Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

7 Eylül 2014 Pazar

Gezi Ruhu CHP’nin İçine Kaçar mı?

Delege Kılıçdaroğlu’nu uyardı ve yeniden seçti..
 Salonun arkasında Che ile Kılıçdaroğlu’nun resimleri yanyana.. Kemal bey önceki gün Hürriyet’teki söyleşisinde 2010 yılındaki gibi devrimciyim dedikten sonra mı bu afiş yapıldı bilmiyorum.. Kılıçdaroğlu da konuşmasına değerli yoldaşlarım diye başladığına göre, devrimciliğin şekil esasları tamamlanmış oluyor.=
Yooo hayır, partiye haksızlık yok; CHP tabanından 40 yıllık devrimci insanlar da oradaydı.. Öğretmlenlerden (emekli çoğu) tutun yurdun dört bir yanından gözleri pırıl pırıl...
Gezi Ruhu, herhalde Kılıçdaroğlu’ndan, Muharrem İnce’den ve tüm delegelerden daha fazla oradaydı.. Analarıyla, babalarıyla kardeşleriyle, fizik varlıklarıyla üstelik. Ve girişte Gezi şehitlerinin afişleriyle: Sizi unutursak kalbimiz kurusun!
Kurultay salonunda ekranlardan esti bütün hışmıyla, fiilen. Orada yiğitlikeri ve tüm alçaklıkları bir kez daha seyretti Kurultay.. Bir ruh yenilenmesi adeta!
Peki tamam salonda geziniyordu da, Gezi Ruhu örneğin CHP’nin içine kaçmış mıydı?
***
Gezi, sokak ve direnişin adı, herşeyden önce.. Direniş.. Muharrem İnce, en çok, bu lafı ettiğinde sanırım Kurultay’da yürekleri hoplattı. Veya bana öyle geldi.
Gezi direniştir dedik ya, mesela İnsanlar çocuklarını kaybediyor.. Bir iktidar–devlet despotizmi, aileleri perişan etmiş. Çocuklarını hiç istemedikleri halde imam hatip okullarına göndermek zorunda bırakılıyor. Pek çok mahallede lise kalmamış... Millet sokaklarda direniyor, okulunu istiyor.. Duyan yok. Bir badem bıyıklı herhalde içimizdeki binlerce İslam ümmetçisinden-milliyetçisinden biri, okullarda Türkçe konuşmayı yasaklayabiliyor. Vahşi bir toplum mühendisliği hükmünü sürdürüyor. Öyle tepeden, güm diye.. Aileler perişan. Türban da ne ki yanında.. Üstüne üstlük CHP’li belediye de yaptırdığı okulu Bilal’e kaptırmış..
Ama bu temel dert CHP’nin içine girememiş...
Okulların imam hatipleştirilmesine karşı direniş, ancak Gezi Ruhu ile yapılabilir bir şey.. Gezi’nin devrimci ruhu ekranlardan salonu doldurmuştu ama orada sahiplerini arıyordu, derken kastettiğim budur. Gezi’yi, geziye katılan bir kaç insanla cisimlendirirseniz hata yapmış olursunuz... Gezi afişiyle, filmiyle, söylencesiyle Kurultay’daydı ama CHP’nin içine kaçamamıştı....
***
Muharrem İnce, iyi bir hatip, konuları vurucu yönleriyle dile getirdi. Sözü edilecek etkili bir konuşmaydı. Salon’da bir heyecan estirdi, bunu gördüm. Delegelerden pek çoğunun yüreğini havalandırdığına eminim. Genel Başkanlığa adaylığını koyması iyi oldu. Ciddi bir seçeneğin ortaya çıkması, partiye hayatiyet kazandırır, canlılık getirir, koltukları rahatsız ettirir, yönetimleri derler toplar. En kötü şey, bir partinin seçeneksiz kalmasıdır.. İnce’nin diktatör lafını ne kadar yanlış ve gereksiz buldumsa, Kılıçdaroğlu’nun İnce ile yanyana oturmasını da o kadar doğru buldum..
İnce, konuşmasını Kılıçdaroğlu’nu eleştirme üzerine kurdu. Başkanlığa adaylığını koyduğuna göre, şüphesiz bunu yapacak, başarısızlıkları eleştirecek, hesap soracak.
Kılıçdaroğlu ise konuşmasında daha çok ekranlardan halka seslenmeyi tercih etti. Bir bölümüyle de CHP’nin sağa kaydığı eleştirilerini yapanlara seslendi.. CHP’nin program ve önerilerini açıklayarak, bunların neresi sağa kayma dedi. Doğrudur, hepsi halkın yararına programdı. Ama mesele CHP vitrinine “sağdan”, veya islamiciliği vb bilinen tanınmış insanları koyarak geniş kitlelere açılım politikası tartışılıyordu. Acaba bu “açılım” ile AKP’den oy kopması mı sağlanacağına inanılıyordu? Bunların hepsi tartışılacak şeyler. Şüphesiz Bekaroğlu’nu davet edersiniz, ama onunla birlikte seçkin demokrat, solcu 10 kişiyi de ilan edersiniz, bir genişleme politikasını izah edersiniz..
Kılıçdaroğlu, örneğin Cumhurbaşkanlığı yenilgisi üzerine sustu. Pek çok konuya değinmedi..
***
Üzerinde durduğu önemli bir konu da çok merkezli bir parti görüntüsüne bundan sonra yer vermeyeceğiydi..
Kılıçdaroğlu, parti içinde özgürlük ile tek merkezli parti arasındaki duyarlı ve demokratik dengeyi bakalım nasıl sağlanacak..  Partiden bir kaç kişinin ayrılması önemli değil.. Parti içinde özgürlüğü ve aynı zamanda bütünlük içinde hareket etmeyi sağlayabilmek. CHP geniş yelpazede görüşlerin birleştiği bir partidir ve Türkiye’nin koşulları bunu daha uzun zaman zorunlu kılıyor.
Bu satırları yazarken, sonuçlar açıklandı.
Beklendiğinden de güçlü bir çıkış yaptı İnce.. Kurultay’ın havası bunu gösteriyordu ve bekliyordum...
Kılıçdaroğlu ise büyük bir uyarılma ile yeniden genel başkan seçilmiş oldu...
Bugün de Parti Meclisi’ne girme, listeleri delme savaşı yaşanacak..
Adaylara ve delegelere bu gece uytu yok..
---6 Eylül 2014 Cumartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder