Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

24 Ocak 2012 Salı

Araştırmacı Gazetecilik, Uğur MUmcu ve Bugün


Uğur Mumcu 19 yıl önce bugün vuruldu. 
Tanrım, ömrümden 19 yıl alınmış gibi duyumsuyorum, çünkü olay üzerindeki karanlık perde sürüyor.. O gün bir kabus gibiydi! Kendimi sahillere atmıştım; ne bir insan sesi, bağırışı, kımıltısı; ne de bir insan varlığına ilişkin bir şey görmek ve duymak istiyordum. Bu duygu, o dönemde yaşadığımız bütün alçaklıklar süreci içinde yoklayıp durmuştu beynimi-bedenimi, ama hiç bu kadar güçlü bir biçimde gelip yüreğime oturmamıştı...
Kendi varlığıma bile tahammülüm yoktu! Sadece dağlar olsun, kuşlar, böcekler olsun, deniz ay olsun.. gökyüzü, güneş, bulutlar, yağmur olsun ve yağmur durmadan yağsın istiyordum.. Sadece, insanoğlunun dışındaki varoluşların içinde eriyip yokolmak duygusu...
***
19 yıldan bugüne Türkiye bir milim ilerlemedi.. İlerlemek denen kavramı, maddi refahla, gökdelenlerle, AVM’ler ve tüketim çılgınlığıyla, köprüler ve yollarla ölçmek gibi bir hastalığınız varsa... Yolunuz açık olsun.. Cehennem orada! 
İlerleme/gelişmeyi düşünce özgürlüğü ile, insan hak ve özgürlükleri ile, hukukun üstünlüğü -tarafsızlığı ve bağımsızlığı ile, basın özgürlüğü ile, özgür insanları varedecek toplumsal koşullarla ölçeceksiniz...
İktidarın despotlukları gerilemedir, iktidarın ülkede bütün güçleri elinde / emrinde toplama girişimleri gerilemenin de gerilemesidir... Gericiliğin de gericiliği, der gibi..
Bu açıdan, hukuk, demokrasi, başka düşüncelere ve senden olmayanlara saygı, medya özgürlüğü gibi gerçek değerler açısından baktığımızda, ülkemizde ilerleme kavramını bir kenara bırakacaksınız.
***
Uğur Mumcu, yurtsever, hukuksever bir insan; meraklı mı meraklı; araştırmacı gazeteciliğin adıydı. Ayrıca yaman bir tartışmacıydı!
Bu gazetecilik, siyasi iktidarların ve yönettikleri devlet adındaki yapının bütün yolsuzluklarını, keyfiliklerini, hukuk tanımazlıklarını, ilkelliklerini, yasa çiğnemelerini didikleyen gazetecilik türüdür. Bu bakımdan zordur; yolu engellerle, dikenlerle, tehditlerle doludur.
Uğur Mumcu gazeteciliği, bugün tutuklu gazeteci arkadaşlarımızın sayısına, tutuklanma gerekçelerine, yasaklanan kitaplara, medya üzerindeki siyasi iktidar baskılarına ve Hrant Dink davasında dönen dolaplara bakacak olursanız, çukurun dibine itilmiştir. Başını kaldıran sopayı yiyor: Otur aşağı!
Araştırmacı gazetecilik, bugün hem namlunun hedefinde, hem de terör örgütü kumpasının ağında! Örneğin Nedim Şener! Neden orada! Devlet ve siyasi kişilerin karıştığı olayları araştıran bir dizi kitabının yanısıra, Dink davasının soruşturulmasında yaşananları ortaya koyan kitabı yazdı ve içeride! Odatv neden tutuklu! Devlet içinde cemaat örgütlenmesini yazarken çarmıha gerilen Ahmet Şık!?
Affedersiniz, sağcıymış, emniyete müdürüymüş.. Boşverin bunları: Hanefi Avcı, yazdığı ve cemaat örgütlenmesini ifşa ettiği kitabı için orada değil mi! Üstelik aşırı solcu kumpasının içine sokuldu!
Balbay, Ulusal Kanal, Aydınlık çalışanları neden içerideler? Ya KCK kapsamında soruşturulan ve tutuklanan gazeteciler?
Büyük patronlar, iktidar korkularından, iktidar için daha hijyenik bir ortam yaratmak için, iktidarın hıııııı dediği veya diyebileceği, programlarında iktidarı eleştiren sözler söylenen gazetecileri kapılarının önlerine koymuyorlar mı? Ece Temelkuran neden kovuldu? Haluk Şahin neden yaz(a)mıyor? Ve daha bir sürü insan...
Tabii bütün bunların yanında kovulan başka bir kişi daha var, adı anılmayan: Emre Kongar! Programı kaldırdılar, Emre’ye yolu gösterdiler, ama Mehmet’e ise iki program yaptırıyorlar!
***
Türkiye, 50 yıllık medya tarihinin belki de en karanlık dönemini yaşıyor!
Medya, patronları ve genel yayın yönetmenleri.. Hiç iyi bir sınav vermiyor!
Şüphesiz, bu ortamda direnenleri, gazetecilik yapmaya çalışanları burada selamlıyorum!
Herşeye rağmen, gazeteci ve medya yöneticisi olarak, baskıları ve sınırları zorlayan bir karakterde olmak zorunda herkes! Eğer değillerse, medya üzerindeki karanlığa ve baskılara hizmet ederler sadece!
Baskı döneminde demokrasiye ve özgürlüğe ne hizmet ettin, sorusuna verilecek yanıtı olmayanlar, daha sonra, bunun utancıyla yaşarlar.
***
Gazetecilik güme gitmiş durumda, biz ise kalkmış araştırmacı gazeteciler içeride diyoruz!
Uğur Mumcu’ya borcumuzu nasıl ve ne zaman ödeyeceğiz?!
--24 Ocak 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

2 yorum:

  1. Kiminin ölüsü bile korkutur vatan hainlerini...

    Bu yıl da uğurlar olsun keskin, mert kalem...

    YanıtlaSil
  2. Uğur Mumcu, keskin kalem 19 yıl önce vuruldu galiba?

    YanıtlaSil