Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

26 Nisan 2011 Salı

Canımm Ege! (Kitap Fuarında Seçim Dedikoduları)


Cıvıl cıvıl bir kitap fuarı, gençler gençler ve kadınlar.. öğretmenler.. hepsi güzel insanlar. Cumhuriyet Kitabın standında sohbet ediyoruz. Hayatları mücadele ile yoğrulmuş; gerici, dinci, faşist saldırıların içinden geçmiş ve feleğin çemberinde süzülmüşler hepsi. Ama güleryüzlüler. Büyük bir yaşam deneyiminin ışıltısı ve bilgeliği yüzlerinde, gözlerinde.
Zehra Ünüver, öğretmen, karı koca Anadolu’da okuldan okula geçmiş hayatları.. Evleri bile kurşunlanmış!
3 çocuk yetiştirmiş, hepsi üniversiteyi bitirmiş, bugün çok iyi yerlerde çalışıyorlar. Hayranım kadınlarımıza! Oğlu lisedeyken “anne dershaneye gitmem gerek” demiş. “Hayır göndermem, para da veremem, ama bak sınavlarına gir özel dershanelerin, ilk bin içinde olmayı başarırsan, bedava okursun,” yanıtını vermiş. Çocuğunun gözleri parlamış ve başarmış..
Zehra Hanım, öğretmenlikten ve çocuk büyütmekten emekli olunca, öykü yazmaya dönmüş. Cumhuriyet Kitapları’nda yayımlanan “Şahmaranı Yutmak” adlı öykü kitabını imzalıyordu bizlerle birlikte okurlarına!
İsparta’dan kopup gelen genç kızlar... Cumhuriyet’i bazen bulamıyoruz kentte, diyor.
***
Kitaplar kitaplar ve kitaplar..
Küçüklerle tanışıyoruz. Mehmet, Murat, Erdem ve diğerleri...
İzmir Çağdaş Yaşamı sırtlayan Gönül Hanım ve diğerleriyle sohbet ediyoruz. Şimdi, müziğin sosyolojisi üzerinde araştırmalar yapan bir Çağdaş Yaşam bursiyeri gençle tanıştırıyorlar! Desteğin/özverinin geri dönüşü ve bunun yarattığı mutluluk!
Okurlar, güzel insanlar, hemen söze giriyorlar:
-Siz bizi tanımazsınız ama biz sizi tanıyoruz... Haftanın üç-beş günü sizlerle beraberiz.
-Yoo ben de hepinizi tanıyorum, en azından çoğunuzu tanıyorum. Yazıları kimlerin okuduklarını az çok biliyorum, kendinizi bilinmiyoruz diye saklamaya hiç çalışmayın...
-Ege güzel. Hadi ben Ege’ye yerleşeyim!
-Yeriniz hazır, artık bir kez söylediniz, dönmek yok sözden...
Bir kaç söz daha etsem, anladım ki İstanbul’a dönemeyeceğim.. Susuyorum!
***
Cumhuriyet’i sorguluyorlar. Hiç biri “biatçı” değil. Eleştiriyorlar! O neden öyle yazmış, şu ne halt ediyor öyle, “Gazete” sağlam mı, ciddi bir sorun yok değil mi..
Daha pek çok şey, burada yazamayacağım...
Söz CHP’ye geliyor, CHP’yi eleştirmeyin, diyor bir, ikinic emekliliğini de yaşamış neredeyse- bir Cumhuriyet kadını, ama taş gibi ayakta!
Yanında başka bir okur, hayır tabii ki eleştiri de olacak, diyor..
-Ama şimdi değil! Şu seçimler geçmeli önce!
Gözümün önüne, tekkeler zaviyeler kapatılmamalıydı, diye demeç veren milletvekili adayının zırvalıkları geçiyor.. Onlar birer “kültür, yeri insan üretim yeri”.. imiş, yeniden açılmalılarmış.. Bugünün ve yarının Türkiye’sini, tekke ve zaviyeleri açarak kuracak birilerinin de CHP içinde olması, herhalde “halkla bütünleşmek” oluyor..
Okur sözü kapıyor ağzımdan, “İşin ilginci, bu tipleri kucaklayarak, ‘oralardan’ seçmen kitleleri koparacağını ve büyüyeceğini sanan bir anlayışa bel bağlamak geçmişte te iflas etmemiş miydi?
Diğer okurdan bir gerekçe: “Böyle bir kişinin parti içinde varlığı önemli değil, yem diye almışlar işte..”
Millet pek umursamıyor şimdi böylelerini, pek çoğu “onlar bugün var yarın yok” görüşünde.. Seçime odaklanmış ve hedefinde bu iktidarın gitmesi var..
Oylar parçalanmaz mı, söylemi yaygın..
Ama pek çok kişinin de, İzmir’de Doğu Perinçek’e, İstanbul’da Tuncay Özkan’a oy vereceğini söyleyenler de var. Bir okur diyor ki, “her seçimde sürekli korku içinde oy vermekten bıkanlar, tercihlerini özgürce kullanacak..”
Bu seçimler ilginç olacak...
Yoksul halkım, tabii ki her zamanki gibi, zenginleri seçecek! Kendilerini daha iyi sömürsün diye... Cahillik, üç-beş çocuk bu nedenle çok gerekli iktidara!
Bir de politik din çemberi tabii..
Ki kafasını günışığına çıkarmadan, tepesine binenleri sırtında durmadan ve yıllarca taşıyabilsin.. İktidar ve şürekası daha zenginleşsin, şişsin paradan puldan...
***
Eski DP için oy deposu Ege, yurttaş olma ve kapitalistleşme süreci içinde, tutuculuğundan sıyrılalı çok oldu... Türkiye’nin özgürlüğe, gerçek demokrasiye açık yüzü.. Oradan ve Akdeniz’den Anadolu’nun içlerine doğru büyüyecek bu umut.
Başka çaresi yok...
---26 Nisn 2011/ Bilim ve Siyset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder