Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

12 Mayıs 2013 Pazar

Savaş İktidarı ve Reyhanlı Kurbanları


İktidarda adeta bir savaş hükümeti oturduğunu bilmiyor muyuz? Biliyoruz..  Durmadan, Birleşmiş Milletleri, ABD ve Avrupa’yı Suriye’ye karşı savaşa çağıran bir iktidarla karşı karşıyayız.. Şunu bile diyor yarı açık: Siz yapmıyorsanız benim elimi serbest bırakın! Destekleyin yeter, ben Esad’ı halledebilirim..
Şakşakçıları az değil! Gazeteci kılığındakiler iktidar adına hemen tehdide başladılar: Türk Devleti güçlüdür, Esad’ın hakkından gelir! Jölelisinden tutun badem bıyıklısına, bıyıksızına, modern görünüşlüsüne, iktidara destek politikasına geçince gazetesi, kendisi de patronun düdüğü olarak savaş tahrikine soyunanlara kadar..  Okumuşlar, ama sıradan bir yurttaş kadar sağduyuları yok, veya sağduyusunu peşkeş çekmişler..
Ataol Behramoğlu’nun dizesi sökün ediyor: Ne Çok Hain! Savaş destekçilerinin hepsi tarihin pislik sayfasına bir dip not olarak düşülecektir.
Adam, gazeteci vb kılığında, barış barış diye, analar ağlamasın diye yazıyor, çiziyor, haykırıyor...
Ama sıra iktidarın Suriye’de iç savaş kışkırtıcılığı ve Suriye’ye savaşa gelince, bu kez de savaş savaş diye haykırıyor.. “Eli kanlı Esad’ın yıkılması” gerekiyormuş, bunun için Suriyeliler birbirini öldürebilir, yüzbinlerce kişi ölebilir, Suriye parçalanabilir, anaların feryat figanları bütün dünyayı sarabilir.. Hayır hiç önemi yok..
Peki sen barıştan yana değil miydin, neden savaştan yanasın şimdi!
Ne çok hain’in yanına ekleyelim: Ne çok alçak!
***
İktidarın Suriye savaşına gizli-açık müdahil olmasından sonra kaç yurttaşımız öldü-öldürüldü ve bunun sorumlusu kim? Bu politikanın uygulayıcıları kimse! Sınırı oralarda kim ortadan kaldırdıysa!
Türkiye savaşçı bir ülkedir iki yıldır. İktidar, bizzat Başbakan Yurtta Barış Dünyada barış politikasını tamamen terketmiş, “aktif barış” gibi bir kavramı, savaşçı politikanın üzerine bir kılıf olarak geçirmiştir.. Davutoğlu’nun zaten Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir yurttaşı kimliğinde, ama Yeni Osmanlı olarak, Orta Doğu’da tarihi, kültürel, siyasi, ekonomik hak iddia ettiğini biliyoruz...
İktidarın en çok korktuğu, ABD ile Rusya’nın Suriye konusunda bir uzlaşıya varmasıdır. Öyle anlaşılıyor.. Örneğin bu iki devletin Suriye konusundaki çabalarına iktidardan hiç bir destek gelmemesi, RTE’nin daha üç-beş gün önce Esad’a yıkılması için verip veriştirmesi, ancak bunun işareti olabilir... İktidar, Esad ile muhalifler arasındaki görüşmelere de açık destek vermemektedir. Tam tersine, böyle bir uzlaşı endişesi içindedir..
Emniyet ülkede El Kaide’de, Afganistan’da, Pakistan’da askeri eğitim almış 2000 kadar Türk yurttaşının varlığından söz ediyor... Selefi diye isimlendirilen köktendincilerin sınırımızda ve Suriye’de Esad’a karşı savaşları, iktidarı zerre kadar endişelendirmiyor. Onlara silah vb desteklerin Türkiye’den gittiğini dünya alem yazıyor. ABD bile “Esad’a karşı savaşlar arasında tek bir laik cephe yok” derken ve endişelerini belirtirken... Katar bile görüşmelerden yana çıkarken.. Ankara kendi belirlediği savaş politikasına devam diyor..
Hatay’ın Reyhanlı’nın her türlü gizli sevisini cirit attığı alan olduğunu dünya alem ilan ediyor.. Türk vatandaşlarının, sınır bölgesinde yaşayan herkesin, Türkiye’nin huzuru kaçmış, insanlar uluslarası savaşçıların tehdidi ve baskısı altında kalmış ve biz hangi ülkedeyiz diye sorar olmuş.. Ama Ankara’nın kılı kıpırdamıyor.. Onlar hala “eli kanlı Esad” diye bağırıyor ve Türk devleti güçlüdür nutukları atarak, Suriye’ye saldırmak için yol yordam kapı izin destek arıyor..
***
İktidar yakında ABD’ye çıkarma yapacak.. Bir sürü gazeteci kılığındaki şakşakçının üfüreceklerine hazır olun. İşe bakın ki, iktidarın başlıca görevi, neden Esad’ın yıkılması ve Suriye’ye girilmesi gerektiği konusunda Obama’yı ikna etmek!
Türkiye’de dış polikada barışın sesi sıfır!
İçeride biber ve diğer gaz savaşlarıyla muhalefetin sesinin bastırılmasının ve meydanlardan uzaklaştırılmasının arka planında, aynı zamanda, Orta Doğu’ya yönelik savaşçı politikanın engelsiz sürdürülmesi amacını da görelim. İçeride muhalefet istenmiyor!
 Her şeye rağmen, dış politikada savaşa hayır, barış için politikanın sesi yükselebilmelidir..
Dışarıda savaş kovalayan iktidarın, içeride iç barış girişiminin hiç bir inandırıcılığı olmadığını bilmeliyiz..
Reyhanlı kurbanlarına bu alçakça tuzağı kim kurmuş olursa olsun, bu katliam, iktidarın savaş politikalarının bir ürünüdür, sonucudur..
Bu politikanın sorumluları iktidardan çekilmelidir!
------12 Mayıs 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder