Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

5 Haziran 2012 Salı

Çan- Etili’ye Destek!


Lizbon –Lizbon üzerine yazacağıma, kaderde bugün Çan-Etili Pazar yeri meydanında “Herkes İçin Herkesle Beraber” sloganı altında düzenlenen Kaz Dağı ve yöresini savunan toplantıya, mitinge destek çıkmak varmış! Davet ettiler, ama ancak buradan, İda Dağı ve bütün çevresini ve bölgede yaşayan 2,5 milyon insanın haklarını savunmak durumundayım!
 AKP iktidarı kadar çevreye, doğaya ve insanın doğal yaşam çevresine saygısız, bütün bunları “ekonomik faaliyet” adı altında har vurup harman savuran bir yönetim gelmedi ülkeye.. Maden arama, derken HES’ler, insanları isyan ettirmiş durumda.
HES’lerde olduğu gibi, Çanakkale ve çevresine yönelik “saldırı”ya karşı halk yaşam alanlarını savunma hatlarını oluşturuyor. Tabii, efsanevi Kaz Dağı (İda) savunma hattının simgesi durumunda!
Çanakkale Çevre Platformu”nun verdiği bilgilere göre, zevrede 15 milyon insanın içme, kullanma ve ziraat etkinliklerinde kullandığı suyun tümünün kaynağı Kaz Dağı.. Baga yarımadasında tarım faaliyetle hayatını kazanan 750 bin kişi var.. Bütün Kaz dağı madenciliğe peşkeş çekilmiş durumda. “Eğer ruhsat verilen işletmelerin hepsi çalışmaya başlarsa  2 milyon ağaç kesilecek..
1 gram altın elde etmek için 3 ton su kullanılıyor. Sadece Kaz dağı değil. “Yörede bulunan Söğütalan Ağı Dağı, Bayramiç Muratlar, Halilağa, Kızılelma ve Kirazlı’da yüzlerce noktada yapılan sondaj faaliyetlerinde daha şimdiden yüz binlerce ton su kullanıldı, binlerce ağaç kesildi..”
Ayrıca, onlarca köyün sularının bulanarak içilmez hale geldiği ve halkın damacana suyu kullanmaya başladığı belirtiliyor. Normal kullanım suyuna, arsenik ve diğer ağır metaller karıştı mı, zenirlenen köylüler oldu mu, toplu hayvan ölümleri yaşandı mı? Yeraltı suları kirleniyor mu? Bin Pınarlı İda’nın pınarları kuruyor mu?
Madencilik faaliyetlerinin bugüne kadar yaptığı ve bütün ruhsatların çalışmaya başlamasıyla, doğal yaşama vereceği zararlar üzerine bir bilimsel “gelecek raporu” hazırlandı mı?
Çanakkale Çevre Platformu soruyor:
Bayramiç, Çan, Biga, Ezine, Ayvacık, Yenice halkının ana geçim kaynağı tarım ve hayvancılığa dayalı. Eğer yöremizde bu çalışmaların önüne geçilemezse Bayramiç'te tarım, meyvecilik ve hayvancılık bitecek. Bu da yöre halkının fakirleşmesine ve yöreden göç etmesine neden olacak".
Nereye göç edeceksiniz hey Çanakkaleliler?
Bugün Çan- Etili’de yükselecek sesinizi umarız bütün Türkiye duyar!
***
Hem çevre halkı  bölgede yaşayacak ve tarım ve turizm geliştirilecek, hem de bütün alanlarda altın ve gümüş madenciliği yapılacak..
Bu ikisi birden mümkün değil. Mümkün olabilir mi, buna ancak bilimsel raporlar yanıt verebilir. Ama en azından madencilik söz konuus olduğunda bütün ülkede vurdumduymazlığını kanıtlamış bugünkü iktidarın, iyi niyetle bunu başarabilmesi mümkün değil..
Biga yarımadasında tarımla uğraşan insanların yarattığı ekonomik değerin 7 milyar dolara yakın olduğu belirtiliyor. Bu ekonomik değere ise madencilikle ancak 8-10 yılda ulaşılabildiği hesaplanmış. “8-10 yıllık altın madenciliğinden sonra yok edilmiş ormanlar, tonlarca zehirli atık, kirlenmiş sular, hava ve toprak bizlere bırakılacak, çokuluslu şirketler ve onların yerli taşeronları  altın borsalarındaki birikmiş sermayeleri ile yeni küresel ekonomik krizlerle halkları baş başa bırakacaklar..”
Ağı Dağı ve Kirazlı yöresindeki zengin ve güçlü su kaynakları, Bayramiç Barajından (sulama göleti) Ezine Ovasına ve oradan Menderes Çayına kadar, Çan’da Aksu Dere, Kara Dere, Kocaçay ve Biga’da Kocabaş Çayına, oradan Marmara Denizi’ne kadar, özellikle Çanakkale’nin içme-kullanma ve tüm tarımsal faaliyetlerinde kullanılan suların toplandığı Atikhisar Barajı ve Havzası’na akan bütün sular tehdit altındadır..
Ayrıca linyitle çalışacak termik antrallar da yöre üzerinde büyük baskı oluşturacak.. www.cevreplatformu.org adresinde, Çanakkale ve çevresi bütün ayrıntılarıyla sesini duyuruyor..
Bugünkü mitinglerinde gönlümüz onlarla beraber..
---3 Haziran 2012 / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder