Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

21 Eylül 2013 Cumartesi

YÖK’ün İlahiyat’tan Felsefeyi çıkartması Üzerine Bir Daha


Gündem CBT, Sayı 1383, 20 Eylül 2013
  
Geçen haftaki yazıya yankılar geldi.. Bu hafta Gündem’de bunları değerlendireceğim.. İlki eski YÖK üyesi Bülent Serim’den.. Şöyle diyor:
“13 Eylül günlü Cumhuriyet Bilim Teknoloji Dergisi'nde, "Askeri Merkeziyetçi Bir YÖK ve Felsefe Kararı" başlığı altında, "YÖK demek, Gökhan Çetinsaya demektir; yani Başkan. Başkan demek, Cumhurbaşkanı ve hükümet demektir" diyor ve YÖK'ün katı merkeziyetçi bir yapıda olduğunu belirtiyorsunuz.
1) AKP iktidarı çok eleştirmesine karşın, 11. Cumhurbaşkanı'nın göreve başlamasından ve yeni rektörler sayesinde Üniversitelerarası Kurul'un ele geçirilmesinden sonra YÖK'ü yere göğe sığdıramamış ve onu, merkeziyetçi yapısından yararlanarak üniversiteleri dönüştürmede kullanmıştır.
2) Doğrudur, şimdi YÖK demek Başkan; Başkan demek de siyasal iktidar demektir.
Ben kısa süre Prof. Dr. Erdoğan Teziç, uzunca süre de Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan dönemlerinde YÖK üyesi olarak görev yaptım.
Prof. Özcan Aralık 2007'de Başkan'lığa getirildi. Mart 2008'de siyasal iktidar yanlılarının çoğunluğu ele geçirmesine kadar YÖK Genel Kurulu'nu toplamadı. Sonrasında ise, tek başına Başkan'ın değil, aynı zamanda bir grup YÖK üyesinin egemenliği vardı. Bu grubun dışarıda aldığı kararlara, yasa gereği Genel Kurul'a getirilip resmiyet kazandırılıyordu.
Ben ve 4 YÖK üyesi arkadaşım, yükseköğretimin dönüştürülmesine ve niteliksizleştirilmesine ilişkin kararlara karşı durmaya çalışıp, bunu azınlık görüşü olarak kararlara geçirttik. Türban, katsayı, üniversitelerin siyasal iktidar isterlerine uygun biçimde yaygınlaştırılması, aynı amaçla öğrenci kontenjanlarının artırılması, yeterince araştırılmadan vakıf üniversitelerinin sayısının artırılması, vakıf üniversitelerinde her türlü fakülte açılmasına izin verilmesi, yükseköğretim kurumlarına kişi adı verilmesi, eğitim fakültelerinin kapatılması, ilahiyat fakültelerinin yaygınlaştırılıp öğrenci kontenjanlarının artırılması, rektör ve dekan seçimi gibi konular, muhalefet ettiğimiz konulardan kimilerini oluşturmaktadır.
Ergenekon soruşturması nedeniyle üniversite rektörleri ile öğretim üyelerinin tutuklanması üzerine, konunun YÖK Genel Kurulu'nda tartışılmasını sağladık; ne yazık ki bir bildiri ile kınama istemimiz, YÖK'ün o günkü yapısına uygun olarak engellendi. Bunun üzerine 5 YÖK üyesi bir bildiri ile yapılanlara tepkimizi ortaya koyduk. Ama YÖK giderek siyasal iktidar yanlısı bir organa dönüştürülünce muhalefetin bir anlamı kalmadığını görüp, yapılanlara daha fazla ortak olmamak için Temmuz 2009'da istifa edip ayrıldım.
Yazınız beni yeniden o günlere götürdü ve kısa bir kesiti bilginize sunmak istedim.
”       
***
İkincisi, YÖK eski Başkanı ve tutuksuz yargılanmak üzere bırakılan Prof. Kemal Gürüz aradı.. Böylece merhabalaştık.. YÖK’te ilahiyat fakülteleri için ne yaptıklarını anlattı. YÖK’ün ilahiyet öğreniminden felsefeyi kaldırmasının, ilahiyatçı değil tamamen dinci bir karar olduğunu söyledi.. Özetle şöyle:
İlahiyat uzmanlarından bir komisyon kurduk YÖK’te.. Çünkü ilahiyatla ilgili aklımızın ermediği sıkıntılar vardı, mesela yurt dışından alınan diplomaların denklikleri nedir bilmiyorduk... Bize bir rapor verdiler, şu şu üniversiteler bize denk değil, olsa olsa iki yıllık ön lisans eğitimi olabilir, diye.. Mısır’da El Ezher üniversitesinin denkliği, bu rapor üzerine kaldırıldı mesela. Fakültelerin ders programlarına hiç müdahale etmedik.. Ele aldığımız diğer bir konu da şuydu: Liselerde ortaokullarda din bilgisi ve ahlak dersi var ama öğretmeni yoktu. Biz ilahiyat fakültelerinde din kültürü ve ahlak öğretmenliği diye bir program açtık. Böylece Din Bilgii ve Ahlak öğretmenleri yetiştirildi. Prof. Mualla Selçuk ve Beyza Bilgin gibi ilahiyatta yetkkin kişiler düzenledi bu programı.. Benden sonra bu programlar kapandı ve eğitim fakültelerine verildi..
“İkincisi, radikal bir program yapıldı, Diyanet İşleri Başkanlığında imam hatip mezunu insanlar vardı, bunlara yönelik Anadolu Ünversitesi ile birlikte iki yıllık ön lisans program kuruldu ve hepsi bu programa sınavsız alırdı.. O zaman Diyanet’in başında Sait Yazıcıoğlu vardı.. Çok değerli ilahiyatçılarla çalıştık, Mehmet Aydın gibi felsefe uzmanlığı olan insanlar vardı.. şimdi ise hiç biri yok ortada.. Çok iyi ilahiyatçılar var ülkemizde ama kenara itilmiş durumdalar..  Şimdi bunlar aldıkları kararlarla İlahiyat eğitimini Osmanlıdan da geriye, 11- 12 yy Gazali zamanına döndürüyorlar..”
***
Üçüncüsü Bozkurt Güvenç’ten:
Ruhban sınıfından İmam-Hatipler ve Papazlar Için sosyoloji ve felsefe gerekli görülmeyebilir. Ama İilahiyatı, dinbilim (Teo-loji) karşılığı kullanıyorsak, Dinler Tarihi ve Felsefesi zorunludur. Cambridge Üniversitesi Theology Profesörü, kendisine sitem eden ABD‘li (Hiristiyan) Hanıma şu yanıtı vermişti: “Tanrı-bilimin farklı görüşlerini sundum. Sarsılan inançlarınızı en yakın kilisede hemen onarabilirsiniz..
Sorun ve çözüm inanç ile bilimi ayıran sınırda. Son  Ramazan ve İftar sohbetlerinde Tanrı-bilim (Teo-loji) yapan bazı aydınları ve akademisyenleri tanıdım; oysa, siyasi iktidar ülkemizde ilahiyat (bilim) fakültesi değil medrese istiyor. (TÜBA neden kapatıldı?)"
***
YÖK zor durumda, YÖK üyeleri arasında da karara şiddetli tepki gösterenler var. Sanırım kararı geri alacaklar. Ayrıca ilahiyat cenahından pek çok kişi de ilahiyat eğitiminden felsefenin çıkartılmasının çok yanlı olduğunu gazetelerde ve televizyonlarda söylüyorlar..
YÖK’ün bu kararı ilahiyatçı yerine (köktendinci) yüksek eğitim almış imamlar/ insanlar yetiştirir ancak..
Şimdi merak ediyoruz: Bu kararı YÖK Başkanına kimler dayattı? Onları bilirsek niyetleri ve örgütsel yapıları daha iyi anlaşılır.... Yoksa bir bilen?
Gelecek Cuma’ya kadar, hoşçakalın..

NOT: YÖK'ün, aldığı kararı yeniden görüşmek üzere geri çektiği açıklandı! Eh kenda cemaatlerinden de bu kadar tepki gelince! Öğrenmek istediğimiz temel bir mesele var: Bu kararı kim tepeden YÖK'e getirdi, dayattı ve karar olarak çıkarttı? Yooo ne önemi var demeyin.. Çok önemli.. Hükümetse bilelim, gelecek planlarını daya iyi öğrenelim.. Veya cemaatlerden biri mi dayattı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder