Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

1 Mart 2014 Cumartesi

Rennan Pekünlü AİHM Yolunda / Bilim Akademisi, YÖK Disiplinlerini Eleştiriyor

Rennan Pekünlü’ye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yolu gözüktü. Biliyorsunuz şimdi emekli astronomi - fizik profesörü Pekünlü, hala geçerli olan Anayasa Mahkemesi’nin kararı doğrultusunda, sınıfa türbanlı giren öğrencileri saptayıp rektörlüğe bildirdiği ve bu durumu da fotoğrafla saptadığı için, öğrenimi engellemek suçlamasıyla hakkında dava açıldı. 
Üniversite yönetimi, Pekünlü’ye sahip çıkmamakla, bunun da ötesinde belge gizlemekle suçlandığı dava sonucunda, adil bir yargılama yapılmadı ve Pekünlü mahkum edildi. Burada YÖK’ün de bu mahkumiyette payı olduğu belirtildi.
Pekünü’nün cezası Yargıtay’da da onaylanınca ve Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru da reddedilince, Türkiye’de hukuki yollar tükendi ve AİHM’de karara itiraz hakkı doğdu.
Rennan Pekünlü’nün cezasının uygulanmasına geçilmesi eli kulağında. Ceza kesinleştikten sonra sağlık nedeniyle infazı 6 ay ertelenen Pekünlü’ye ikinci kez erteleme hakkı tanınıp tanınmayacağı bilinmiyor.
 Bu arada Anayasa Mahkemesi’nin türbanı üniversitelerde yasal bir giyim biçimi olarak Anayasa’ya aykırı olduğu yolundaki kararı hala yürürlükte iken, Pekünlü’nün cezasını onaylaması da bir başka tartışma konusu.. AİHM’de kararın Pekünlü lehine sonuçlanacağı beklentisi güçlü, ama davanın uzun süre alacağı gözönünde bulundurulursa, Pekünlü içeriye girecek gibi..

BİLİM AKADEMİSİ YÖNETMELİĞİ ELEŞTİRİYOR

YÖK’ün açıkladığı yeni disiplin yönetmenliği konusunda, Bilim Akademesi (Derneği) Etik Komisyonu bir araştırma yayımladı. Rapor, değiştirilen maddeleri inceleleyerek şu yorumlarda bulunuyor:
Üniversite idaresinden sorumlu olanların artık yönetimi altında bulunan kurum imkânlarıyla doğrudan doğruya menfaat temin etmesi veya kullanımına tahsis edilmiş bir otomobili yasal sınırlar dışında kullanması, idari denetim işlevlerini yapmaması” cezalandırılacak bir eylem olarak kabul edilmiyor.. Buna karşılık “İkamet ettiği ilin hudutlarını izinsiz terketmek” “Toplu müracaat veya şikâyet etmek,” “Bilimsel ihtisası ile ilgili olmayan yasaklanmış her türlü yayını görev mahallinde bulundurmak,” gibi bazı eylemlerden dolayı, eskiden suç sayılan özgürlükleri kısıtlayıcı fiillerin cezalandırmaya değer görülmemesini.. bireysel özgürlükleri genişletici bir gelişme olarak kabul etmek gerekir.

KADEME CEZASI: “Cezası değiştirilmeyen başlıca eylemler üniversite içinde yetkililerden izin almadan görevle ilgili olmayan ilân yapıştırmak veya teşvikte bulunmak, siyasal ve ideolojik amaçlar dışında olan boykot, işgal, işi yavaşlatma gibi eylemlere teşebbüs etmek veya kamu hizmetlerini aksatacak davranışlarda bulunmak ve Üniversite yöneticilerinden izin almadan işyerinde toplantı yapmak, nutuk söylemek veya konferans, konser, temsil, tören, açık oturum ve benzeri faaliyetler düzenlemek gibi eylemlerdir. Eskiden olduğu gibi bu eylemleri yapanların kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına çarptırılması” uygun görülüyor.
ANAYASAYA KARŞI EYLEME EVET: “Ayrıca ‘Cumhuriyetin niteliklerinden herhangi birini değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya yönelik eylem yapmak” suç olmaktan çıkartıldı.. çok genel ve içeriği belli olmayan ideolojik ve siyasal eylem gibi kavramlar suç kapsamında korunurken Cumhuriyetin esasları gibi, Anayasanın ile dört maddesinde tanımlanan somut bir içerikteki konularda eylem yapmayı suç kapsamından çıkartmak, adeta Anayasayı ihlal için eylem yapmaya göz yummak olarak anlaşılabilecek bir düzenleme ile karşı karşıya olduğumuz izlenimi doğmakta.”

BASINA DEMEÇ YASAĞI: “Disiplin yönetmeliğinde cezalandırılmaya devam eden konular arasında “yetkililerden izin almadan.... toplantı yapmak, nutuk söylemek veya konferans, konser, temsil, açık oturum ve benzeri faaliyetlerde düzenlemek,” “Bilimsel tartışma ve açıklamalar dışında, yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına resmi konularda bilgi veya demeç vermek” sayılmaya devam etmektedir.
“Burada hangi açıklamaların “bilimsel” olduğuna, hangilerinin “bilimsel” olmadığına kim karar verecektir? “Yetkililer” kimlerdir? Bu “yetkililerin” izin verirken keyfi, ideolojik veya partizan bir yaklaşım sergilemeyeceklerinin garantisi nedir? ..Fikir ifade etme özgürlüğünün kısıtılandığı hiçbir yerde ve tarihte bilimde, felsefede, sanatta, kısacası insan düşüncesinde ilerleme olmamıştır. Fikir ve ifade özgürlüğü yoksa, bilim de yoktur..”

 İNTIHAL: “Daha önce öğretim üyeliğinden çıkarma cezası ile cezalandırılan intihal eylemi, yeni düzenlemede kamu hizmetinden çıkartılma gibi meslekten çıkartılmanın da ötesinde ağırlıkta olan bir ceza ile cezalandırılmaktadır. Bu ceza da tıpkı öğretim üyeliğinden çıkartma cezası gibi çok ağır bir ceza.  ..bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi gösterme’ fiilini işleyenlere bir tek kamu görevinde çıkartılma cezasının ön görülmesinin, anlamlı ve yeterli bir düzenleme olduğunu düşünmüyoruz….
Üniversite kültüründe intihalin kabul edilemez, ayıp bir iş olduğu söylem ve eylemlerle benimsenmeli ve yerleştirilmelidir. Bu durumda yapılacak olan intihallerde cezaların kusur, hata veya suç durumuna göre kademeli olması, tekrarı durumunda ağırlaşması, hem önleyici hem de eğitici bir cezalandırma sisteminin tasarlanıp uygulanmasıdır.”
***
Evet, Akademi’nin de eleştirilerini özet olarak verdik. Tam metin Akademi’nin web sitesinde okunabilir.

Gelecek Cuma yenide birlikte olmak dileğiyle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder