Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

20 Ekim 2012 Cumartesi

Kılıçdaroğlu, Neredesin?


Evet bugün acı yazacağım, Kılıçdaroğlu dahil, CHP sevdalıları kusura bakmasın.. Yüksek sesle konuşma zamanı. Bu, bağımsız olmanın özgürlüğüdür.. izninizle onu sonuna kadar kullanacağım..
Kılıçdaroğlu oğlunu kaybeden Fatih Hilmioğlu’nun gece evde kalmamasına ateş püskürüyor! “Bu tam bir vicdansızlıktır.. bu kararı veren yargıçta vicdan var mı, insan sevgisi evlat sevgisi var mı.. o kararı veren kişi yargıç değildir” diyor.
Güzel, hiç bir itirazım yok bu sözlere, iyi, yerinde, vurucu.. Konuşmasından öğreniyoruz ki CHP’liler hapishane koşullarını araştırıyorlarmış, yakında da bir cezaevi raporu yayınlayacaklarmış..
Bu da güzel, içerideki tutukluların çok daha insani koşullarda kalması gerekir.
***
Ama afedersiniz, Ergenekon ve Silivri davalarının, bu davalarda yargılananların ana meselesi nedir? Fatih Hilmioğlu neden tutuklu? Milletvekilleriniz Balbay ile Haberal ve diğerleri neden içeride?
Meşru ve evrensel hukukun tek bir delil bile göremeyeceği ve tek bir mahkumiyet kararı veremeyeceği Balyoz gibi tepeden tırnağa sahtekarlıklarla dolu bir davada neden ve nasıl mahkumiyet verilebildi?
Sevgili Kılıçdaroğlu, bugün karşı karşıya olduğumuz hukuksuzluk uygulamalarının özünde, Hilmioğlu’nun “izinde neden evinde kalamadığı” meselesi yoktur... Şüphesiz, evinde geceleseydi iyi olurdu! Nitekim Adalet Bakanı da hemen olayın üzerine atıldı ve bir gazeteye tırışkadan manşet olanağı vererek propaganda yapabildi.. Efendim infaz yasasındaki bu kötü durumu düzelteceğiz.. Bırrravooooo!!!
Böylece hukuk sorunumuz halledilmiş ve demokratik olacağız.. Öyle mi? Hukukun, adaletin, artık cılkı çıkmış magazin yönüyle uğraşmaktan hiç ne zaman utanacağız..
Fatih Bey veya yarın ailesinin başına yine bir felaket gelebilecek başka bir tutuklu, yarın evinde bir gece karısı ve çocuklarıyla kalabilecek ve biz vicdanlarımızı yıkamış olacağız.. Bakan bey de böylece adalet duyarlılılığını göstermiş olacak, bugüne kadar yaşanan kirlilikleri aklamış olacak, öyle mi!
Bırakın, böyle bir vicdan yıkanmadan öyle kalsın, kusura bakmayın.. Bu sahte bir vicdan sızlamasıdır.. Sahnede oynanan tiyatronun karşıt tiyatrosudur!
***
Hilmioğlu örneğinde kalalım, Fatih Bey neden tutuklu, ey vicdanı sızlayanlar, önce bu soruyu sorun! Kendisine yöneltilen hangi belge, hangi somut delil ve bunlara denk gelecek ceza yasasının hangi maddesine göre 3,5 yıldır tutuklu!
Fatih beyin yargılandığı Ergenekon davasına bakın, yargılamanın nasıl engizisyon havasına büründüğünü görün! Sanıkların ve avukatlarının taleplerinin nasıl gözardı edildiğini öğrenin, bu konularda bir şey biliyor musunuz?!  Ergenekon davasında mesela salonda avukatlarla, sanıklar arasında not mektup alışverişi neden yasaklandı!
Hilmioğlu ve bütün diğer yargılananların, gece evimde kalabilseydim diye ciddi bir taleplerinin olduğunu sanmıyorum. Bu utanç verici davalar olmasaydı, zaten bütün günlerini evlerinde geçiriyor olacaklardı.. karısıyla çocuğuyla yakınlarıyla sevdikleriyle öğrencileriyle.. özgür benlikleriyle başbaşa ve yalnız.. Dünya ve ülkesiyle birlikte..
Ve bu doğal koşullarda FATİH’İN OĞLU EMİR DE ÖLMEYECEKTİ!
Evet ölmeyecekti! Çünkü Emir’in arabası kaza yerinde olmayacaktı, çünkü babasının dışarıda ve özgür olmasının getireceği onbinlerce bambaşka aile ve çevre ilişkileri, Emir’in kaza anında başka bir yer ve ilişkiler içinde olmasını getirecekti, yüzde 99,9999999... Hepimizin hayatı böyledir, tercihler, farklı ilişkiler yumağı içinde bir hayat, belki de böyle bir kaza ile asla karşılaşmayacağımız gündelik yaşam biçimleri üretir, durmadan ve yeniden.
Bu açıdan bakıldığında da, Emir, babasının uğradığı büyük felaketin kurbanıdır. Bunu kim “kader”, “kaçınılmaz ve babasının bile engelleyemeyecği bir sonuç” olarak görüyorsa, canı cehenneme!
Emir, bir hukuk cinayetinin kurbanıdır, beyler! Bu cinayet işleyenler hakkında ben sonuç alınmasa bile, örnek bir bilim davası açardım!
***
Tam bir vicdansızlıktır, diyorsunuz.. iyi güzel de, bu minik vicdansızlığı gösteren aktörler, aslında bu davayı sürdürmekle en büyük vicdansızlığı göstermiyor mu? Bu minik vicdansızlığın kaynağı, çok büyük vicdansızlık değil mi? O zaman büyüğüyle uğraşın!
Sayın Kılıçdaroğlu, Fatih bey cenazede size 3,5 yıldır suçumu soruyorum, yanıt vermiyorlar, dedi.. Evet, araştırılması gereken budur! Hilmioğlu, başı kıçı olmayan bir uyduruk terör örgütünden tutukludur.. Nedir bu örgüt, araştırın.. Milletvekilleriniz köpeklerin leşini yiyip bitirdiği bu zırva örgütten dolayı içerideler.. Davada iddiaları ve hukuksuzlukları araştırın ve açıklayın, adamınız yoksa görev verin.. Binlerce insan bekliyor! Balyoz kararları, hukuksuzlukları üzerine önce bir dosya hazırlayın hele..
Size diyeceklerdir ki, yargılama sürüyor, hukuka karışmayalım. YARGILAMA FALAN YOK KILIÇDAROĞLU, HEPSİ BİTTİ. Hukuk yok! Adalet yok! Alçakça bir düzen var. Yüzlerce suçsuz insan var. Yargıtay, hukuk mukuk yok Kılıçdaroğlu.. 
İktidar mı olmak istiyorsunuz. İşte meydan işte vicdan..
Kusura bakmayın..
--18 Ekim 2012 / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder