Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

1 Temmuz 2012 Pazar

ÖYM’ler Savaşı: Suların Isınması!


Özel Yetkili Mahkemeler, Erdoğan ile Cemaat arasında büyük bir savaşa sahne oldu. Cemaat, bu mahkemeleri kaldırarak zaptürapt altına almaya kesin kararlı olan Erdoğan’ı tam anlamıyla top ateşine tuttu. Mahkemeler kaldırılırsa Türkiye’de darbelerin yeniden gündeme geleceği, ellerindeki son dinleme kasetlerini de piyasaya sürerek, bak “dışarı çıkarlarsa bizleri nasıl ham yapacaklar” korkutmacası temelinde sürdürdü.
Ancak Erdoğan Cemaat’in yayınlarına pek de papuç bırakmamış gözüküyor.. Son duruma, yeni değerlendirmelerle bakalım..
***
Yargıda, özellikle ÖYM’lerde Cemaatin etkisinin güçlü olduğu biliniyor. Hukuk, yargı en önemli iktidar silahlarından biri. Cemaat, bu silahı özellikle MİT üzerinden Erdoğan’a karşı da kullandı. Bu, bardağı taşıran damla oldu ve RTE yargıyı denetimi altına alma kararı aldı. Olayın özü budur, ama başka noktaları da var:
1) ÖYM’lerin ellerindeki en önemli dosyalar Silivri yargılamaları..
Bu dava dosyaları büyük hukuk rezaletleriyle dolu. İler tutar hiç bir yanları yok. Silivri yargılamalarını deşifre eden, orada yasa-anayasa değil, gugukun keyfi yargılamanın, siyasi defter dürmenin geçerli olduğunu belgeleyen çok sayıda kitap yayınlandı..
Bırakın kitapları, duruşma tutanakları, sanık ve avukat savunmaları yargılamaların içyüzünü ortaya çıkarmış durumda.. Savcı-Mahkeme-Polis tam bir düzenek.
Elimde Tuncay Özkan’ın son kitabı Anne Canım Hiç Acımadı’yı okudukça, insan sadece ve sadece “bu ne cüret” diyebiliyor!
Savcıların isteği ile mahkemelerin hepsinde tutuklama kararı vermesi, “itirazında haklısın, evet durum dediğin gibi ama özür dileriz tutuluyoruz” uygulaması, Silivri yargılamalarını dünya tarihinde ayrı bir yere koymaktadır.. Tabi, olayın adalet kahramanlarını da!
Yargı’nın Y’sinin, Adalet’in A’sının görülmediği yerlere mahkeme bile denmez!
Birileri kalksa, 4 yıl öncesinden kurulan tuzakları ve yapılan yayınları sıfırdan ele alsa, bütün soytarılıkları hergün manşetlerden yeniden ele alan bir gazete çıkarsa! Aslında Rodrik’lerin web sitesi kısmen bu amaçlı, ama basılı gazetenin etkisi başka!
***
Şimdi: Cemaat’ın bir korkusu yargıdaki gücünü yitirmekse, ikinci ciddi korkusu da, bu yargılamaların içyüzlerinin ortaya çıkmasının çok hızlanması!
Cemaati asıl çökertecek olan Silivri yargılamalarında insanlara, subaylara, gazetecilere, bilim insanlarına, TSK’ne kurulan bu büyük tuzağın hızla ortaya çıkmasıdır..
Bu süre ne kadar uzatılırsa, insanlar ne kadar daha çok içeride tutulursa, Cemaat bu alanda yiyeceği büyük darbeyi o kadar geciktirmiş olacak..
2) Cemaat, şimdi ÖYM’leri tam savunarak ÖYM’lerin bütün sorumluluklarını da üstleniyor ve ortağı RTE’yi de “temize” çıkartıyor!
RTE ise bir taşla bir kaç kuş vuruyor: Yargıda denetim, ÖYM’lerin kötü şöhretinden kurtulma ve bu şöhreti Cemaat üzerine yıkma..
Ne demiştik: Cemaatin iktidar yükselmesi siyasetle oldu, çöküşü de siyasetle olacak.. Cemaat, stratejik olarak ÖYM’lerin arkasına geçerek, büyük ve ciddi hata daha yaptı!
Ama iktidarda olmak böyle bir şeydir: Düşmemek için attığın adımlarla durmadan batarsın! Bu siyasi hareketin siyasi kılavuzluğunu kim yapıyorsa artık!
***
 Bir ara sonuç çıkartalım: RTE iktidarı paylaşmaz demiştik: “Cemaat Camide olur”. Pensilvanya’nın yargıdaki büyük düşüşü zaman içinde hızlanır. HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, arkadaşımız Utku Çakırözer’e diyor ki:
Halkta artık ‘özellikle İstanbul ÖYM’lerine giden mutlaka tutuklanır’ algısı doğdu. 2. Tutuklulukların uzun sürdüğü inancı çok yaygın. 3. Bazı dini grupların mahkemeler üzerinde etkin olduğu iddiası da yoğun biçimde speküle ediliyor..  bu algılar yargıya güveni her geçen gün zedelemekte. Bu güveni en yüksek noktada tutmak hepimizin ama öncelikle sizlerin görevi olmalı.. Mahkemelerde çalışan savcıların, 'Biz böyle yapmasak ülke elden gidiyor. Biz bu direncimizle memleketi kurtarıyoruz'' duygusuyla hareket ettiklerini söylüyor.”
Okur, çok nazik! Bunlar algı değil gerçek ve olgu! Düşünüyorum da, Cemaat yapılanmasını budama, HSYK yönetimine kadar uzanır, RTE’ye uyum sağlamazlarsa! Sonra, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in de, bilinçli veya bilinçsiz yargıda cemaat yapılanmasından soruumluluğu nedeniyle suyunun ısındığını ve zamanı gelince de işini bırakacağını düşünüyorum..
Not: Önceki gün Büyükada açıklarında gözlemlenen bir yat ile helikopterin İmralı yönünde gidip gitmediği ve durumun Abdullah Öcalan ile ilgisini soran bir haber yapmıştım. Haber zaten sorular üzerine kuruluydu. Yatın yeni denize indirildiği ve Büyükada açıklarında çekim amaçlı bulunduğu açıklandı.
--1 Temmuz 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder