Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

12 Eylül 2015 Cumartesi

HDP- PKK yol ayrımına doğru mu?

Önce bir not: Dağlıca bölgesi, TSK ve iktidar için 2012’den beri şehitler mezarlığı oldu. TSK’nin yine aynı bölgede kolayca böyle bir tuzağa düşürülerek onlarca şehit vermesinin nedenini sorgulayabilecek teknik ve askeri bilgiden yoksunum. Herhalde, geçmiş tuzakların yorumunu yaparak bu kez böyle bir felakete düşmeyebileceklerini planlamışlardır. Peki ama niye düştüler? Asimetrik savaş mı diyerek geçeceğiz? TSK’nın verdiği kayıpların büyük çoğunluğu güvenlikli sanılan oysa güvenliksiz kabul edilmesi gereken durumlarda oluşuyor... Ateş düştüğü yeri yakmıyor, tüm ülkeyi sarıyor.
Bazı saptamalar yapacağım bu yazıda:

PKK’nin silahlı vesayetine de karşı çıkın
1) Uzun zamandır yazıyorum, Ordunun siyaset üzerindeki vesayetine karşı çıkanlar, bir başka silahlı güç olan PKK’nın siyaset üzerindeki vesayetine karşı çıkmıyorlar. PKK adeta kutsanıyor. Tutumları şöyle: Ya “haklı” şartlarını kabul et bu savaş bitsin (yani istediklerini ver ve kurtul), ya da savaşın kurbanlarına katlan.. (aptal solcu tutum). PKK safındakiler soruyor ikide bir: “adam niye dağa çıktı, derdi olmasaydı dağa çıkar mıydı, 30 yıldır dağda savaşıyor, ona kulak verilmeden bu sorun çözülmez..”
2) Barış istiyor, ama PKK savaşını arka planda kutsuyor. “Savaşı durdur”, TSK’ne yönelik bir çağrı imajı veriyor sadece. Yürüsene PKK’ye karşı da! Eşit mesafe koysana! Hayır bu yok. Çünkü PKK her zaman haklı! “Silahlı savaş” miti, sadece katmerli karşı şiddete yol açar. Şu mu umut ediliyor: Asker öldürüle öldürüle millet sonunda iktidara karşı ayaklanacak, AKP yıkılacak.. Sorun da bitecek.
Bizim aydın olamamışların, yaptıkları her şey fos çıkmıştır. Her zaman iktidarı güçlendirmiş sözde “entelektüellerin”, bugüne kadar arkalarında inşa edebildikleri adam gibi bir “solcu yapı” olmadığı için, şimdi de bir kötülük daha yapıyorlar.
3) Askere çağrı yapıyor, boşuna ölüyorsun diye.. Bu çağrı bile tarihsel başarısızlığın nedenini gösterir. Ama öte tarafta, Kandil’in, gençleri ölüme göndermesi onu hiç ilgilendirmez. O “haklı dava için ölüm” mü? Kaç bin PKK’lı veya Kürt yurttaş vurulup düştü bu ülkede, bir hesabını kitabını yapar mısın? Onların anaları ana değil mi, ocaklarına kor düşmüyor mu?
4) Kürt siyaseti yasal ve güçlü bir parti inşa etti, HDP. Temelini PKK attı, ama meselenin parlamentoya çekilmesi, yasal zeminde tartışılması ve çözüm bulunmasına yol açar diye Türkler de umutlandı. Parti kısmen PKK  “denetiminde”. Parti içinde bir kısım yönetim, PKK siyasetlerinin sopası/uygulayıcısı olmayı istemiyor. Demirtaş yer yer PKK’nın savaşına karşı sözler söylüyor, ama süreç PKK ile HDP’yi önemli bir yol ayrımına doğru hızla sürüklüyor. Bu kaçınılmaz gidiş gibi: HDP ya tamamen sivil siyaset olarak var olacak ya da bunca emek yok olacak.

Muktedir yeni mi farketti
5) Oslo’daki gizli görüşmelerden itibaren 8 yıldır, resmi açık görüşmeler açısından da 3-4 yıldır çözüm masası paydaşı olan Bay Muktedir, önceki geceki konuşmasında “çözüm sürecinde silah yığınağı yaptılar” diyordu. Çok komik ve boş bir laf.. 6 Ocak 2015’te yazıyordum:
Kürt Siyasi ve Silahlı Kuvvetleri ise savaştan, bölgeye TC’nin güçlerini sokmamaktan, seçimlere kadar Kürt meselesinde Kürt kimliğini kabul eden somut adımlar atmazlarsa ayaklanmayı ülke çapında yaymaktan bahsediyor... Kürt Hareketi, Çözüm / Ateşkes Sürecini çok iyi kullandı. Güçlerini örgütledi ve AKP’ye kentleri başına yıkarım diyecek noktaya geldi... AKP adeta bu sürecin esiri durumundadır.. Kandil, Cemil Bayık’ın yeni yıl mesajı: 
Kürt halkı 2014 yılı kazanımlarının temelinde 2015 yılında Öcalan’la birlikte, özgür Kürdistan ve demokratik özerklik statüsünü gerçekleştirme kararlığıyla mücadelesini daha da yükseltecektir’..”
6) O sıralarda Bay Muktedir ve müttefiki “paralel yapı”, PKK’lı itirafçı-gizli tanıklarla “Ordu’ya karşı komplo” davalarıyla uğraşıyorlardı! Yani PKK bir müttefikleriydi; “barış süreci” yalanıyla da seçmenin oyunu devşiriyorlardı!

Türkiye kaosa sürükleniyor, eğer bu ülkeye “tanrının eli” değmezse..
-,8 Eylül 2015 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder