Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

20 Aralık 2017 Çarşamba

Yüzyıllık acı kadere nasıl son verilir? Bir öneri


Ortadoğu’yu “sakinleştirmek”, bir işbirliği ve dayanışma modeliyle bir bölge dışı büyük devletlerin buradaki 100 yılı aşkın emel ve karıştırıcılığına nihai bir duvar örmek, öncelikle Türkiye ile İran’ın öncü rol almasını gerektirdiği açıktır.
Bazı okurlar not yolluyor: Ne yani yüzümüzü Doğu’ya mı döneceğiz, Doğu’nun demokrasiden uzak tam veya yarı dikta ile yönetilen rejimlerine...
Böyle bir şey söylenmiyor yazılarda, herkesi derinden etkileyen yanı başımızda bir bölgenin yüzyıllık acı kaderine nasıl son verilir? Bir düşünce ileri sürülüyor ve çare aranıyor.. Oradaki olayları “tarif etmek - anlatmak” bize bir şey kazandırmıyor, ötesine bakmak gerekiyor.
Türkiye, tam da coğrafi konumuna, Batı ile Doğu arasındaki köprü rolüne uygun, uygarlığın ve çağdaşlığın kalbinin attığı Batı ile ihtiyacımız olan ilişkiler içinde bir “ileri üretici olmak”... Doğu’sunda ise, kargaşalığa son vermek, “AB içindeki dayanışmaya örnek” bir yapı kurmak, Avrupa ile Orta Doğu arasında bir iletişim ve üretim kayışı olmak..

Türkiye’nin öncelikli rehberleri

Türkiye, İslam ülkelerini bir sömürü ve uşak paspasına dönüştüren “siyasal – din tüccarlığının egemen olduğu” bir yapıya doğru evrilerek bunu asla gerçekleştiremez. Üstüne üstlük, bir çöküntüye dönüşür.
Bu nedenle demokrasi ve hukuk ülkesi normları bir nolu rehberi olmalı ülkenin. Bir kişinin iki dudağı arasına sıkışıp kalmış, eğitimin medreseleştirilmeye çalışıldığı ve köktendinci selefiliği körükleyecek yapıları ortaya çıkartacak bir ülke manzarasında, bir çağdaş gelecek hayal bile edilemez.
Türkiye dahil, İslam ülkelerin en çok ihtiyacı olan, bilim ve teknolojiye dayalı bir ekonomiyi ayağa kaldırmaktır.
Konumuz Ortadoğu’da bir istikrarlı gelecek için bu en yüksek bir gereksinimdir. Petrol giderek birincil enerji kaynağı olmaktan hızla uzaklaşacak. Daha bugünden bazı petrol ülkeleri petrolsüz bir varlık inşa etmeyi planlıyor. Suudi Arabistan’ın 500 milyar dolarlık bir “Batılı bölge inşa” planı mesela bunlardan biri! Mesela arabaların tümü beş on yıl içinde elektrikli olacak.
Türkiye’nin “istikrar” politikası, bölgede mezhep ayrımcılığını bitirir ve bölgede yeni bir gelecek kurar.

İran’ın başarısı

İran, bilimde önemli bir atılım gerçekleştirdi. Özellikle, ambargo döneminde ihtiyacı olan ileri makine – teçhizatı alamayınca, bilim ve teknoloji üretimine hız verdi ve pek çok ihtiyacını karşılamaya başladı.
Türkiye tıbbın çeşitli alanlarında araştırmalarıyla öndeyken, İran ise fen (temel bilim ve mühendislik) alanlarındaki araştırmalarıyla Türkiye’ye geride bıraktı.
Türkiye’de yöneticilerin düşünceleriyle adım atmak mümkün değil. Milli eğitimin anahtarını elinde tutan Müsteşar bey, PİSA direktörünün söylediğine karşı çıkarak, ezberci eğitime alkış tutuyor, bizim bir özelliğimiz olduğunu iddia ediyor.. Ezber bizim değil, hafızların özelliği.. “Hafız Türkiye” yaratmak temel derdi! Bunu yaparken yaratıcılığı, yeteneği öldürecek.
Bir bakan da “Türkiye’de ancak ara eleman yetişir” demişti!
Türkiye’nin kuruluş öyküsünü iyi inceleyin, size yol gösterici olur!

Birlik önerileri

Ben “Türkiye – İran Bilimsel ve Teknolojik Temelinde Ekonomik Üretim” modelin kurulmasını öneriyorum.
Hem Türkiye’nin hem İran’ın ihtiyacı olan, dış alımı gerektirmeyecek sanayi tesisleri karşılıklı yardımlaşma ile kurulmalı. Araştırmalarda büyük proje ortaklığına gidilmeli.. “Türkiye – İran- Orta Doğu Araştırma ve Üretim Alanı” düşünülüp hayata geçirilmeli..
19 Ağustos 2017 Salı / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder