Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

15 Şubat 2016 Pazartesi

Türkiye tehlikeli sularda seyrederken

En yüzsüz bulduğum durum, emperyalist müdahalelerin yol açtığı sonuçları, oldu-bitti olarak kabul edip üzerinde yorum yapmaktır. Yeni gerçek bu abi, naapalım diye yüzüne bakıyor, “Halep düşerse savaş çıkar.” Halep neresiydi, hangi ülkenin “malı” idi, anımsayan var mı? Esad güçleri Halep’i geri alırsa veya Kürtler oraya girerse üçüncü dünya savaşı çıkarmış. Halep yüzünden, kimse dünya savaşı çıkarmaz.
Allahın cezasına dönüşün bu lanetli topraklar, sadece, eğer kapitalizm ve emperyalist güçlerin çıkarları bir bahane arıyorlarsa gerçekten.. bölgesel ve küresel yeni bir yıkımı ve inşayı kaçınılmaz olarak dayatıyorsa savaşa yol açar. Tabi öncelikle, ‘asılların da karıştığı’, bölgesel. Şu aşamada aralarındaki bu it dalaşında arazidekileri birbirine kırdırmakla geçiştirirler. Birbirlerinin çıkarlarını dengelerler.
Emperyalist yıkım sadece bu ülkelerde rezillik, insani felaketler, parçalanmalar, sürgünler örmüyor; ayrıca bu durumu “yeni normal” olarak kabul eden beyinleri de yıkımlara uğratıyor! Bu mesela şu şekilde ortaya çıkıyor: Halep artık Şam’a ait değil, kurtarılırsa felaket olur ve dünya savaşı çıkar! Bu da “fikir üretimi” oluyor.

Türkiye için yeni yıkımlar

Suriye’nin yıkımının ülkemiz için nasıl büyük felaketler üreteceğini asla öngörmeyen RTE-Davutoğlu ikilisi, ülkeyi fasit daireye hapsettiler.
Halep’teki IŞİD, ikili kıskaç içinde. Bir yandan Esad-Rus güçleri ilerliyor, öte yandan PYD-PKK.. Kaçınılmaz olan Halep’in IŞİD’ten kurtarılacağıdır. Bu ortak strateji ile yürütülen çember harekatı.. PYD-Esat ve Ruslar.. hatta İranlıların desteği...
Yetmedi mi! Amerika’nın da desteği.. Pardon, dünya savaşını kim çıkartacak, Ankara mı?
Ankara Halep’in rejimin eline geçmesine şiddetle karşı. Evet Şam’dan nefret ettiği için, Şam’ın zaferi kendisinin yenilgisi olacak. Bu bir.
Fakat verdiği görüntü, sanki PYD güçlerine karşı. Evet ana meselesi Ankara’nın, üç Kürt kantonunun birleşmesi ve aralarında bütünsel bir Kürt yapısı oluşması. Şüphesiz ki bu yapının, çok renkli bölgeyi Kürtleştirme politikası da bir yandan gündemde olacaktır. Zaten irili ufaklı sabıkaları var.
Ankara böyle bir durumu nasıl önleyebilirdi? Şam’ın tüm ülkeye egemen olmasını başından itibaren destekleyerek.. Parçalanmış bir Suriye, Türkiye için de büyük kayıpların kapısını açar. Bunu nasıl görmediler? Bölüşüm masasına oturacaklar, ne alacaklarmış oradan?! Ne vereceklerini hesap etsinler.

Top ateşleri anlamlı mı?

PYD güçlerine top ateşleri yapılmış. Kırmızı çizgileri ya.. Ankara’nın bu gövde gösterisi, bu top ateşlerinin hedefi, PYD güçlerinden çok, Halep’i saran Esad, Rus, İran, ABD’dir.
Hır çıkartırım, PYD ile ittifak yapmayın, onları vururum..” Bunu tabii ki esas ABD’ye söylüyor. İttifakına, NATO ülkesi olmasına dayanarak. Peki PYD Halep’ten dışlansa, Halep’in rejimin eline geçmesine evet mi diyecek Ankara? Önce bunu açıklasınlar! Fakat bu uyarıya tepki veren yok. Tersine, NATO başının derdine bakarsın, dedi.

Göç kapıda durmalı

Gazetelerde başlıklar: yine milyonlarca göç geliyor Türkiye’yi. Yalan. Gelenler, buraya kaçanlar esas olarak IŞİD nüfusu. Bunların da sayısı belirli. IŞID köktendincilerin aileleri vb daha çok.
Türkiye’ye baskı yapıyorlar al bunları diye. Türkiye bence bu göçe izin vermemeli. Türkiye yenilen IŞİD’e topraklarını açıyor. Ne yapacak Ankara bunları? BM ve emperyalistler, Suriye topraklarında bu göçe bir çözüm bulsun.
Türkiye yokluyor top ateşleriyle.. Tehlikeli olan, Suriye’deki güçlerin olayı tırmandırarak Türkiye’yi Suriye’nin içine çekme politikasına geçme olasılığıdır. Gel gel... Suudi Arabistan ile işbirliği ise bataklığa yuvarlanmanın kapısını açar. Türkiye’yi ve Ordu’yu Suriye’de kırdırmanın bedeli, çok ağırdır.

Düzeltme
Dünkü yazımdaki hatayı düzeltirim. 2003 Martı’nda Kıvrıkoğlu emekliydi. Hilmi Özkök Genel Kurmay başkanıydı (destekçi) ve Kara kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’dı (karşı). Ahmet Yavuz’a teşekkür. Benim dikkatsizliğim.
15 Şubat 2016 Pazartesi / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder