Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

22 Nisan 2011 Cuma

Erdoğan’ın Barutu Bitti/ Kendisinin Başbakanı


8 yıldır bu ülkeye barış getirememiş, milyonların yoksulluğunu giderememiş, gelirler arasında uçurumu arttırmış, demokrasiyi yerleştirememiş, ve basın özgürlüğünün içine etmiş bir iktidar!
Ülkeye bakın: Sevgili Bedri Baykam, uluslarararası ressamımız ve ayrıca  yüreği ülkesi için atan siyasal-sanatçı aktivist, sapık mı yoksa siyasal güdülenmiş bir psikopat mı olduğu bilinmeyen biri tarafından bıçaklanıyor... Ülke üçe beşe ayrılmış.. 8 yıldır durmaksızın kavga içinde ve nefret duyularıyla dolup taşan bir toplum yaratıldı..
Erdoğan’ın yüzü zihninizde nasıl canlanıyor? Kızgın, hiddetli.. Mehmet Aksoy’un savaşa karşı tasarladığı, “savaşan” tarafları yüz-yüze getiren duygu yüklü ve Türkiye için yüzakı İnsanlık Anıtı’nı yıktırmak, bir başbakana yakışıyor mu!
Bu yıkım bile, büyük bir nefret tohumu, hoşgörüsüzlük ekmektir! Başbakan, sadece kendisinin başbakanı gibidir! Bu ülkenin ortak duygu ve kültür birliğinin değil, kendisi için bir başbakan! İnsanlık Anıtı için düzenlenen toplantıdan çıktıktan sonra Bedri Baykam’ın öldürülmek istenmesi bir raslantı olsun!?
Başbakan’ın, YGS sınavında ortaya çıkartılan şifre skandalına karşı gençlerin haklı protestolarını “anlama gayreti” içinde olması ve hatta gerekeni yapması gerekirken, hayret verici bir şekilde, biz de yürüyenlere karşı 10 bin kişi yürütürüz istersek demesi, normal bir ülke olduğumuzu mu gösterir? Aklınız alıyor mu?
Başbakan’ın barutu bitmiştir. Düşünce olarak ve ruhen iyi durumda değildir...  Önümüzdeki dönem, “Başkanlık Anayasası” ve Başkanlık Seçimleri/Referandum, ne kendi sağlığı ne de Türkiye için hayırlı olacak gözükmüyor.  
Açıkladığı seçim bildirgesinde, Türkiye’nin bugünkü sorunlarını çözecek hiç bir şey yoktur! Ekonominin nasıl büyük cari açık üretmeden döndürüleceğine, ekonominin büyümek için ithalata bağımlılıktan nasıl kurtulacağına ilişkin bir açıklama yoktur! Ekonomi insanlar içindir! Bina, gökdelen, yol.. Ekonomik faliyet insanı yükseltmiyor ve mutlu etmiyorsa eğitimi yukarıya fırlatmıyorsa, neye yarar!?
ALİ DEMİR
ÖSYM Başkanı Ali Demir’in İngiltere’de iken yaptığı “bilimsel hırsızlık” ortaya çıkartıldı. TV8 iyi bir habercilik yaptı! Demir, Türkiye’de bir dergiye tekstil üzerine yazı dizisi göndermiş. Ama bir Alman uzmanın yazısını çevirerek! İTÜ Fen Bilimler Enstitüsü Müdürü iken de etik olmayan davranışları anlatılıyor. Bazı bölüm yöneticilerine, bazıları için, o falancanın tanıdığıdır gibi, kayırılması imalarında bulunduğu anlatılıyor.
14 Nisan’da İTÜ’de “Bilim ve Mühendislik Etiği" sempozyumu yapıldı. Gazetelerde yer almayan bir haberi özetliyorum: Prof. Dr. Tayfun Akgül, sahtecilik ve intihalle ilgili konuşmasında Müdür iken, intihal nedeniyle okuldan uzaklaştırılan kişiye doktora verdikleri için Demir’i eleştirdi. Akgül, “Böyle bir skandal nasıl oldu soruma, Ali Demir 'Oldu hocam işte, istiyorsan bir yazı yaz' dedi. Durumu özetleyen bir yazı yolladım. Ertesi gün cevabında Ali bey diyor ki, 'Enstitümüzü şahibe altında bırakma çalışmanı şiddetle kınıyorum'.” (Zafer Karakoç / DHA)
Ali Demir’in bilimsel çalışmaları etkin ve yetkin değil. İyi bir bilimci olmadı. 8 tane makalesi ve bunlara topu topu 10 kadar referansı gözüküyor. İngiltere’de iken yaptığı intihalin, Demir’in bilim etiği konusunda zaaflarını ortaya çıkartıyor. Bu kişinin ülkenin en önemli bir kurumunun başında olmasını nasıl açıklayacağız? YÖK kendi iktidar misyonu açısından en doğru seçimi yaptı mı demeliyiz? Galiba öyle, ama adamları çabuk açığa çıktı!
---
Dipnot- Bir iktidar gazetesi yazarı köşesinde beni şeferlendirmiş.. İkimiz de pazartesi günü Habertürk’te AKP’nin seçim beyannamesinin değerlendirildiği haber programındaydık. İktidar ve başının sıradan bir propagandisti konumundaydı. Programdan sonra bunu ona söyledim, köşe yazarlarının parti propagandacısı olmanın ötesinde bir işlevi olduğunu düşündüğüm için. Ama-mama-ben-aslında pek de öyle değilim, benzeri sözler söyledi; o sırada uyarıldık, henüz yayından kesilmemişiz. Yani söylediklerimiz duyuldu mu, diye telaşlandı. Uslu bir gence benziyordu. Gülmesi, el sıkması falan... Bir kuzu havasında. Ama yazısında bir kurt! Bu takım, anladığım kadar hep böyle!
Yazıyor ki: Önümdeki kağıtlardan, Türkiyenin ahvali üzerine bazı rakamlar okumuşum ve o bilgiler de o sabah bir köşe yazısında yayınlanmış.. Hiç mahzuru yok, ama söyleyeyim kaynağımı: O bilgiler programdan üç gün önce Cuma günü Cumhuriyet’te manşetti: “OECD Raporu: İşsizlik, yoksulluk ve doğurganlıkta lideriz- İşte Türkiye bu”..  Raporu isterse göndeririz. Tabii önce bu tür araştırmalara meraklı ve bilgilere gereksinimi olması gerekir insanın..
--21 Nisan 2011 / Bilim ve Siyaset – 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder