Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

21 Ekim 2012 Pazar

Hayatın Rengi-Taliban’la Akrabalar- Türkiye Rusya'ya Kobay


Gündemime bakıyorum, ne kadar çok şey var yazacak. Ama bugün hafiften gidelim.. öncelikle şu an yeniden dinlediğim Eleni Karaindrou müziğine bir not düşerek başlayayım. (İki hafta önceki konserini kaçırdığıma üzüldüm, konserin kaydı var mı bir yerlerde?).. Eleni’nin müziği bana hep hayatın esas rengini anımsatır: Hüzün! Bu ve benzeri müziği nerede duysam çakılır kalırım, çoook derinden, hayatın esas şarkısı sökün eder.. Bu renk, yaşamın esas bestesidir sanki.. Senfonik bas sesler, arada yükselen bir tizi yeniden içine alarak, hayatı o hüznün yatağında akıtır..
Ağır dünya, ağır siyaset, ağır toplum, ağır iktidar, insanlığa şu hüznü bile ağız tadıyla yaşama fırsatı vermiyor: “Hayır benim hüznüm sana yeter!”
Politik durum notlarımı, gazetelerden seçtim.. İyi saptamalar kaynayıp gitmesin..
***
Ahmet Hakan 28 Şubat komisyonuna ifade verirken, “28 Şubatta da vardı bu işler bugün de var,” sözleri üzerine, komisyondan bir sayın, “ikisini nasıl kıyaslarsın 28 Şubatta gayrimeşru bir odak egemendi, bugün ise meşru bir hükümet var” demiş.
Yanıtı: “Ben meşruluk kıyaslaması yapmıyorum; yaydıkları hava, oluşturdukları atmosfer, neden oldukları şikayetlerle ilgili bir kıyaslama yapıyorum ve birbirlerine çok benzediklerini söylüyorum..”
***
Metin Münir, indirilen Suriye uçağı ile ilgili yazdığı “Eğer o istihbarat bana gelseydi, Suriye uçağında silah ve mühimmat var deseydi, uzun uzun yüzüne bakardım, ve derdim ki madem bu kadar cinsin, neden PKK’nın Şırnak’a yüzlerce terörist yollayıp neredeyse haftalarca askerle meydan muharebesine girişeceğini haber vermedin.. Ne pusulardan, ne mayın döşemelerinden ne sınırdan geçişlerinden haberim oldu.. Sen ne biçim istihbarat teşkilatısın kardeşim, senin neyine güveneyim..
Münir haklı.. Sahi ne oldu iktidarın o afra tafra mühimmat yakaladık salvoları? Palavra bitti. Ruslar dedi ki, Ankara mühimmat olmadığını kabul etti.. Ruslara “tamam sen haklısın, kusura bakma” diyen Ankara, kendi milletine karşı palavraya da sessiz sedasız son verdi! Ankara bir şeyi daha gördü: İşin içinde Ruslarla kapışmak var galiba! 1,5 yıldır bunu yazıyoruz! ABD- AB neden bak savaş çıkarma başımızı belaya sokma, diye ensendeler?
Evet, 1,5 yıl önce seni itelediler ve kobay olarak kullanıp Rusları test ettiler. Baktılar iş ciddi, geri çekildiler. Ama sen hala anlamadın, paçandan tutuyorlar, ileri atılıyorsun! Ordunu sürüyorsun, Komutan yumruk yapıyor.. Davutoğlu, nihayet ateş kese geldi.. Bana sorarsanız, bu isteğin esas amacı da, artık sınırlara kovalanan ÖSO’cuları kurtarmak olabilir. Durmadan dolduruşa gelen bir Hürriyet yazarı havasını bozmuyor, bu top patlamalarımız ciddidir, diye yazıp duruyor hâlâ..
***
Ertuğrul Özkök, Taliban isimli zehir zıkkım karası örgütün vurduğu Pakistanlı kız çocuğu Malala’yı yazarken “Bir millet uyanıyor, o milletin adı kız çocuklarıdır, işte o millet şimdi ayağa kalkıyor” diyor. Bizim kardelenler gibi.. Onlar da bazen vurularak bazen yaralı ayağa kalkıyorlar.
Özkök’ün erkekleri tarifini doğru: Malala “Biz, hem sesleri, hem kalpleri iğdiş edilmiş, biçare kastrato erkeklere sesleniyor..” Peki yaratıklar neden vurmuş Malala’yı, bakın: “Biz onu okula gittiği için değil, laikliği, aydınlanmayı savunduğu için vurduk, iyileşirse tekrar vurup öldüreceğiz.. Bize çok zarar verdi..”
Taliban’ın laikliğe, aydınlanmaya düşmanlığının, ülkemizdeki izdüşümleri nereye, kimlere kadar uzanır sizce? Bu iki kavramı tu kaka edenler kimler.. “laiklere” laikçiler diye de saldıranların, aydınlanma düşüncesini zamanı geçmiş, bugüne uymayan, antika bulanların Talibanlarla sınır komşuluğu ve ittifakı nerede başlar nerede biter?
Laiklik ve aydınlanma kavramlarına dayanan toplum ve düzen, insanlığın vardığı en üst kültürdür. Demokrasinin tarifi diyebilirsiniz! İnsan temel hak ve özgürlüklerinin hepsini kapsar.. Siyasi din despotluğu başta olmak üzere, here türlü despotluğun da panzehiriler!
Evet soru: Laiklik ve aydınlanma düşmanları ile Taliban arasında sınır nedir?
***
Çok iyi yazılar var önümde, ama yer yok, sizi bir yazıya daha göndereyim: Ege Cansen (Hürriyet): “Bıçakla Çorba İçmek”..
İyi pazarlar hepinize..
--21 Ekim 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder