Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

14 Kasım 2010 Pazar

Bardakoğlu, Türban... Örtünme Bir Zamanlar Kadınları Kurtarıcıydı


Başını örtmek, İslamın, müslümanlığın şartı değildir.. Bu kadar basit, kesin ve net. Bardakoğlu, bunu söyleyen. Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan ayrılma isteğindeydi, zaten iki ay sonra da görevi bitecekti, ama Erdoğan, Bardakoğlu'nun iktidarla siyasi eşgüdüm içinde olmamasından rahatsızdı.
Hele, Cumhuriyet'e verdiği demeçte hem Atatürk döneminden saygıyla söz etmesi anlaşılan bardağı taşırdı; iki ay daha bekleme saygısını göstermediler. Bu bir incelik konusudur. Ama iktidar kaba siyasi politikaların sahibidir!
Onlar için Bardakoğlu'na siyasi mesaj vermek daha önemlidir... Bunun yolu da zamanından önce göndermedir. Bu mesaj aynı zamanda yerine geçen Prof. Mehmet Görmez içindir de!
Görmez, türban konusunda hükümete daha yakın olabilir. Hürriyet'in haberine göre (12 Kasım) "İlahi Dinlere Göre Başörtüsü” başlıklı, 2001 tarihli makalesinde kadınların başlarını örtmeleri gerektiğini belirtmiş ve şöyle yazmış: “Bazı kişiler başörtüsünün Kuran'da olmadığını ispatlamaya çalışmış, ancak bu yorumlar temelsiz kalmıştır. Hiç bir giysi, başörtüsü kadar güçlü, kadim bir tarihe ve derin semboluk anlamlara sahip olmamıştır...
Ama biz şimdilik Prof. Ali Bardakoğlu'da dönelim:
***
Bardakoğlu, iktidarın istediği “siyasi fetva”larda bulunmadı! Bardakoğlu'nun türbanla ilgili görüşü yeni değildir. Bardakoğlu kadınların başlarını örtmelerinin Kuran emri olduğunu hiç söylemedi, bundan kaçındı.
Şöyle dedi, “Müslüman kadınlar tarihsel süreçte dini gereklilik olarak gördükleri için örtünüyor... Öte yandan, tarih boyu, başörtüsü, müslüman olmanın önşartı hiç olmamış, kişilerin din içinde kalan bir tercihi olarak görülmüş..” (*)
Çünkü Kuran'da kadınların göğüslerini örtmeleri istenmekte, başlarını değil... Çünkü o dönemde kadınlar sadece göğüsleri değil üreme yerleri de açık geziniyordu ve Hazreti Muhammed ile kadınlar, göğüs ve aşağılarını "Kuran emri” ile örtmeye başlayarak aslında korumaya alındı!
Bu o zaman kadınlar için ilk büyük devrimdi!
Bardakoğlu, bunu bilecek ve tersini söyleyemeyecek kadar “doğru”, “düzgün”, dini siyasete ve iktidara alet etmeyen bir din bilginidir.
***
Bir muhafazakar liberal ve bilimsel düşünceye de önem verdiğini belirten gazeteci yazar, örneğin türbanın Kuran'da olup olmadığı tartışmasına girmeyi gereksiz bulduğunu söylüyor.
Neden?
Birileri (tabii yüzde 99 erkekler) “Kuran'da yazılı” diyorsa ve bunu kadınlara dayatıyorsa, bilimsel tutum, “Kuran'da yazan ne?” diye sormak ve işin aslını görmek değil midir?
Bardakoğlu, müslüman toplumlarda bir gelenek diyor, türban için. Bu geleneğe bazı kadınlar uyabilir. Ama bu geleneğin erkek egemen toplumlarda erkekler tarafından oluşturulduğunu, bu gelenekte kadınların en küçük bir katkısı bulunmadığını, bilim, söylemeyecek mi?
Değişimin şampiyonları, toplumda ekonomik ve toplumsal değişime övgülere düzüyor ve bunun kaçınılmazlığını vurguluyor..
Ama toplumsal hayattaki değişim, aynı zamanda bütün gelenekleri de kapsar! Kadınların başlarını açması, bütün hayata katılması, eşitlik istemesi, aslında toplumlarda yaşadığımız en büyük değişimdir!
Her türlü değişimi destekle, ama müslüman toplumlarda en gelenekçi sorun olan, kadın özgürlüğünü baskıla, en kadim geleneği müslümanlığın şartı olarak kullan, bebelere kadar örtünmeye indir!
Bu ne “dilemma"!?
***
Kadınların erkek egemenliğine karşı toplumsal mücadelesinin tarihi şunun şurasında 100 yılı biraz aşıyor! Din, müslüman toplumlarda özellikle kadınlar üzerinde en gelenekçi baskı aracı olarak kullanılmaktadır hâlâ..  Bugün türban, kadınların daha eşitlikçi adımlar atması karşısında, yine kadınları baskılama aracı olarak dayatılıyor!
Türban, İslami eserlerde ne 12 büyük günah, ne de genişletilmiş “76 büyük günah” arasında bile sayılmazken (*), bütün bu büyük günahları işlemek, dinci erkek siyaseetçiler arasında ise serbest! Olmayan bir “günah” ise, kadınlara dayatılıyor!
Bir nokta daha: İslamı yorumlayanlar hep erkeklerdir! Bu yorumlar hep kadınların erkeklere tabiyetini ebedi kılma şeklinde oluyor. Bugün de, bu kadim yorum bayrağını taşıyan dinci gazeteci yazarların ve ilahiyatçıların yüzde 99,9'u erkek!...
Devlet Bakanı, din felsefecisi Prof. Dr. Mehmet Aydın'ın eşi Nihal Hanım, ülkemizi ziyaret eden Pakistan Başkanı Pervez Müşerref'in eşi Sehba Müşerref ile sohbet ederken şöyle diyordu: “Mehmet Hoca, hep ‘Kuranı Kerim'i bir de kadınlar yorumlasa, acaba nasıl bir uygulama ortaya çıkacak' der,” diyordu! (*)
 Türban'ı sürdüreceğim.
--
(*) “Türban, Kadın Sorunu mu, Erkek Sorunu mu?” Orhan Bursalı, Cumhuriyet Kitapları, 2008
--

4 yorum:

  1. Türbanın Kur'anî yorumu bu hususta neredeyse sıfır mertebesinde bilgi sahibi olanlara kalmadı.

    Lütfen ileri geri konuştuğunuz meseler hakkında bilgi edininiz. Baş örtüsü Kur'an'da geçer.

    "hımar" kelimesi "başı örten" anlamına gelir, hem içki anlamında hem de baş örtüsü anlamında kullanılır. Arapça olan bu kelime kuranda gayet net şekilde geçmekte iken siz nereden aldığınız bilgiyle İslam dininde olmadığını ifade ediyorsunuz, veya ifadeyi naklediyorsunuz?

    Mesele bu kadar kolay anlaşılır ve açıkken hangi müslüman görünüşlü ajan farklı yorum yapsa yine gerçek değişmez.

    Bir ateisti müslüman olan bir ailenin kızının başına taktığı neden rahatsız etsin ki? Anlamak güç.

    YanıtlaSil
  2. inanç mı tartışıyorsunuz yoksa Kuran'da kadınların başını örtün emri var mı yokmu yu mu? Gördüğüm kadarıyla, "böyle bir emir yok, bunu diyenler ajanlardır” diyorsunuz. O zaman bu sizin bir bilgi veya olgu konusu değil, inanç meselesi, "ben böyle olduğuna inanıyorum” diyorsunuz.. Karşı görüşte olan herkesi de mahkum ediyorsunuz. "Kuran'da bu emir başı örtmeyi değil, Hımar'ı omuzlarınızdan aşağı sarkıtarak göğüslerinizi örtün diyor” biçiminde tercüme eden islam düşünürleri ise sizin için birer ajan.. Oldu mu şimdi!? Böyle nereye gidebiliriz? Size ancak şunu söyleyebilirim: Gerçeği araştırın. O neyse o!

    YanıtlaSil
  3. İslamda birşeyin olup olmadığını söylemek, anlamsız bir tartışma şekli. İslam dindir. İslamın birçok yorumu vardır. İnsanlar nasıl YORUMLUYORSA, dinde de o vardır. İslami kuralların "bilimsel olarak" tespit edilmesi mümkün değildir, saçmadır.

    "Sadece Kuran kaynaktır" demek doğru olmadığı gibi (örn. namazın nasıl kılınacağı kuranda yok!), bunu doğru kabul etseniz dahi, Kuran'daki eski metin farklı şekillerde yorumlanabilir.

    YanıtlaSil
  4. O zaman tartışacak bir konu kalmadı! İslamı, inanan herkes istediği gibi yaşayabilir ve yorumlayabilir, bir egemen görüşü/yorumu topluma dayatmak, toplum mühendisliğidir, sorun çıkartır. Kuran'da türban var demek de öyle..

    YanıtlaSil