Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

6 Nisan 2015 Pazartesi

Eyvah İran Bizi Altediyor!

İran’ın ABD ile, atom bombası yapımında kullanılan zenginleştirilmiş uranyumun atom santrallerinde üretiminin sınırlandırılması ve denetimi konusunda vardıkları anlaşma Türkiye’de binaz panik yarattı: Eyvah İran’ın uluslararası tecriti sona erecek, paralar ve yatırımlar oraya akacak.. İran Ortadoğu’nun güçlü ülkesi olacak, biz “güç ligi”nde aşağı düşeceğiz!
“İran güçleniyor” diye bir dış politika tasarlanabilir mi?
Evet, genel kural olarak, bir ülkenin güçlenmesi veya önündeki engellerin kalkması, kendisini “rakip gören” ülkelerde depresif etki yaratıyor.
Mesela İran’ın Irak-Suriye ve Yemen’de etkileri, Ankara’da panik havası yaratıyor, Muktedir, İran’a karşı açık demeçler veriyor.
Birisi kulağına fısıldamıştır:
-             Beyefendi, beş gün sonra İran’ı ziyaret edeceksiniz, bu demeciniz diplomatik skandala yol açabilir..
-             Yaa öyle mi? Ama bu demeç onları hızaya getirir..
Demiş midir bilemem. Türkiye ile İran arasında gizli açık böyle bir bilek güreşi-rekabet var. Özellikle İslami farklılıklar, sünnilik-şiilik RTE döneminde dış politikada birinci derecede önem kazanınca, Ankara- IŞİD özel ilişkileri gelişince, Suudi Arabistan aksın ucunda yer alınca, Sünnilik ile Şiilik arasında çeşitli iç savaşlarla vekalet savaşları giderek yayılınca...
***
İran’ın uluslararası açılımı kötü mü? Hayır.. Nükleer denetim üzerine anlaşma sağlanması, özellikle Amerikan muhafazakarları Neocon baş belalarının bu kez de İran’ı bombalama baskıları ve projeleri gündemden düşüyor.
İran bu Clinton fırsatını iyi değerlendirdi. Akıllı adamlar. Önce Ahmedinecat’ı saf dışı bıraktı İran halkı. Onun tam bir açık düşmanlık üzerine kurulu akıldışı-cihatçı çıkışları, Ortadoğu’yu bir de İran sorunu ile patlatabilirdi.. İran, Akıllı adamları iktidara getirdi. Amerika’nın savaşçı poitikacıları, İsrail ile ortaklık halinde, İran’ın bombalanması için az bastırmadı. Anlaşma’ya bile sevinmediler.
Yanıbaşımızdan, bizi de içine alma potansiyeli olabilecek bir savaş olasılığının defedilmesi Türkiye için tartışmasız çok çok iyidir.
Peki, ah şu rekabet?!

Rekabet değil güçbirliği kazandırır
Niye rekabet? Niye üstünlük taslamaları, kurma arzusu, politikası?
Niye güçbirliği değil... İşbirliği değil.. Birbirimizin eksik yönlerini dayanışma ile tamamlama, güçlendirme politikası değil..
Aptal siyaset, bizim gibi ülkeler açısından, rekabet ile üstünlük sağlanabileceğini planlar. Aslında rekabetin her iki tarafı zayıflattığı  düşünülmez. Rekabet oyun alanına sürülünce, emperyalist güçlerle ittifaklar devreye girer. Bu ilişki her zaman büyük gücün yararına çalışır. Sonuç, rekabetçilerin zayıflaması ile sonuçlanır.
Güç politikası değil, işbirliği politikası olmalıdır, İran’la ilişkimiz. Rekabetçilikle elde etmeyi sandığınız hayali kazanımlar yerine, yoğun işbirliği ile büyük somut kazanımlar ve yükselişlerle ülkenizi zenginleştirirsiniz.
Geçen yıl 8 günlük İran gezimizde halk içinde tek bir düşmanlık yaşamadık. Karşılaştığımız sadece dostluklardı. Dini bağnazlık Türkiye’den daha mı az orada?! Ama İran dini bağnazlıklarını bize kıyasla çok hızlı aşabilecek bir potansiyele sahip. Bunun pratik yararlarını, hayat onlara dayatıyor. İran bunu görecektir, görmektedir.

Türkiye-İran Ortadoğu’da Adaleti sağlayabilir
İran ambargosunun kalkması Türkiye için de çok iyi olacaktır. Kaçak ticaret değil, resmi ticaret. Ambargoyu altın alım satımı- ödeme aracı yoluyla aşmak, yeraltı farelerini geliştirmiş- büyütmüştür. Bakanlar işin içine girmiş, rüşvetler yolsuzluklar tepeleri sarmıştır. Mesela Kenya’dan 10 ton gelen altın, 9 ton olarak İran’a gönderilmiş, bir ton, kırıştırılmıştır.
Bunalım politikası değil, dostluk ve işbirliği politikası.
Siyasal rekabetçi politika, yeraltı politikaları, belaltı vurmaları, üç kağıtçılığı gündeme getirir. Enerjiler boşa harcanır. Kvtülükler yaratır.
İşbirliğine dayalı şeffaf dostluk politikaları ise tamamen gerçek anlamda her iki taraf için kazan-kazan defterlerini açar.
Acaba İran ile görüşmelerde hangisi egemen olacak dersiniz..
İran ve Türkiye, birlikte, Ortadoğu’da hak ve adaleti sağlayabilecek büyük bir potansiyele sahipler.
Bu potansiyeli enerjiye dönüştürmeyi becerebilirlerse..

--5 Nisan 2014 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder