Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

18 Mart 2015 Çarşamba

Devam:27 Meyıs ve “Demokratik Darbe” Sorunu


Seçim Sonrasına Bakış-2”yi yazacaktım ama notlarımı evde unutunca..  dünden devam.
Koray Çalışkan dostum (oturup bira rakı içtikJ), yazımdan 27 Mayıs darbeciliğimi çıkardı ya.. Buradan gidelim.. Seçilmiş bir iktidar Anayasayı rafa kaldırır, oyunun kurallarına uymaz, diktaya gider, demokratik hak ve özgürlüklerini kullananlara zulmeder, muhalefete kumpas kurar, ülkeyi vatan cephesi-düşmanlar diye böler ve milleti birbirine kışkırtır, ortada göstermelik sandık görüntüsü kalırsa… Seçimler için demokratik bir kamuoyu ortadan kaldırılmıştır ve sandık manipülasyonları gündemdedir..
Şüphesiz ki böyle bir durum ülkede direnişe götürür. Çeşitli kesimler sokaktadır. Seçim olsa bile ne önemi var düşüncesi yayılır. Toplum sokulmak istediği cendereye sığmaz.. Ordu darbe yapar.. (27 Mayısı anlatıyorum yanlış anlamayın.)
Kurulu düzen bozulmuştur..
Ama bu düzeni bozan aslında ne halktır ne de ordu. Bozan iktidardır. Oyunun kuralını çiğneyince, iktidarın seçilmişliği mi kalır? “Aman seçilmiştir susalım, yapacağını yapsın, hepsi hakkıdır..”, kim der? Böyle iki odak düşünür, iktidardan yana olanlar ile halk isyanı veya askerin müdahalesi gibi olaylardan ve düzenin bozulmasından müthiş korkanlar, endişe edenler. Aslında düzen çoktan bozulmuştur! “Aman, zaten iktidar baskı yapıyor, bir de karşı isyanla memleketi daha büyük  kargaşalığa sürüklemeyelim..”
Oysa toplumların dinamiği farklı işler.. Biz, fani bireylerin tek tek çabası ile ne direnişi durdurabilirsin ne de askeri. Çoğunlukla da belanı bul anlayışı egemen olur.

Şimdi bir oyun kuralım:
Hitler yasal yollardan, herşeyi kendine dönüştürerek, ama provokasyonları ve sabotjları da iktidar iken yaparak, İkinci Dünya Savaşı’na doğru hızla gidiyor.. toplumu her kademeden ele geçirmiş. Yahudileri, çingeneleri kesecek.. Dünya büyük endişe içinde. Bu nasıl durdurulacak.. En kötüsü dünya savaşı. En iyisi, Hitler’in çevresinden, içinden, devletten, Ordu’dan vb bu felaketi durduracak bir komplonun tezgaha konması.. Valla bütün dünya dans eder miydi etmez miydi.. 
Peki hangi toplum ve siyaset bilimci “yoo hayır, Hitler sandıktan çıktı, ayıptır, bu demokratik olmaz diyebilirdi!?
Hitler aşırı bir örnek mi? O, iktidarda bütün güçleri adım adım ele geçirdikçe Hitler oldu. Siyaset böyle bir şeydir. Kişinin içinde demokrasi, kural, vb gibi şeyler yoksa, veya bunları adım adım kırıp döktüyse, gideceği yer diktatörlüktür.. Önce bir adım sonra 2, 5 ve 10’ar adımlarla, koşarak..
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbecilerine karşı Ordu içinden karşı darbe olsaydı ve hemen büyük bir demokrasinin yolunu açsaydı, ne yapardınız?
Demek istediğim şuSiz ilke olarak askeri darbelere karşı olabilirsiniz, ama toplumların dinamiği sizi dinlemez. Toplumlarda ilkeler bozulunca tam bozulur. Bu durumda ilkesel bakışın da ne anlamı kalır ne geçerliliği.

Sonuçlar Ne Diyor
Siz o zaman ne yaparsınız? Sonuçlara bakarsınız.. Dostum Ergin Yıldızoğlu şöyle diyor: “Her siyasi olay, şiddet olayları, darbe vb de dahil, tarihsel bağlamı ve yarattığı sonuçlar üzerinden tanımlanır. Apriori olarak bir anlama sahip değildir..”
Hadi bakalım, sonuçlara “iyi gözle” bakarsanız, K.Ç.’na göre darbecisiniz.. Yahu darbeyi ben yapmadım nasıl darbeci olurum? Bir bakmışsınız ayol herkes darbeci!
Ergin, bir de bir makale göndermez mi.. Adam münafık.. “The Democratic Coup o’Etat”.. “Demokratik Hükümet Darbesi”. 27 Mayıs 1960’ı diğer hükümet-askeri darbelerle kıyaslayan ve dünyada büyük destek almış ve yankı yaratmış bir makale.. Yazan Ozan O. Varol, Doçent, Chicago-Kent College of Law’da. Makalesinin yayınlandığı dergiye bakın: Harvard International Law Journal, Volume 53, Sayı 2, 2012 Yaz.. Makaleye ulaşabilirsiniz, 60 sayfa, işim çok..
Şu darbeciye bak hele, hem bilimci hem de hiç çekinmeden makalesine demokratik darbe adını takmış.. Yahu darbenin demokratikliği mi olur! Bu konuya çok da katkı var. Ama belki hepsine bloğumda açacağım yeni bir sayfaya yayına koyarım

Not: 
Diyanet, Çanakkale Zaferi için geçen cuma camilerde hutbe okuttu. İçinde tek kelime Atatürk yok.. Bunlarda utanmak, vicdan, hak hukuk da mı yok? Evet yok…
---17 Mart 2015 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder