Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

3 Ocak 2013 Perşembe

Yılın Olayı: 7 Şubat Darbe Girişimi


Geçen yılın en önemli olayları nedir? İki konu benim için tartışmasız ön planda ve başkaları da var:
·      İlki Başbakana karşı düzenlenen 7 Şubat Darbe Girişimi;
·      İkincisi de Balyoz davası kararları ve bu bağlamda Ergenekon davalarının aldığı seyir.
·      Halk açısından da, Silivri yargılamaları konusundaki aydınlanma sürecinin hızla gelişmesi..
·      Şüphesiz: Hükümetin Suriye ile neredeyse savaşın eşiğine gelmesi...
·      Başka bir nokta da: Ekonomik büyümenin bizzat hükümet eliyle yüzde 2’nin altına düşürülmesi ve 2003 yılının da bu açıdan zorluklarla dolu olacağına ilişkin kestirimler.
·      Vee kesinlikle ODTÜ’ye Başbakanın polis ordusuyla büyük baskını ve üniversiteli gençliğin büyük kentlerde ayağa kalkması.
***
7 Şubat, Cemaatin denetimindeki ve Silivri yargılamalarının tamamen teslim edildiği özel yetkili mahkemelerin İstanbul savcıları, Başbakanın kapısına dayandı. Tabii MİT Müsteşarı Hakan Fidan üzerinden.. Bu yılın olayıdır. Bu köşenin okurları, Gülen ile RTE arasındaki büyük kapışmayı, Gülen-Erdoğan- Gül mevzilerindeki gelişmeleri, daha 2011’ın Kasım ayından itibaren burada ayrıntılarıyla izlemeye başladılar. Medyada çıt çıkmıyordu bu konularda. Kimileri de bu çatışmaları, mahallede çocukların çelik çomak oyununa benzetiyordu ve esas olanın aralarındaki dindaşlık olduğunu vurguluyordu!
Başbakan, cemaatin elindeki özel yetkili mahkemeleri kaldırdı ve yerine kendisinin kontrolündeki terör mahkemelerini kurdu!
Cemaat ile RTE arasındaki büyük çatışma, kapsamlıdır. Kısmen sonuçlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimler, bu kapışmaların gölgesinde yapılacaktır; bu süreçte iktidar kavgalarının yönünü daha net göreceğiz. Cemaat, hala RTE’yi esir alabileceğini düşünmektedir.. Bugün hem Cemaat hem AKP saflarında aptalca politik sözlere rastlıyoruz, “aramızda çatışma yok”, “ergenekoncular, bir cemaatin tırnağı olamaz” gibi zevzeklikler yaşıyoruz.. Anlatın anlatın, rahatlarsınız!
***
Balyoz davasında verilen kararlar, bir hukuk faciası olarak yılın olayıdır. Bu yüzkarasını, bizim hukuk/yargı temizleyebilecek mi, nasıl temizleyecek, yoksa AİHM mi temizleyecek ve Türkiye’yi batıracak.. Göreceğiz. Anayasa Mahkemesi’nin delil olmayan delillerle bir yargı kararını bozması, Balyoz kararlarını da aslında paçavraya çevirmiş ve şimdiden hukuk olarak çöpe atmıştır.
Bakalım bizim üst yargı gerçekten hukuka mı sarılacak, yoksa yaşanan aynı kötü ve hukuksuz-adaletsiz sürecin bir parçası olarak kendisini mi uluslararası yargının karşısına oturtacak..
Birlikte izleyeceğiz!!
ODATV davası, aslında bütün Ergenekon davalarının içyüzünü ortaya seren, arkadaşlarımızın özgürlükleri pahasına kazanılan bir deneyim oldu. Bu davayı ileri süren cemaatçi kafalar, yedikleri halta binpişman olmuşlar ve kaldırdıkları taşı kendi ayaklarına düşürmüşlerdir..
Ergenekon davalarında ülke çapında büyük bir aydınlanma yaşandı. Bu da doğaldır. Çünkü yapılan sahtekarlıkların, düzenlenen komploların, oluşturulan senaryoların uzun süre gerçekmiş gibi varlıklarını sürdürmesi imkansızdır. Er veya geç... Balyoz’da Rodrik’lerin tüm sahtekarlıkları belgelemesi, bu aydınlanma sürecine büyük hizmet etmiştir.
Ergenekon avukatlarını, baroları yılın kahramanları arasında saymalıyız. Yiğitçe çalıştılar, mahkemelerdeki hukuksuzluklara, usulsüzlüklere karşı durdular; delil diye ileri sürülen zırvalıkları paçavraya çevirdiler.
Diyorum ki, 2013, bu kez Ergenekon düzmecesinin de üzerindeki son örtünün kaldırılacağı yıl olacak. Ortada yargılama adına da bir şey kalmamıştır, intikam hırsları ve siyasi yargı bütünüyle gün ışığına çıkmıştır..
***
Ekonominin suyunu ısıttı iktidar. Küresel paraları içeride harcayarak elde ettiği “büyüyen ekonomi” görüntüsü önemli ölçüde sona erdi. Ülkenin herşeyini satarak iktidarda kalabilen bir hükümet var. Bu yıl da, kazançlardan öte, insanların öz varlıklarını vergilendirerek, saltanatlarını sürdürmeyi planlıyorlar. “Büyüyen ekonomi” efsanesi, aslında kişi başı 10 bin dolar milli gelirde yıllardır çakılı duruyor.
RTE-Davutoğlu ikilisinin, savaşın eşiğinde dolaşan kimlikleri, net olarak ortaya çıktı. Oradan elde etmeyi amaçladıkları bir kahramanlık, öyle görülüyor ki, gerçekleşemeyecek. Bu da ülke için çok iyi bir haber!
Şüphesiz ve ille de ODTÜ baskını ve isyanı! Bu isyan, iktidarın gidebileceği baskı sınırlarını çizmiş olabilir. İleri giderse, daha büyük bir isyana yol açabilir..
Umudumuzu büyüteceğimiz yeni bir yıla giriyoruz, kutlu olsun!
---1 Ocak 2013 / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder