Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

29 Eylül 2013 Pazar

İslami Yönetime Yaklaşmayın! Gül: İslamın Ortacağı


Önceki gün Başbakan TOBB’nde konuşuyordu.. Anlamaya çalıştım, ne toplantısı diye, üstelik Başbakanın konuşması sanki tamamen Necip Fazıl Kısakürek üzerineydi.. Sanki diyorum çünkü dinediğim 20 dakikalık bölümünde Başbakan yepyeni bir Necip Fazıl portresi çiziyordu, bilmediğimiz bir dizi yönünü böylece öğrenmiş oluyorduk(!).. Acaba diye düşündüm, TOBB Necip Fazıl’a ödül mü vermişti de Başbakan bu konuyu ele almıştı.. Yok yok hiç merak etmiyorum toplantı nedenini, zahmet etmeyin açıklama yapmaya!.. Önemli olan konuşmaydı!
Başbakan döndü dolaştı hep şunu vurguladı özetle: Necip Fazıl hep dik durdu, eğilip bükülmedi, inandığından hiç şaşmadı ve taviz vermedi, bugün böyle yarın şöyle konuşmadı, allah dedi peygamber dedi...
Tabii böyle bir kimseye de bütün şeref ve şan dağıtılır. Erdoğan da bunun gereğini yerine getirdi camlardan başarıyla okuduğu konuşmasında.. Tabii,  RTE adamını, olmadığı bulunmadığı yükseklere çıkartması gerekirdi.. Necip Fazıl’ın başı dönmüştür orada!
***
RTE, Necip Fazıl’ı yeniden yazarak aslında bize bir şeyler anlatmak istiyor, hadi çıkarsama yapalım:
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan.. Dün neye inanıyorsam bugün de ona inanırum.. Dün ne dedimse bugün de arkasındayım.. Dün ne yaptımsa bugün de yarın da çizgimi izleyeceğim.. Belkemiğim dik ve sağlam, ne eğilir ne bükülür..  Görüşlerimde bir değişiklik olmaz, neye inanıyorsam ona.. Siyasete atıldığım andan beri (1990 başları), sözde bazı politik dönüşler falan yapmış gibi görünüyor olabilirim, ama inanın ki bu sadece iktidara yürümek iktidarda kalmak için yaptığım ertelemelerdir... Dikkat ederseniz aynı hatta yürüyorum..
Kapi?!
***
Evet anladık, fazlasıyla üstelik.. Türkiye’yi İslami mühendislikle dönüştürmeye devam.. Germeye devam.. Muhalefeti yokedinceye kadar ezip ufalamaya devam.. devam  devam devam.. Türkiye içte ve dışta cehenneme dönebilir, önemli olan RTE’nin iktidarda kalmasıdır...
RTE- Davutoğlu Türkiye ‘yi bir cenderenin içine soktular. Türkiye’yi İslam dünyasından ayıran, insani ve çağdaş uygarlıkta alınan mesafa ve elde edilen kazanımlar varsa, hepsi tehlikededir..
Çağımızın en önemli gerçeği şudur: İslami yönetim altındaki veya İslami yönetimi kurmak için savaşılan İslam ülkelerinin neredeyse hepsi, derin savaşlar, mezhep kırımları, diktatörlükler, askeri yönetimler, siyasi katliamlar içindedir. Yoksulluk diz boyudur, bunun temel bir nedeni din savaşları ve iktidarlarıdır. Ve bunun sonucu olarak da Batı’nın egemenilği ve itip kakmasıdır..
Buna bir itirazı olan veya hayır öyle değil diyen var mı..
***
Çok şükür meseleyi görenler seslerini yükseltiyor, Cumhurbaşkanı Gül, New York gezisinde gazetecilere Avrupa’nın ortaçağda yaşadığını İslam dünyası şimdi yaşıyor. Sünni bir lider, diktatör olacak, ses çıkarmayacaksın. Hak-hukuk bilen Şii ile mezhebi yüzünden savaşacaksın. Ya da bir Şii her türlü gaddarlığı yapacak, sadece Şiilik adına onu tutacaksın. Bunlar ilkelliğin göstergesi”.. dedi.
Taha Akyol da, önceki gün Hürriyet’te “Ortaçağ” başlığı ile Gül’e destek verdi. Dahası, Gül’ün 2003’te İslam Konferansı’nda şunları söylediğini nakletti: “Gül kadın-erkek eşitliği, iktisadi rasyonalizm, demokrasi, insan hakları’ kavramlarını vurgulayarak şunları söylemişti:
’İslam dünyasının artık çağdaş normları benimsemesinin zamanı geldi... Manevi değerlerimizden güç alırken, bizi yönlendiren akılcılık olmalı..’ Kendi deyişiyle “kör söylemler içermeyen bir vizyon”.
***
Evet. Akılcılık.. .. İktidar ve ülke siyasal dincileştirildiği sürece, bu akıl, Türkiye’den uzaklaşır, İslam ülkelerini darmadağın eden akıl gelir, ona yatak döşek serilir.. Halk bölünür. Türkiye’ye en büyük ihanetin yolu iyice açılır..
İslam Dünyasının içinde bulunduğu durum, iktidar sahiplerine hiç mi bir şey anlatmıyor, anlamakta zorlanıyor insan… Laikliğin bütün Türkiye’yi bir arada tutacak ana eksen olduğu görülmüyor mu.. Sadece çağdaş bilgi ile, bilim ile teknoloji üretmeyle düşünce ile ilişki kurarak, insan gücümüzü çağdaşlığın bu cihazlarını en yetkin kullanmaya yönelterek ve bu amaçla eğiterek, bekleyen felaketlerden uzak durabiliriz, bunu gören yok mu?
Başbakanın ağzından İslami gençllik yetiştireceğiz söylemi düşmüyor..
Türkiye, bu söylemle sadece kul köle olur ve derin çatışmaların içine düşer..
İstenen bu mu?
---26 Eylül 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder