Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

15 Eylül 2014 Pazartesi

Köşeye Sıkışan kim? İktidar mı, IŞİD mi?

İktidar, Suriye’de El Nusra ve IŞİD gibi köktendinci terörist örgütlere her türlü desteği verdiği üzerine günlerce reddiye döşesin, hatta Başbakan Davutoğlu IŞİD’İ desteklediğimizi kim söylüyorsa vatan hainidir gibi, anlaşılan artık Yeni Türkiye’nin gönderine çekilmek istenen ama bu ülkede asla sökmeyecek “otoriter bayrağı” dillendirsin... 
Büyük bir çöküş yaşıyor RTE-Davutoğlu’nun Ortadoğu politikaları..
***
Ricciardone, ABD eski Ankara büyükelçisi, Suriye’de kimin terörist kimin ılımlı İslamcı olduğu konusunda, anlaşamadığımız konusunda anlaştık, Türkiye’den Nusra gibi köktendinci teröristlere yardımı kesmesini istedik, diyor..
Newsweek dergisi, ülke içinde hepimizin bildiği bir gerçeği, yaptığı röportajlarla dünyaya yayıyor: Türkiye, IŞİD’in adam devşirme kaynağı! Büroları var, para topluyorlar, toplantı yapıyor, bayrak asıyor ve yüzlerce kişiyi savaşa götürüyorlar.. İktidar böyle bir olayı seyrediyorsa, bu demektir ki, göz yumarak IŞİD’e savaş gücü devşirtiyor...
O IŞİD’çiler ki, Musul’da 49 görevlimizi derdest edip rehin/esir aldılar.. Davutoğlu, hangi gerekçe ve düşüncelerle elçilik personelini boşaltmadı? Bunu açıklaması millete bir borçtur! (*)  
Akla gelen en yakın olasılığı dillendiriyoruz hep: IŞİD bize dosttur, onları destekledik, müttefikiz, bir şey yapmazlar..
Böyle değilse eğer, doğrusunu söylesinler? Elçiliği neden boşaltmadınız, Musul Valisi bile sizlere “korumalarım kaçtı, ben de gidiyorum, elçiliği neden boşaltmıyorsunuz?” demesine rağmen!
IŞİD’çiler şantaj mı yapıyor: Türkiye’deki faaliyetlerimizi engellemeye kalkarsanız, esirleri... Bu rehineler nerede tutuluyorlar, hepsi sağ mı, MİT ve TSK’nin bir operasyonla bunları kurtarma umudu sıfır mı?
Hadi soralım: Acaba IŞİD’in ülke içinde, istediği zaman ortalığı bombalayacakları gizli hücre elamanları var mı yok mu.. Varsa ne kadarlar? Emniyet, MİT ne yapıyor? İktidar bundan korkuyor mu?
ÜSLER IRAK’A MI
Türkiye aynı zamanda, Avrupa ülkelerinden cihatçı müslümanların da Suriye ve Irak’a yol geçen hanı! CİA açıklıyor: IŞİD’in silahlı gücü ikiye katlandı, 31 bine yükselmiş olabilir.. 80 ülkeden 15 bin militanın gittiği sanılıyor.. (Batı ülkeleri yurttaşı bu gençlerin cihada gitmesinin diğer yüzü: Batı’nın dünya politikasının iflası, Batı’ya karşı duyulan büyük öfkenin, ezilmişliğin de bir dışavurumu..)
Amerika’nın en etkin medyaları bombalıyor iktidarı, son olarak Wall Stree Journal: “Ankara artık ABD’nin müttefiki değil.. Asker gördermeye hazır Kürtler öne çıkıyor.. İncirlik’i, Kuzey Irak’taki Kürt topraklarında başka bir hava üssüyle değiştirme zamanı geldi..”
RTE /Davutoğlu’nun, IŞİD’i Suriye Kürtlerine ve Irak Kürtlerine karşı bir baskı aracı olarak kullanma niyetleri ve politikaları da tam çöktü. ABD’nin IŞİD’i temizleme kararlılığı,  nünü göremeyen sıfır derinlikli bir dış politikanın ülkeyi yönettiğinin kanıtı..
Bölge “Gücü”, “Dünya Devleti”, “Lider Ülke” propagandaları, birden kağıttan kaplanlığa, politikasızlığa ve masaya daha oturmadan herşeyi kaybedenlerin oyununa dönüştü!
KÜÇÜK TÜCCAR KAFASI
Siz hâlâ IŞİD’den petrol alarak yandaş şirketlerin ceplerini doldurmayı politika sanın! IŞİD tarafından döşenen onlarca küçük petrol borularına göz yumma tüccarlığıyla uğraşın (Fehim Taştekin, Hürriyet).. Yemen iç savaşına, tüccarlarınızın silah satarak para kazanmalarını, böylece ölüm ticaretini kazanca dönüştürebileğinize güvenin. Türkiye’den yola çıkan silah yüklü gemilerin Yemen civarında yakalanmalarının sizi bölgeden nasıl tecrit ettiğini görmeyin..
Siz hala, silah yüklü MİT tırlarının yasa dışı bir şekilde Suriye’ye sevkedilirken yakalanmasını “hainlik” olarar görün, ama büyük suç işlediğinizi kabul etmeyin..
***
İktidar, İslamcı terör örgütlerini destekleyerek, Suriye’de Esad’ın iktidarını yıkma olasılığının sıfıra yakın olduğunu, bu oyunu kaybettiğini, hâlâ görmüyor mu? Esad ile yeni bir dönemi başlatması için, politikasını 180 derece değiştirmenin, olaylar ve gerçekler karşısında bir dış politik ve pratik zorunluluk olduğunu ve Ortadoğu’da neredeyse tüm devletlerin böyle davrandığını görmüyor mu?
İktidarın, büyük kazanç gördüğü çözüm sürecini nasıl sürdüreceği konusunda da kafası iyice karışmış durumda.
Gülten Kışanak baksanıza dün siyasi özerklik yetmez mali özerklik de istiyoruz, dediğine göre..
Buradan, “Çözüm Süreci”nde, hiç bir zaman açıklanmayan pazarlıklarda, siyasi özerkliğin zaten verilmiş olduğunu mu anlamalıyız?
----
(*) Diyor ki Davutoğlu:” .. inşallah bu ülkede bir daha hiç bir başbakan, herhangi bir mahkeme karşısında hesap verme zorunluğunda kalmayacak. Hesap vereceği makam, onu, o iktidara getiren milletin tam kendisidir ve Allah’ın huzurudur..” Bu, hukuk ve yasa tanımazlığın ilanı gibi.. Başbakanlar hukuk devleti ve yasalar çerçevesinde o koltuğa oturur. Anayasayı yasayı çiğnediklerinde mahkemede hesap verirler.. Bu iş yeryüzünde böyle işliyor.. Kul, yasa ve hukuk hakkı hesapları burada görülür; Allah’a vereceğiniz hesap ise ayrı, onu o tarafın işi . Aman yanılmayın ve “hesapları” karıştırmayın sayın Davutoğlu..

--14 Eylül 2014 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder