Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

24 Ağustos 2015 Pazartesi

“HDP’ye: Nasıl bir Türkiye öngörüyorsunuz?”

Bugün de sizlerle, özellikle HDP’ye yönelik olarak okurlardan gelen ilginç saptamalarla dolu bir kaç mektup paylaşıyorum..
***
“Sayın Bursalı, ‘PKK neden RTE’yi başkan yapmaya soyundu?, başlıklı yazınızda (http://orhanbursali.blogspot.com.tr/2015/07/pkk-neden-rteyi-baskan-yapmaya-soyundu.html) Türkiye siyasetinin kanımca gerçekçi bir değerlendirmesini yapmışsınız, sizi kutlarım. Bana göre sizin de yazdığınız gibi PKK ile HDP'yi birbirinden genel olarak ayıran, ulaşmak istedikleri amaçlar değil, kullandıkları yöntemdir. 7 Haziran seçimleri kanımca Türkiye'ye ve HDP'ye, Kürt sorununu siyasi yöntemlerle çözme fırsatı vermiştir.
HDP'nin Türkiye partisi olma savı, seçilen vekilleri ve başkanı bu açıdan bir umuttur. TBMM çoğunluğunun HDP'yi yok saymakla bu fırsatı kullanamadığı düşüncesindeyim. Ne yazık ki rahmetli E. İnönü' nün 1990'lı yıllarda siyasi çözüm için iyiniyetle yaptığı açılımın başarılı olmaması ülkemize çok pahalıya mal olmuştur. Kanımca bugün benzer bir durum yaşanmaktadır. Siyasetçiler, müzakereden, çözümden kaçacaklarsa neden siyasetçi olmak isterler? Yitirdiğimiz gencecik canlar, ailelerine düşen ateşler, hepimize tarifsiz acılar vermektedir.
CHP'ye oy verdim, 1950'lerde çocukluğumun 8 yılı Diyarbakır'da geçti. O zamanlar büyük olasılıkla Kürt kökenli olan arkadaşlarım, öğretmenlerim oldu. Türkiye'nin demografik ve toprak bütünlüğünden yanayım. Birarada yaşadığımız Kürt kökenli yurttaşlarımızı seviyorum ve tüm yurttaşlarımız gibi onların da çağımızda her insanın sahip olması gereken haklardan yararlanması gerektiğini benimsiyorum. Bu nedenlerle ne ad verirsek verelim bu sorunun TBMM'de, HDP'nin de katkısıyla müzakerelerle çözülmesi gerektiğini düşünüyorum.
Çevremdeki birçok insan, HDP'nin, PKK'yı kınamadığı sürece 'meşru' zeminde olamayacağını savunuyor. Siz de yazınızın 7. maddesinde benzer bir düşünceyi dile getiriyorsunuz. HDP'nin bunu yapması çok zordur, çünkü yazınızın 2. maddesinde belirttiğiniz gibi, sırtını bir ölçüde bu terör örgütüne dayamıştır. Ancak silahlar sussun diyerek bunu dolaylı yoldan söylemektedir.
Bence HDP'ye sorulması gereken anahtar soru şudur: Nasıl bir Türkiye öngörüyorsunuz, bunu açıklıkla ve dürüstçe söyleyebiliyor musunuz? Bu sorunun yanıtı, TBMM'de ve kamuoyunda tartışmaların (müzakerelerin) başlangıç noktası olabilir.”
Taner Derbentli
***

 HDP Sol parti mi?
 “Yazılarınızı dikkatle ve zevkle takip eden bir okurunuzum. Yeni Dönemin İpuçları: “Güçlenen Etnik Yapı Politikası yazınızda (http://orhanbursali.blogspot.com.tr/2015/07/yeni-donemin-ipuclar-guclenen-etnik-yap.html) saptadığınız “HDP’yi ‘Türkiye’de solun, muhalefetin yeni lideri’ olarak yükseltmeye çalışıyorlar,” düşüncenize bir katkıda bulunmak istedim:
Seçimlerden önce Ankara’da ODTÜ Mezunlar derneğinde liderler konuk edilip, seçimle ilgili söyleşiler düzenlendi. Selahattin Demirtaş’ın konuşmasında salondaydım. Konuşmasını, dinleyici kitlesinin ODTÜ’lü olmasını göz önüne alarak, bol bol sol söylemle yaptı.
Toplantının soru-cevap bölümünde bir dinleyici, kendisinin sol söylemlerine karşın partisinin sol bir davranış sergilemediğini sorması üzerine, cevabında Selahattin Demirtaş olarak solcu olduğunu ancak HDP’nin böyle bir söyleminin olmadığını söyledi. Kendileri de HDP’yi sol bir parti görmediği halde, Türkiye’nin sol muhalefeti olarak nasıl pişiriliyor anlaşılır değil.”
Müfit Erdil
***

 PKK Savaşı: Dünün ve Bugünün Farkları başlıklı yazınıza: Olup biteni anlamak için bu denli iyi bir analiz okumamıştım. Objektif bakmışsınız ve bizlerin anlamasına yardımcı olmuşsunuz.
B. Yazıcıoğlu
***

Liderlik denklemi’nin dışına düştü, başlıklı yazınızda, yapılanlara karşı hareketsiz kalanlara vazifelerini hatırlatıyorsunuz.Yeter ki içine saklandıkları korku duvarının içinden çıkıp vatanseverliğin gerektirdiği cesareti gösterebilsinler; savcılar da vekiller de!
Demokrasi Kahramanı olarak gösterilmeye çalışılan Adnan Menderes devrinin, Vatan Cephesi’ne girmedikleri ve Ulus gazetesi okuduklar için her ikisi de memur olan annem ve babama neler çektirdiğini unutamam. O zaman da elinde yetki olanlar cesur davransalardı bir ihtilale giden yol açılmamış olurdu. Çok tehlikeli bir oyun oynanıyor!
T. Borasoy

----
24 Ağustos 2015 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder