların, okul ve hastahane binalarının güçlendirilmesi zorunluluğunu unutmayın...
Profesör Mustafa Erdik’in, azami zararı gözeterek oluşturduğu senaryo dikkate alınarak, hasarların en önemlilerine yönelik bir önlemler paketinin çoktan devreye konması gerekirdi!
Ama, Topbaş, bu konuyla hiç ilgilenmedi! Yapılanlar, zemin araştırmalarıyla sınırlı kaldı! Oysa, başarılı Metrobüs projesi İstanbul’a ne kadar gerekli idiyse, yassı kadayıf olacak binaların yenilenmesi projesi, ondan bin kat daha önemli!
İstanbul’a her metrekareye bina dikilmesinden bin kat daha önemlisi ise, kentte büyük boş alanların, meydanların yaratılması, varolanların korunmasıdır! Ne yazık ki, İstanbul’da meydan bırakmadı Topbaş! Şehircilik tarihine bu açıdan hiç de iyi bir sicille geçmeyecek!
Belediye başkanlarının gözü, bugünü görüyor. Bugünün ticareti, bugünün kârı, bugünün avantası /rantı!
Bunlarda, insan hayatı ve gelecek yoktur!
İstanbul’un ve ülkenin ise, yarın karşılaşacağı büyük sorunlara karşı, bugün önlem almaya ihtiyacı vardır!
***
Başa dönelim: Şüphesiz ki, diğer ilgili ve yetkiler de, Başbakan’dan “hıza” aldılar! Oysa, bugüne kadar bu görevlerini, Tayyip beye gerek görmeden yerine getirmeleri gerekliydi! Çünkü, oturdukları makam, birinci derecede halkın hayatını gözetmek için vardır.
Aslında şunu demek istiyorum: Başbakan, bir “sihirli değnek” gibidir! Kendine bu kadar güçlü bir makam inşa etmiştir! O söylerse, hareket başlıyor! Olumlu veya olumsuz! Bu hiç de, görev ve sorumluluklar rejimi olan demokrasiye yakışır değil! Diyeceksiniz ki demokrasi mi var ülkede!
Bu “sihirli değnek”in, yargıda büyük haksızlıklar için kullanılması durumuna bakmak istiyorum..
Gelecek yazıda, Anayasa ve Özgürlükler...
--3 Kasım 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder