Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

14 Eylül 2015 Pazartesi

İki Onur Listesi, RTE'nin ve İngiltere Kraçilesinin


Öncelikle iki not: RTE fiili olarak partisinin yönetimini tayin etti. Davutoğlu tüm silahlarından arındırıldı. Diğer kurucularla da yönetimde yollarını ayırdı. Aslında bu iyi oldu. Kendi adamlarıyla ya herro merro durumu.
Hürriyet’e saldırının baş rol oyuncularından milletvekilinin Kongre Divan’ına seçilmesi ile RTE’nin bu saldırıyı kınamaması arasında iyi bir benzerlik oluştu. 
Liyakat denince, durumu derin deşeceğim bugün..

Kraliçe’nin Onur Listesi ve..
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Biyotıp ve Genom Merkezi – İzmir (İBG)’nin açılışında konuşmacı İngiliz bilimci Timothy –Tim– Hunt’ın yaşam öyküsü okunurken “Kraliçe’nin Onur Listesi’nde alındı” dendi. Bir de “Sir –Sör” unvanı / Kraliyet Madalyası var.
 Tim Hunt 2001’de Nobel ödülünü paylaştı. Hücre mekanizmasının anlaşılmasına önemli katkılarda bulunmuştu. İzmir’deki “dersi” de “Hücre’nin döngüsü” üzerineydi. Nefis bir sunum. Ama aklım Kraliçe’nin “onur listesi”ne ve bizim Cumhurbaşkanı’nın “saray”a çağırdıklarına takılmıştı. Acaba Cumhurbaşkanı’nın yemeğe davet ettiği zevat da “Saray’ın Onur Listesi” sayılabilir miydi.. Neden olmasın?
Kraliçe’nin “onur listesi”nde ülkeye çok önemli, kanıtlanmış ulusal ve uluslararası katkılar yapan İngilizler bulunur. Nobel ödülü almış bilim adamlarından tutun, örneğin formula yarışlarında dünya şampiyonu Lewis Hamilton’a kadar.
Başarısı kanıtlanmamış kimseyi listeye girmez. Hükümet, Başbakan veya “kraliçe destekçileri”, veya onlara “ideolojik yakın” olanlar. layık olmak birinci derecede önemli.

.. “Saray’ın Onur Listesi
Şimdi 19 Ağustos’ta “Milli mirasımız ve gelecek” temalı sofrada RTE yemek listesinde bulunanlar üzerine bir haberi okuyun: Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, İslamcı yazar Ertuğrul Düzdağ, 10 Kasım’da saat 9’u 5 geçe saygı duruşunda bulunmak yerine tuvalete gitmeyi öğütleyerek ‘Husumetinizi, hissiyatınızı diri tutun’ çağrısı yapan Kadir Mısırlıoğlu, Yeni Şafak yazarı Rasim Özdenören, İskilipli Atıf Hoca filmi yönetmeni Mesut Uçakan, hattat Hasan Çelebi, Yeni Akit yazarları Yavuz Bahadıroğlu ile Hasan Aksay, Sabah Gazetesi yazarı Hasan Celal Güzel..
Anlıyorsunuz..
14 Ocak tarihli yemeğe de akademisyenler davetliydi: Hüseyin Hatemi, Osman Can, Atilla Yayla, Ahmet Çiğdem, Burhanettin Duran, Mesut Hakkı Caşın, Kemal Sayar, Erol Göka, İbrahim Dalmış, Fahrettin Altun, Ümit Meriç, Alev Erkilet ve  Beril Dedeoğlu gibi. Yüzde 95’i iktidarın doğrudan destekçisi, iktidar çevresinde veya ortada olanlar.
20 Şubat yemeğinde yine büyük çoğunluğu iktidar yanında olan, mesela Can Paker, Birol Akgün gibi “düşünce kuruluşu” temsilcileri, akademisyenler ve bu arada da Gülay Göktürk gibi iktidar şakşakçısı köşe yazarı.
23 Haziranda iftar yemeğinde Diyanet Başkanı, din adamları, müftüler ve yine saraya yakın dekanlar, aile yakınları vardı.
13 Temmuz iftar yemeği, Mustafa Ceceli’nin ezan okunmasıyla başlamış. "Hazreti Muhammed'in (S.A.V) hayatı ve İslam Daveti" isimli kitap hediye edilmiş. Petek Dinçöz, Mustafa Keser, Orhan Gencebay, Fatih Terim, Rıdvan Dilmen, Acun Ilıcalı, Gülben Ergen gibi şov dünyasından insanlar.
Yani ağırlık olarak yakınları, destekçileri, ideolojik- İslami düşünce ortaklıkları, kullandıkları, bu onura karşılık hizmet bekledikleri…

Katkıları neydi?
Hadi şov dünyası bir kenara, diğer “onur konukları”nın ezici çoğunluğu, kendi alanlarında ulusal/uluslararası bir başarıya imza atmamış, toplumsal liyakatı bilinmeyen kimseler. Ama Muktedir’in iktidarına şu veya bu şekilde yardımcı olanlar.. İçlerinden azı dışında, RTE’nin kurmak istediği ülkenin insanları. Bugüne kadarki kazanımları yoketmeye hazır, veya kazanımlara kayıtsız herkes “onur listesi”sırasında.

Türkiye’yi katkılarıyla ileri taşıyan, ulusal/uluslararası tartışmasız başarılara imza atanlar, çağdaşlaştıranlar orada hiç yoklar.
Bu onyıllardır böyle.
Dolayısıyla rahatça söyleyebilirsiniz: İngiltere orada, Türkiye de burada, bu nedenle!
İslamlaştıkça, kötüleşen ve çağdaşlıktan uzaklaşan bir ülke oldu Türkiye..

--13 Eylül 2015 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder