Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

30 Ocak 2013 Çarşamba

RTE’ye Teslim Ol, Gerisini Merak Etme


Ulusalcılıkla Mücadele Koalisyonu’nun kuruluşu tamamdır... Evet can alıcı nedeni, RTE- Abdullah Öcalan “görüşmesi”dir. Sorun büyük bir sis perdesi ardında gizleniyor, dayatılan ise sadece “girişimi destekle”dir. Şimşekler ve gökgürültüsü ise, iktidarın bu ülkeyi içine soktuğu cenderede tek bir fiskesi bile olmayan CHP üzerinde patlatılıyor. Angaje olmuş medyada basılı ve görüntülü gazeteciler, CHP’ye faşist diye saldırıyor!
Ülkenin laiklikten arındırılıp “dinci vesayet” altına sokulması, biliyorsunuz, kemalist devlet palavrasıyla gerçekleştirildi. Oysa devlet bütünüyle ve tamamen sağcı bir yapılanmanın elindeydi, MİT’iyle, polisiyle, jandarmasıyla ve ordusuyla.. CHP ise, yakın zamana kadar halktan kopuk örgüt ve siyasi söylem yapısıyla, kolayca hırpalanabilecek bir durumdaydı.. Hala önemli ölçüde öyledir! Şimdi de eylemsizlik gırdabı içinde, halka önderlik yapamama hastalığından muzdariptir. Bir yandan cemaat söylemi, diğer yandan RTE’den korku ve genel bir hoşgörü içinde olalım zırvalığı, CHP’yi esir almış gözüküyor..
***
RTE ve cemaatin acımasız, anti demokratik, totaliter, adalet ve özgürlükler düşmanı yönetimine devredilen devlet ve kurumları “Laiklik, katı laiklik, kemalist” sloganları ile arındırılmıştı. Şimdi yeni bir döneme girdik.. Bu dönemin öcü sloganı “ulusalcı” kavramıdır. Ulusalcılık, komünizm kadar hatta ondan daha kötüdür!
Laiklik artık nasl tehlike olmaktan çıkartılmış ve yerini dinin vesayetine bırakmışsa, şimdi hedefte ulusalcı, ulusalcılık, ulus.. vardır.
Büyük bir koalisyon kurulmuştur, ulusallık öcüsüne karşı mücadele etmek için. İktidarın sesi Yeni Şafak’ın dünkü manşeti “Ulusalcı Tasfiyesi” idi. Kılıçdaroğlu, ulusalcıları tasfiye kararı almış, G.Tekin, G. Onanç, Ş.Pavey, S.Tanrıkulu, “ulusalcıları tasfiye için” imza topluyorlarmış. Öte yandan da ulusalcılar partiden ayrılıyorlarmış.. Kılıçdaroğlu ve partinin önde gelenleri ise “CHP’nin bizzat kendisi ulusalcıdır” diyor..
Ulusalcılıkla mücadele koalisyonu, başta RTE ve doğrudan iktidarın adamları, ABD’nin değnekçileri, liberal görünümlü bazı yazarlardan tutun içimizdekilere kadar uzanan büyük bir koalisyondur.
***
AKP’nin ulusalcılıkla böylesine yoğun mücadelesi ve CHP üzerinde odaklanması 4-5 aydır gündemde. Ateşi, Davutoğlu yaktı, ulusalcılıkla mücadele zamanı gelmiştir, sözleriyle. Giderek yoğunlaşan bir bombardımanın ardından, RTE-Öcalan görüşmesi devreye sokuldu. Ve herkes yakılan ateşin altına artık allah ne verdiyse odunlarını sürmeye başladı!
Birgül Ayman Güler’e, söyledikleri için “faşist ve ırkçı” saldırısı ne kadar kasıtlıysa ve kampanyanın bir ürünüyse, Güler’in söylemi de o kadar kabadır, her türlü yanlışlığa ve eleştiriye açıktır, gereksizdir, anlamsızdır da. Söylemdeki temel sorun, herkes için bir üst kimlik/yurttaşlık bağı olarak “Türk Ulusu” kavramının, “Türk etnik kimliği”yle de özdeşleşmiş olmasıdır.
Ama bu sadece saldırı bahanesidir.
***
Bu saldırı özünde RTE damgalıdır. RTE, Kürt sorununu çözmeyi bana bırakın merak etmeyin, diyor, herkesten yaşa varol istiyor ve alıyor.. Nasıl çözeceği konusunda hiç bir ipucu yok. RTE’nin ileri demokrasini de biliriz, herşeyi ele geçirme yeteneğini de. Hapishaneler, RTE iktidarının demokrasisiyle, insan hak ve özgürlükleriyle doludur. Tarafsız ve bağımsız yargıyı da biliriz.
Başbakan bu ulusal sorunun çözümünde hiç bir konsensus aramadan “bana bırakın” diyor. Bu meseleyi partisinin sorunu yaptığına göre, söylenecek söz sadece yolun açık olsundur.. Ama hayır, ortada bir çözüm yok. Yazıp çiziyorum, RTE-Erdoğan yeni açılımının iki yönü var:
Birincisi, bir seçim tuzağı olmasıdır. Bu tuzağın sihirli sözcükleri “PKK’nın silah bırakması”dır. Bir yıldan sonra peşpeşe üç seçim yaşayacağız. RTE’nin en büyük kozudur silah bırakmak. Şüphesiz ki, silah bırakmış bir PKK, başlıbaşına önemlidir.
Ama geçen seçimlerden önce de “silah bırakmış bir PKK” sağlamıştı Başbakan. Bunun nimetlerini de oy olarak yedi!
Peki, son 4 yıl içinde kaç insanımız, kaç polis ve asker öldürüldü?
Son 4 yıl içinde kaç milyar dolar savaş için harcandı?
RTE geçmi “silah bırakma”nın hesabını ülkenin önüne koysun önce..
Şimdiki çözümün de yine, seçim başarısını tekrarlamaya yönelik olduğuna inanıyorum. Zaten %70 oy hedefi koymadı mı? Kimi çözecek, BDP’yi mi, MHP’yi mi, CHP’nin bir kısmını mı?
***
İkincisi: Irak ve Suriye ile birlikte bizim Kürt bölgesiyle bir Türk-Kürt Federasyonu kurmaktır. Savaşarak! Suriye üzerinden başlamak ve Kuzey Irak’la anlaşarak bu işi bitirmek, plan dahilinde gözüküyor. Yeni Osmanlı RTE – Davutoğlu’nun “ulus”, “ulusal devlet” yerine koydukları Osmanlı politikasıdır bu: “Osmanlı bakiyemiz”...
Şimdilik son bir söz: CHP’nin bütün seçmeni, %99’u “ulusalcı”dır.. CHP üzerindeki esas tertipler de tamamen AKP kökenlidir.
Beyni bağlanmış bazıları bunu görmese de..
---29 Ocak 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder