Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

19 Temmuz 2016 Salı

Darbe… Bir Kamikaze olayının derinliği


 Bu girişim, Cemaat ile RTE iktidarı arasında 6 yıldır süren büyük kapışmaya son nokta konmasıdır. Darbe girişimi karşı darbeyi kökleştiriyor…

Önce şimdiki zamandan bakalım: Bu kadarını bekliyor muydum, hayır. Traji komik bir oyun sahneye kondu. Kimileri, “kime yaradı” diyerek, oyunda iktidarın parmağını arıyor. Salt Kime yarıyor, sorusunun yanıtına bakarak olayları açıklamak, komplocu istihbaratçı düşüncenin tutumudur. Olayları bütünlük içinde açıklamayamayınca böyle davranırlar.
Darbe girişimi öncesine bakalım: Ergenekon- Balyoz darbeleri tezgahı içinde bulunanlara karşı öncelikle İzmir’de Deniz Kuvvetleri içinde başlayan amiral – subay tutuklamaları. Bu aynı zamanda Ağustos’ta yapılacak “Askeri Şura”da “Fethullahçı” tasfiyelere hazırlıktı.
Darbe girişimini bundan soyutlayamayız. Bu tasfiye ile Cemaatçilerin Ordu ile ilişkisi kesilecek, tutuklamalar ile uzun bir hapishane dönemi başlayacaktı. Bu açıdan, darbe girişimine, bir son huruç harekatı gözüyle bakabiliriz.

Darbecilerin iki aşamalı planı

Huruç harekatı diyorum, çünkü uygulanışı hedefleri vb açısından bakıldığında, başarıya ulaşmasının zor ve raslantıya bağlı olduğu görülüyor.
Bugüne kadar yaşadığımız darbelerin hepsi, 1997 “Postmodern”i dahil “başarılı” oldu. Orta ve uzak değil, ama yakın hedeflerine ulaştı. Temel özellikleri Genelkurmayın hiyerarşik yapısı içinde gerçekleşmeleri ve siyasi iktidarları hedef almaları oldu.
Burada ise, Genelkurmay işin içinde yok. Darbecilerin önünde aşmaları gereken iki hedef vardı: Genelkurmay ve siyasi iktidar.
Bir açmaz içindeydiler. Doğrudan siyasi iktidarı hedef alsalar, sahip oldukları tugay çapında güçleriyle bunu gerçekleştirmeleri zordu. Böyle bir girişimi Ordunun hiyerarşik olarak bastırması ve engellemesi kolaydı. Ordunun alt ve üst kesimleri arasında başlayacak zorunlu çatışmayı, hiyerarşi kazanırdı.

İki aşamada da başarısızlık

Darbeciler bu nedenle bir seçim yapmak zorunda kaldı, önce Genelkurmayı ele geçirmeye yöneldiler. Kendilerini Genelkurmayın yerine geçirirlerse Ordu üzerinde emir komuta zinciri kuracaklarını ve ikinci hamle olarak iktidarı tutuklayabileceklerini sandılar.
 Bu iki aşamalı darbenin ilk aşaması başarılı oldu. Genelkurmay ele geçirildi, tüm kuvvet komutanları enterne edildi. Ama darbenin bu ilk aşamasındaki başarı, hem umulanı getirmedi, mesela Birinci Ordu darbecilere uymadı; hem de ikinci aşamaya geçemediler: iktidar dışarıdaydı ve ülkeyi yönetiyordu! Sivil direnişi örgütlediler.
Bir takım siyasi parti bürolarını ve İstanbul Büyükşehir Belediyesini ele geçirerek neyi amaçladıklarını anlamak zordu. Peki köprüleri ele geçirmenin mantığı neydi?
Komik bir durum yani. Başarılı bir darbe gerçekleştirme koşulları yoktu. Bu açıdan çete yapabileceğinden daha fazlasını yaptı: İşi Meclis’i bombalamaya vardırmaları, darbeyi bir çırpınış ve intikam eylemine dönüştürdü. 
Şimdi daha geniş boyuttan bakalım:

6 yıllık çatışmaya son nokta

Bu darbe, RTE- Gülen büyük çatışmasının finalidir. Darbecilerin Cemaatçi karakteri üzerinde, hükümet dışında, özellikle Silivri’de yargılanan subaylar fikirbirliği içindeler. Bunu kabul ederek, 6 yıllık çatışmaya son noktanın konduğunu beirteyim.
Çatışmanın Anatomisi” kitabım (KırmızıKedi) bu uzun soluklu mücadelenin resmi tarihi gibidir. Okumayanlara, bugünü anlamalarında rehberlik yapabilir. Darbe girişimi, bu zincirin son halkasıdır.
Bu büyük ittifak bloğunun arasında ilk çatışma, 2010’de Mavi Marmara ile başladı. Gülen, RTE’ye, İsrail’i-ABD’yi karşına alma dedi (haklı olduğu ortaya çzıktı gerçi!)
Emniyet, Devlet, Yargı ve Ordu içinde, iktidarı ele geçirmek için yeterli güce ulaştığını hesap eden Cemaat büyük adımlar atmaya başladı.

Ön darbelerin izlencesi

2011 Şike davası tutuklamaları ve olayları ilk büyük siyasi hamleydi. Bu başarısızlığı uğrayınca veya burada küçük başarılan elde edince..
7 Şubat 2012’de MİT üzerinden RTE’ye darbe girişimi oldukça büyük bir üst aşama yargısal ve siyasal darbe girişimiydi. Başarısız oldu.
2012 Sonbahar ve 2013 Kasıma kadar süren cemaat okulları ve dershaneleri üzerinden sürdürülen büyük kapışma, yine RTE’nin durduma egemen olmasıyla sonuçlandı.
2013’te 17-15 Aralık, iktidarın Rüşvet Yolsuzluklarını ortaya çıkartarak RTE iktidarını çökertme girişimiydi. Tabii, MİT tırları olayı da bunun bir parçasıydı.. RTE çökmedi, karşı hamlelerle Cemaati adım adım çökertmeye başladı. Emniyetten temizledi, istihbarattan temizledi. Yargıdan temizleme harekatını başlattı.
Medyadan telmizledi, iş dünyasından destekçilerinin üzerine yasal-yasa dışı giderek ekonomik güçlerini budadı.
Aynı zamanda Silivri kumpaslarının Ordu içindeki uzantılarına yürümeye, tutuklamalara ve tamamen tasfiyeye girişti.

İntiharla bitirdiler

Ordu içindeki güçleri Cemaatin son atımlarıydı. Ya tam teslim olacak, tasfiye ve hapishaneleri göze alacaklar ya da bu güçlerini sahneye süreceklerdi.
İkincisini yaptılar.
Olaya bakacak olursak, bu bir intihar ve kamikaze girişimiydi.
Kendileri, yarattıkları kanlı sahnede yerlerini aldılar.

Geride, güçlü bir iktidar yapısı bıraktılar. İktidar şimdi Cemaatin artıklarına ve kendisinden olmayan devletteki güçlere bir “karşı harekat-darbeyi” sürdürüyor. (Yarın devam..).
17 Temmuz 2016  Pazar / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder