Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

22 Temmuz 2016 Cuma

"Nedim vuruldum, ölüyorum, çocuklarım sana emanet!" Darbecilerin Köprü işgali ve arkasındaki büyük kahramanlık öyküsü


 Bunlar benim tanklarım birliklerim, köprü üzerinde ne arıyorlar..Yavuz Türkgenci, Tümen komutanı, evinde, bizler gibi ekranda köprüler üzerinde trafiğin kesildiğini seyrederken askerlerini görüyor. Hey ne oluyor orada diye ayağa fırlıyor, birden farkediyor ki tümeni neredeyse elinden gitmiş, bazı birlikleri harekete geçmiş... “askerlerimin ne işi var köprüde yol kesmelerinde!” Belli ki bir kalkışma yaşanıyor, hemen silahını kuşanıyor, telefona sarılıyor ve Balmumcudaki lojmanından koşarak köprüye iniyor..
Ki Ordu komutanı ise çoktan Köprü’de olay yerinde. Acil telefon konuşmalarından anlaşılıyor ki Tümen’ine ait iki tugay elden gitmiş. Tulum halinde darbe harekatına katılmışlar. Cemaatçi bir kalkışma ile karşı karşıya oldukları üzerinde fikir birliğindeler.

"Güvendiğin komutanları ara"

O sırada Sapanca’da bir kurmay albay. Nedim Ulusan. 66. Mekanize Tugayda komutan yardımcısı. O sırada görevli değil. Yurtdışına görevlendirilmiş ama henüz gitmemiş. Balyoz’da yargılanıp orduya dönen subaylardan. Tugayı darbe halinde. Tümen komutanı Türkgenci’yi arıyor, Cemaatçiler darbe yapıyor komutanım diyor. Kalkıp İstanbul’a gelmek için izin istiyor. Ama zaman yok. Komutan, orada kal ve güvendiğin kim varsa ara, emirlerimi bekle. İki tugay geri alınmalı, bunun örgütlenmesinde çalış, diyor.
Birinci Ordu’nun komutanı Ümit Dündar, Türkgenci, Vali ve Emniyet Müdürü ile birlikte. İsyancıları ikna etmeye çalışıyorlar.

Sait Ertürk Albay vuruluyor

 Nedim Ulusan ise güvendiği arkadaşlarını arıyor. Herkes, tüm darbe karşıtı cemaatçi olmayan subaylar ilişki içinde müdahale içih harekete geçiyorlar.
İki kurmay albay,  Sait Ertürk ve Davut Ala. Emniyetten aldıkları araba ile 66. Mekanize Tugay’a yollanıyorlar. O sırada bir otobüs dolu silahlı asker kışlaya girlmek istiyorlar. Üstleriyle konuşuyorlar “sokmayın içeri, vurun gerekeni yapın” talimatı alıyorlar. Daha sonra oradan bir zırhlı araçla esas isyan merkezi Topkule Kışlası’na gidiyorlar. Nizamiyedekileri de yanlarına alıp içeri girmeye çalışıyorlar.
Bakıyorlar ki Kışla’ya konan bir helikopterden silahlı akademi öğrencileri iniyor. Bekliyorlar, kuvvet istiyorlar. Daha önce gittikleri Tugay’dan gelen çevik kuvvet polisleriyle birlikte içeri giriyorlar ve çatışma başlıyor. Önce bir polis memuru vurulup şehit oluyor. Arkasından Sait Ertürk Albay vurulup düşüyor ve orada şehit oluyor. 

“Vuruldum Nedim!

Ama çatışa çatışa tugay komutanlığına giriyorlar. Saat geçe 02’i geçiyor. Komutanlık boş, Davut Albay, Nedim Albay’a “bu hain kaçmış, burada yok” diye sesleniyor telefonda. Cemaatçi komutan, darbenin başarısızlığını görünce, bu iş bitti diyerek, çocuklarını da alıp arabasıyla kayıplara karışmış, halen aranıyor.
Ama içeride çatışma sürüyor. Davut Albay ateş altında kalıyor. Bir kurşun karnına, bir kurşun koluna giriyor, biri de parmağını uçuruyor. Düştüğü yerden Nedim Albay’a telefonla “Vuruldum Nedim, ölüyorum, kan kaybediyorum, çocuklarım sana emanet..” diye sesleniyor.

“Tutuklayın haini”

 Bu arada diğer isyancı tugayda da çatışma var. Tümen komutanı Kurmay Başkanı Erkan Olgay ve Komutan yardımcısı Hançeri Sayat güvendikleri adamlarla ve polis desteğiyle tugayı basıyorlar. Orada da omuz omuza savaşıyorlar ve bu ikinci Tugay komutanını yakalıyorlar.
Komutanlarına telefon ediyorlar, aldıkları emir: “tutuklayın haini”. 
***
Eşzamanlı olarak köprü üzerinde cemaatçi tank ve birliklerin teslim olmaları için uğraşlar sürüyor. Tutuklanan komutanın görüntülü resimlerini gösteriyorlar: “Tugay komutanlarınız elimizde, artık teslim olun, yoksa hepinizi havaya uçururuz” diye sesleniyorlar.
Gün ışımış köprü üzerinde, insanlar öldürülmüş. Orayı işgal için gelmişler ama fare kapana sıkışıp kalmışlar. Darbe girişimi bitmiş.
Başından itibaren darbeye karşı dimdik ayakta duran Ordu Komutanı ve Tümen komutanının son teslim olun çağrısına uymaktan başka çareleri kalmıyor.
***
Biz evde saat 22.15’ten itibaren birinci köprü üzerinde trafiğin kapatılması üzerine görüntüleri izler ve haberlere kulak verirken, kimimiz Ankara’daki bombalamaları seyrederken, İstanbul’daki girişim de yurtsever subaylar tarafından inlerinde böyle bastırılıyordu. Tugaylar ele geçirilmeseydi, İstanbul çok büyük olaylar yaşayacaktı
Balyoz’dan yargılanıp Orduya geri dönen subaylar, jandarma albaylar ve generaller, bilinen 5’i de darbenin bastırılmasında fiilen görev alıyor. Emekli olanlar da beylik tabancalarıyla isyan edenleri ikna için gece yollara dökülüyor.
 İstanbul İsyanın bastırılmasında büyük katkısı olanlardan bazı isimler: Erkan Olgay, Hançeri Sayar.. Yavuz Türkgenci..  Sait Ertürk, şehit. Davut Ala, kahramanlardan, hastahanede durumu iyi gidiyor.
Ahmet Yavuz, Balyoz emeklisi tümgeneral, Anadolu yakasında sahilde darbeci birlikleri ikna etmek için çabaladığını biliyordum. Öykünün kısasını ondan dinledim, ama ayrıntılarını başkalarından.

Geride şehit Sait Ertürk’ün kızının “iki gün önce babamı aldılar benden” diye başlayan yürekleri darmadağın eden mektubu kalıyor, okuyunuz: www.ulusalkanal.com.tr/m/?id=112556
21 Temmuz 2016 / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder