Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

10 Ağustos 2015 Pazartesi

Kobane ve Kıbrıs ilişkisi /

Sadece seramik döşüyor, Moda ve Kadıköy çalışma bölgesi. İşinin ehli. Usta mı usta. Karslı, Kürt, ama çocukluğundan beri mekânı İstanbul. İki çocuğu üniversitede. Ama endişeli çocuklarından. Çünkü “altın bilezikleri” yok.
Çocukken geldim İstanbul’a, inşaatlarda yattım kalktım. Kazandığım parayı da babama Kars’a gönderiyordum.” Zamanla evini kurmuş seramik döşemeyi yaşama alanı seçmiş. Evini kurmuş, çocuklarını okutuyor.
Bugünün gençlerinin tek bildikleri, ellerinde cep telefonları, tabletler, tık tıka tık tık. Ne olacak bunların halleri, nerede iş bulacak da çalışacaklar.. Biz baba parasıyla büyümedik, çalışarak hayatı kurduk, bu noktaya geldik.”
Türkiye’nin büyük çoğunluğu böyle. Aileler ve çocukları. Uzun yıllardır yaşanan büyük bir dönüşüm. Muazzam bir sosyolojik süreç.
***
Tabii iş siyasete geldi, nasıl görüyorsun ülkenin halini..
Ülkenin tek bir sorunu var, Cumhurbaşkanı Recep Bey, dedi.
Ben bu kadar keskin tarif etmezdim hemen, ama üstelik daha önceleri AKP’ye oy vermiş, hayatını burada kurmuş içimizden biri bir Kürt için, ülke sorunu basite indirgenmiş. Aslında iktidara muhalif düşünce için de öyle değil mi?
Kobane’den başladı içini dökmeye: Onlar bizim kardeşlerimiz, dedi. Kıbrıs Türkler için nedir, Kıbrıs geçmişte hepimiz için neydi, diye paralellik kurdu. İşte Kobane, Suriye Kürtleri de bizim için aynı. Sen Kıbrıs için dünyayı yık, ama Kobane’ye düşmanlık et.. Üstelik dünyanın ucundaki Uygur Türkleri için maraza çıkar.
Diyecek lafım yoktu. Sonra birden kükrer gibi söylendi: Seni başkan yaptırmayacağız.
Beklemiyordum! Erken seçimde AKP diğer Kürt oylarını da kaybedebilir diye düşündüm.
***
Şüphesiz Kars’la bağlantısı var, ama hayatını burada kurmuş, Türklerle kaynaşmış, “altın bilezikli” İstanbullu bir Kürdü anlamaya çalışıyorum. Şüphesiz ki ötekileşmeler yaşamıştır. Kürtlüğü sık sık anımsatılmış. Kürt olarak da üstyapısal olarak kabul edilme mücadelesinin yarattığı bir yoğun kültürel bilinç vardı karşımda.
Türkiye, hepimizin “bağlaç’ı. “Birlikte yaşamak zorundayız”, değil; bu bir zorunluluk olamaz; gönül birliği içinde paylaşmak zorundayız.
Bu, ulusal bir farkındalık yaratmakla olabilir, gerçekleşebilir. İki “iktidar gücü”, AKP ve PKK, yıllardır kafa kafaya vardıkları sonuç bir sefalet. Yazdık çizdik ve gizli paylaşıma hiç ortak olmadık! RTE'nin kuyruğuna da Kürtlerin kuyruğuna ve RTE aşkına da katılmadık ve eleştirdik.. Çoğunluğun desteğini sağlayacak bir “uzlaşı” böyle olamazdı, hep söyledik. 
Savaşla bu meseleyi halledebileceğine, her iki taraf da asla inanmasın...

***

Koalisyon çıkar mı
Yanılmak isterim, ama “oyumuz artıyor” beklentisi içinde olduğu sürece Saraylı, koalisyon kurulmaz. Veya cümle alemin baskısı karşısında, “saha” araştırmalarından, “kesin alırız” sonucu gelinceye kadar kurulur. Tabii, beklenmedik bir Davutoğlu kararı ortaya çıkarsa, bir de.
***
Bir mektup paylaşacağım: Ülke Kullanılmaya Uygun
"Türkiye ABD’ye ve AB’ye bir ortadoğu ülkesi olmak istediğini kabul ettirdi. Diğerleri içinde bunun bir sakıncası yoktu. Kabul ettiler. AB gündeminde olmadığımız gibi, iki taraf bir süredir bir diğerinden vazgeçmiş görünüyor. Türkiye’nin geldiği/getirildiği noktada, ortadoğu ülkelerinin (İran hariç) bir parmak üzerinde (bu farkı yaratan ülkenin önceki birikimleridir) olması yeterli ve gerekli görülmektedir.
“Toplumsal zeminin ve zihinsel biçimlenmenin oluşmasında önemli mesafe alınmıştır (yaşamın her alanına yayılan dinsel söylemler, etnikçiliğin, mezhepçiliğin, yoksulluğun, eğitimsizliğin derinleşmesi gibi). Bu konumu ile ülke kullanılmaya en uygun durumdadır. Bu konumu oluşturmada ve sürdürmede en uygun isim RTE’dir. İstekleri, hedefleri ve hırslarıyla her türlü pazarlığa açık bir kişilik. Kırılan gücünü, iç değil ama dış desteklerle pekala onarabilir.
“Ya seçim sonuçları? Oy verenler olabilecek en iyi hesaplamayı yaparak bu duruma hayır denilebileceğini gösterdi. Talihsizlik, Meclise gönderilen siyasilerin bu süreci engelleyebilecek yetkinlikte, niyette olmamalarıdır." (MA)

---9 Ağustos 2015 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder