Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

26 Mart 2012 Pazartesi

Erdoğan Balyoz’un Neresinde? Cemaatle Çatışma..


İktidar, bir süredir, cemaatin ağırlığını koyduğu davaların, haksızlıklarla hukuksuzluklarla sürdürülmesinden rahatsız. Gülen-Erdoğan arasındaki derin kapışma su yüzüne çıkınca, bu rahatızlık da iyice dışa vurdu.
İktidar baktı ki cemaatçi emniyet-hukuk yapısı kendisine yöneldi.. olayın büyüklüğünün farkına vardı.
Özel yetkili mahkemelerin yasası ele alınıyor. Bu yasada bazı değişikliklerle cemaatçi yapı denetim altına alınmak isteniyor. Ama bu cemaatçi hukuki yapının, yargının en üst kuruluna kadar uzanan hiyerarşik ayakları olduğunu unutmayalıl.
Örneğin Ali Bayramoğlu, iktidara yakın Yeni Şafak yazarı, net olarak yazıyor.
Ergenekon, Balyoz, KCK gibi soruşturmalarda büyük işler yapan ‘bir dizi iyi adam’ın nasıl olup da ‘kötü adam haline geldiğini’ açıklayamayanlar… ‘meşru ve gayri meşru ayrımı’nı önemsemeyenler” diyerek cemaati köşeye sıkıştırıyor.
Balyoz, Kafes gibi kimi davalarda yine aynı ‘otonom yapı’nın (özerk cemaat yapısı) sorumluluğunda olan şüpheli deliller, demokratikleşme sürecine gölge düşürmeye başladı… Bu süreçleri kendi güçlerini ve ait oldukları çevrenin gücünü pekiştirmek için bir araç haline getirdiler.
Devam edelim: “En nihayet bunlar etrafında bir kamuoyu inşa edilmeye çalışıldı. ‘Emniyet-adliye-basın üçgeni’ndeki ‘istihbarat oyunları’ bir hegemonyaya dönüştü ve Türkiye'yi adım adım, üstelik ve yeni dönem adı altında esir almaya başladı.”
Gülen- Erdoğan kapışmasında, Cemaate karşı mesafe koyan yazarlar arasında da benzer düşünceler dile geliyor.
***
Kapışma derinleşerek sürüyor!
Örneğin Yeni Şafak yazarı, din alimi diye tanınan Hayrettin Karamanİktidar robot olmadığını ortaya koyunca göstermelik dostluklar bozuluyor, nezaketler bir yana bırakılıyor, hakaretler, hatta komplolar başlıyor,” diye yazıyor ve onlara başka partileri destekleyebileceklerini söylüyor!
Bir siyasetçi dostum, şimdi politikada akil adam durumunda, kapışmanın bir medyan savaşı olarak sürdüğünü belirterek, iki şeye dikkat çekti:
Birincisi, dershanelerin ortadan kaldırılacağını bizzat Başbakan açıkladı.. Dershaneler ağırlıklı olarak kimlerin elinde? Tabii ki cemaatin, yüzde 70 mi? Cemaat dershaneler yoluyla budanıyor..
İkincisi, yeni çıkan bir kitapta, cemaatin nasıl sahtecilik merkezi kurduğu açıklanıyor, dostum bu kitabın da acele yazdırılarak piyasaya çıkartıldığı düşüncesinde..
***
Balyoz davasına gelince..
Erdoğan, bugün tamamen yalan senaryolar üzerine inşa edildiği ortaya çıkan Balyoz davasının neresinde?
Tam bilmiyoruz.. Ama, bu davanın bugünlere gelmesinde, Erdoğan–Gülen ortaklığı başrolü oynuyor. Fakat bugün aralarındaki ayrışma, aynı zamanda Balyoz’da da ayrışmayı gündeme getirdi.
Cemaatçiler, Erdoğan’ı, “Ergenekoncularla işbirliği” yapmakla, onları serbest bırakmaya çalışmakla suçluyorlar!
Yani, konumuz Balyoz olduğu için söyleyelim.. Cemaat, sahte belgelerle Türkiyenin defterini dürmeye çalışan bir yapıda ve anlayışta..
Peki Erdoğan? Balyozun altında kalacak olan esas olarak iktidardır.. Belgelerin artık sahteliğini biliyor ve görüyorlar..
Bu yükün altından nasıl çıkmayı düşünüyor ve planlıyorlar, doğrusu bilmiyorum.
***
Balyoz üzerindeki yazılarımın amacı, adalet ve hukuk duygusudur.. Tıpkı gazeteci arkadaşlarımız için olduğu gibi! Adalet isteği, hukuk isteğidir..
Balyoz davası ile Odatv- Şener- Şık.. davaları arasında komplo konusunda bir fark yoktur. Balyoz davası büyük bir tezgah-senaryo olduğu için üzerinde çok çalıştılar. Çünkü hedef Ordu idi.. Ama ne kadar büyük plan ve senaryo, o kadar büyük aptallıklar, sırıtan sahtekarlıklar.. Hele senaryo dijital olarak hazırlandığı için, sahteciliğin izinin kalmaması mümkün değil..
Bu kadar büyük mükemmel bir cinayeti tezgahlayabilecek hiç bir güç yoktur..
***
Not: Nazlı Ilıcak, Balyoz CD’lerinin sahte olabileceğini söylüyor. Ama normal Plan Semineri’ndeki bazı konuşmalara gönderme yapıyor.. Şu darbe senaryosu CD’leri ve içindekileri yoksayalım.. Plan Semineri’ndeki konuşmalardan hangi babayiğit bir darbe senaryosu çıkartabilir? Adamlar ayrıca oradaki konuşmaları kayıt etmişler ve saklamışlar.. İddianame, plan semineri üzerine mi kurulu, yoksa sahte CD’ler üzerine mi?  Nazlı Ilıcak düşten uyansın, kendini kullandırmasın artık.
--26 Mart 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder