Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

26 Temmuz 2016 Salı

Darbe istihbaratı: MİT niye RTE’yi uyarmadı, çünkü..



En çok konuşulan ve merak edilen konu... Cumhurbaşkanı Erdoğan bile, “eniştemden öğrendim..” diyerek, MİT’in darbe haberini kendisiyle paylaşmamasından şikayet ediyor..
Eniştesi de Kemerburgaz taraflarında askerlerde hareket görmüş ve geç saatte 20’yi geçe RTE’ye bildirmiş.. eniştemden öğrendim dediği bu. Ama ciddiye almamış. Sonra gelen başka bilgilerle durumun farkına varmış. MİT ve Genelkurmaya ulaşamamış. Demek ki saat 21’den sonra oraları aramış. Tabii darbe girişimi başlamış o sırada.. MİT’e saldırı var ve Genelkurmay derdest edilmiş vaziyette!

İhbar ne kadar ciddiydi?

Bilinenler ve bilinmeyenler var. Ben burada MİT’e gelen ihbarın niteliğini tartışacağım. Üzerinde hiç durulmayan temel soru şu: MİT’e ulaşan bilgi, ne kadar ciddi bir ihbar niteliğindeydi?
Açık kaynaklara, yani gazete ve televizyonlara yansıyan bilgiler: MİT Müsteşarı Hakan Fidan “darbe ihbarı” almış. Bunu saat 16’da Genelkurmay Başkanı ile paylaşmış. Genelkurmay karargahında darbe olacağı bilindiği halde bunun Cumhurbaşkanı ve Başbakanla paylaşılmaması sorgulanıyor Ama dikkat: “Darbe olacağı biliniyor...” gibi çok iddialı bir “laf’ üzerine kurgunuzu yaparsanız, yazamayacağınız şey kalmaz.
Genelkurmay, kuvvet komutanlarına bilgi veriyor, uçakların kaldırılmamasını istiyor vb. Ama bunun dışında Genelkurmay’ın aldığı bir önlem yok.
Burada bilmediğimiz can alıcı noktayı gözden kaçırıyoruz: Hakan Fidan’ın elindeki bilgi neydi? Genelkurmay ile neyi paylaştı?
Yani darbe ihbarı ne kadar ciddiydi?

6 ayda 150 darbe ihbarı

Bu soruyu yöneltmemin bir nedeni de, son 6 ayda MİT’e 150 tane askeri darbe ihbarının gelmiş olması. Fidan, şüphesiz bunların önemli bir kısmını eledi. Peki, bu eski ihbarlardan ciddiye alıp da Genelkurmayla, Erdoğan ve hükümetle paylaştığı var mıydı ve varsa kaç tane?
Eğer mesela 10 tanesini paylaştıysa ve bunlardan bir şey çıkmadıysa, 2 noktanın altını çizmemiz gerekir: Darbe ihbarları artık kanıksanmış olabilir. Belki de o ihbarlarda da bazı benzer önlemler alındı. Haberimiz olmadı çünkü darbe yoktu. (Cemaat, boş ihbarlarla bu kanıksamayı yaratmış olabilir mi?).
15 Temmuzda gelen ihbarın diğerlerinden farkı, ayrıcalığı var mıydı? Varsa neler?
Varsayalım ki bu ihbar, kalite olarak diğerlerinden daha dikkate alınabilir özellikteydi.. Ama o kadar. Anlaşılıyor ki, ihbarda ayrıntı yok, isim yok, olgu- olay yok, önceden harekete geçilmesi gereken somut bir hedef-darbeci yok. Düşman belli değilse, kime neye karşı harekete geçeceksin?
Demek ki, gelen darbe ihbarı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nı hareket geçirecek ve telaşa verilecek önemde görülmedi. Yoksa ciddiyeti fazla yüksek olsaydı, alarm düzeyi, ihbarı sadece Genelkurmay ile paylaşacak kadar düşük olmazdı.

İstihbarat zaafı nerede?

Evet şimdi bu soruya gelebiliriz. Cumhurbaşkanı da özellikle itiraf etti. Ama zaaf nerede? İhbarı Saray’a ve Çankaya’ya iletmemekte mi?
Şüphesiz hayır. Zaaf, MİT’in, Cemaat’in Ordu içindeki yapılanmasından ve muhtemel harekat, plan ve programından habersiz kalmasında. Bu kadronun içine adamlarını sokamamışlar! Bunun nedenlerine bakabiliriz:
1)            Cemaatin Ordudaki çekirdek örgütlenmesi ve faaliyeti çok sıkı. O kadar ki, belki de bir imam tarafından doğrudan Gülen’e bağlı, çünkü Ordu son vurucu kale.
2)            MİT’in Ordu dışında Cemaat içinde faaliyeti diyelim ki var, ama doğrudan Ordu hakkında bilgi toplayamıyor.
3)            MİT’in Ordu içinde bir “casusluk-karşı casusluk” faaliyeti” zaten yok.

AKP yürüyün kullarım dedi

Tamam, darbecilerin Ordu içinde ve önemli yerlerde varlığı bilinmiyor değil, yazılıp çiziliyor. Ben bile siyasi analiz olarak, dün burada yayınladığım 2002’deki yazım gibi, son hesaplaşma Ordu içinde olacak diye vurgulamışım. Balyozdan yargılanan subaylar kitaplar yazdılar.
Yani her şey biliniyor
MİT ve Genelkurmay bu bilinenleri seyretti mi? Evet..
Tabii en önemlisi, 2010’dan itibaren AKP’nin Cemaatin Ordu üzerindeki operasyonlarını adeta teşvik etmesidir. İktidar böyle yaparken, Cemaatçilerin darbeci örgütlenmesini kim ciddiye alacak ta... önleyecek.
Hayal kurmayın.

Darbenin arka planında AKP duruyor! 
Bir de Genelkurmayın tutumu.
25 Temmuz 2016 Pazartesi / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder