Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

1 Aralık 2017 Cuma

Man Adası: Sorun ahlaki, ve nereden buldun


Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı belgeler, açıklandığı biçimiyle tamamen doğru olduğu varsayımından hareket ederek söylüyorum, bir ahlaki meseledir; ahlaki çöküntünün nasıl iktidar olduğunun veya iktidarın etekleri altında yaşandığının kanıtıdır.
Hepsi bu.
Cumhurbaşkanı daha belgeler açıklanmadan ön aldı ve adıma bir hesap bulursanız hemen istifa edeceğim, dedi. Bu konuda kendine güveniyor olsa gerek. Fakat, Kılıçdaroğlu, doğrudan Cumhurbaşkanını zaten suçlamamıştı. Salı günü açıkladığı belgeler de Cumhurbaşkanının en yakınlarının yurtdışıyla parasal trafiklerini gösteriyordu. Man adasında 1 Sterlin’e kurulan şirkete, Türkiye’den 20 gün içinde, oğlu dahil akrabalardan toplam 14 milyon 750 bin dolar gönderildiği ileri sürülüyor.
Cumhurbaşkanı onlara da kefil oldu, dışarıya gönderilmiş tek kuruş yok, dedi.

Vergiden kaçış, kişisel mali güvence 

Vergiden kaçış, kişisel mali güvence İddia şu: İktidar olarak “Milli ve yerli” propagandasıyla ortalığı toz dumana bırakacaksın, milletin dolarına altınına dikeceksin, ama en yakınlar paralarını vergilendirmelerden kaçırarak, cennet adalarında açılan uyduruk şirketlere gönderecek.. 
Geçen ay Cumhuriyet’te yayımlanan Türk iş adamlarının yine cennet adalarında açtıkları Off Shore hesaplarıyla, aracı kuruluşlarla bir takım ticari işler çevirip vergisiz kazançla servetlerini hem hızla büyütme yoluna gittiklerini hem de “dış ülkelerde kişisel büyük mali güvenceler” inşa ettiklerini gördük. Ne olur ne olmaz abicim, burası Türkiye!
Şimdi Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı dışarıya servet transferi belgeleri ise başka tür bir dizi muamma içeriyor..

Sorular ve sorular

İddiaya bakarak soruyorum: Bu paralar neden bir kişinin şirketine gönderilmiş? Üstelik hepsi akraba-i taallukat’tan!
Bu paralar, tek kişilik şirkete, üstelik Türkiye Cumhuriyeti ile iş yapmış doğal gaz boruları vb döşemiş bir kişiye, neden gönderilmiş?
Bu adam bu dolarlarla ne yapmış? Hangi “şirketsel faaliyetlerde” bulunmuş?
Bu paralar şimdi şirket kasasında mı, dışarıda bir bankada mı?
Yoksa oradan başka hesaplara, şirketlere, kişilere mi havale edilmiş.
Bir borç ödeme mi, kirli bir alış veriş mi, nedir?
Bir ikinci kısım soru kümesi de var:
Bu akraba-i taallukat mensupları, bu paraları nereden bulmuş? Hangi ticari faaliyetlerden? Yoksa çocuklarının sünnet düğünlerine gelen hediyelerin toplamı mı? Veya miras paraları mı? Vergisi ödenmiş paralar mı?

Nereden buldun yasası

Türkiye’de “nereden buldun” yasasını bu iktidar kaldırdı. Ama 2016’da bir torba yasada, maliyenin, gelirinin çok üzerinde harcama yapanlara, bu soruyu sorabileceğine ilişkin bir madde vardı. Yasalaştı mı bilmiyorum. Buna göre Maliye, vergi cezası alabiliyordu.
Mesela MASAK veya savcılar, kalkıp da bu paraların kaynağı ne diye sorabilir mi- isterse sorar. Ama buna cesaret edecek bir devlet görevlisi yoktur.
Şunu belirtelim: Bu belgelerden yola çıkarak savcılıklar dava açamaz, çünkü cennet adalarında şirket kurmak, oralarda para tutmak, oralara para göndermenin yasal bir “suçu” yok. Ama bu paraların kaynağı ne diye sorulabilir, vergilendirilmemiş ise ceza kesilebilir.

Konu ahlâkidir

Bu nedenle konu esas olarak siyasal ahlak meselesidir diyorum.
Bu para trafiğinin doğru olduğunu varsayarak soruyorum: Cumhurbaşkanı’nın yakınlarının, bilgisi içinde veya dışında, bu tür mali ilişkilerin etik olmayan çamuru içinde görünmeleri kabul edilebilir bir şey mi?
İktidarın tek yapabileceği şey şüphesiz ki yüksek perdeden yalan sahte nidalarıyla reddiyedir. Dahası, belgelere ve CHP’ye karşı, olayı çok bastıracak bir takım işlere de kalkışmaları mümkün.
İzleyip göreceğiz…

***

Rıza Sarraf’ın itirafçı olduğu resmiyet kazandı. ABD’ye gidip tutuklandıktan iki gün sonra, 24 Mart 2016’da “beklenmedik gelişmeler neler olabilir” başlığı altında şöyle yazmıştım: 
Türkiye’yi kasıp kavuran, Recep Tayyip Erdoğan başbakanlığı zamanında, hükümetten bakanları düşürerek siyaset dışına iten 17-25 Aralık 2013 büyük rüşvet ve yolsuzluk olayının kilit figürünün ABD’de yakalanması, şüphesiz ki Türkiye’yi, AKP iktidarını ve Cumhurbaşkanlığını, şirketleri ve bazı bankaları da birinci derecede ilgilendiren bir olay

Bakalım neler olacak..
30 Kasım 2017 Perşembe / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder