Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

2 Aralık 2019 Pazartesi

Babacan, “Olmadı Baştan”ın adı mı? Yazık ülkeye?


1 Aralık Pazar, 2019 / Bilim ve Siyaset -  Orhan Bursalı

Babacan, Karar gazetesinden sonra, Fatih Altaylı’nın programında boy gösterdi. Partisini kuracak; bu tür siyasetçilerin kuruluştaki tercihleri hep “geniş cephe” politikası. Özal başlattı, “4 eğilimi kucaklama”. AKP, yani Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Ali Babacan vb de, iyi sonuç veren 4 eğilimi kucaklamaya sarıldı. Erbakan’a karşı yenilikçi grup olarak harekete geçtiler; Özalistlerden bir kısmı, o zamanların merkez - orta sağ politikacılardan bir grup, demokrat ve bazı sosyal demokrat katılımıyla, AKP’yi kurdular.
Grubun lideri o tarihte bir adım öne çıkan Tayyip Erdoğan’dı.
Ama: Erbakan’ın partisinde muhalefet şekillenirken de Tayyip Erdoğan bir adım önde miydi, doğal lider pozisyonu var mıydı, yoksa liderlik pozisyonunu İstanbul Belediye Başkanlığındaki görevi ve tanınmışlığı ile mi, o dönemde hükmettiği ve parti kuruluşunda finansman kaynağı olabilecek maddi gücü elinde bulundurmasından dolayı mı “kabul edilmiş lider” olarak öndeydi, bilmiyorum.
Her halde başka hiç kimse RTE kadar kaynak üzerinde söz sahibi değildi.
Derken, RTE partideki muhaliflerini şu veya bu şekilde, bazen şereflendirerek etkisizleşme politikasının sahibi iken..
Bir danışma kurulu kurarak, Arınç vb’ler gibi şereflendirerek etkisizleştiremediği Ali Babacan, zamanın olgunlaştığı düşüncesiyle yeni parti girişimine soyundu. Şüphesiz arkasında Abdullah beyin gücünü alarak. Gül olmasaydı, doğum zor olabilirdi.
Gül, başka bir senaryoda, RTE’nin şu veya bu şekilde olmadığı koşullarda,  AKP’nin başına çağrılacak, oraya gidecek kişidir. Çünkü AKP o koşullarda başsız tavuğa döner. O zaman Babacan ve arkadaşları eski yuvayla birleşir..

Babacan’ın eksik iddiası

Ali Babacan, demokrasi, adalet, hukuk, insan hakları, ifade özgürlüğü, AB hedefi dedi.
AKP kurulurken de bunları söylüyorlardı! Düşünün, yıllar aktı ve değişen bir şey var sadece: Bu sayılanların hepsinde kötüye gidiş, dibe vuruş, perişanlık!
Bugünkü muhalefet partileri de bunu söylüyor.
Eh, müstakbel bir muhalefet partisi olarak, Alı Babacan da bunları söyleyecektir şüphesiz, yoksa iktidarı beğenmek ve desteklemek için bir parti kurulduğu görülmemiştir.
Ali Babacan’ın iddiası şu: AKP kuruluşta doğru politikalar izliyordu, sonra bu politikalardan saptı. Sapmasaydı bugünkü ağır ekonomik kriz, dış politikada yalnızlıklar, bugünkü sorunlar ortaya çıkmazdı. Ben ve arkadaşların şimdi kuruluştaki politikaları izleyeceğiz. Çünkü o politikalar sayesinde AKP parlak zamanlar yaşadı. Parlamenter sisteme geri döneceğiz.
Ali Babacan, 2015’e kadar AKP’nin ekonomi kurmayıydı. Dış işleri bakanlığı, devlet bakanlığı, başbakan yardımcılığı yaptı. 2002’da 2015’e kadar 4 dönem milletvekili seçildi. 2015 Kasım seçimlerinde ise hükümette kendisine görev verilmedi.
Yani Ali Babacan saf dışı bırakıldı, RTE bakanları arasına alsaydı, görevini sürdürecekti. Bunu not edelim. RTE artık aile bireylerini öne çıkartacaktı.

Fetö’ye övgü

Ali Babacan da iktidarın, tüm AKP gibi, iktidarın kirli ittifakı F.G ile de “iltisaklı”ydı. Türkçe olimpiyatlarında F.G’ye  sevgilerini gönderiyordu: “Bütün bu çalışmalara yön veren, ilham kaynağı olan çok değerli Fethullah Gülen Hocaefendiye burada şükranlarımı sunmak istiyorum. ..”
Evet övmeyen yoktu. AKP içinde F.G’ye karşı olan tek bir siyasetçi, tek bir Allah’ın kulu var mıydı? Esas olan budur! F.G’yi iktidar ortağı yaparak, hepsi kanlı askeri darbe girişiminin yollarını açmışlardı.
Ali Babacan, vaktiyle “yolsuzluklar kimse göz yumamaz” diyecek, ancak bu konuda bir şey yapamayacaktı. 17 yıllık dönem, Türkiye’de kayırmacılığın, yolsuzluğun tepe yaptığı dönem olarak kayda geçerken, Ali Babacan bu konuda susuyor. Altaylı’nın soruları arasında yolsuzluk vb yoktu.
Babacan ekonomiyi yönetti, ülkede yolsuzluğun ulaştığı büyük boyutlar konusunda tahmini rakamsal açıklamalar yapabilir. Bu gerçekleri, iktidarın bir önemeli yapısı olarak, kendisinden başka daha iyi kim bilebilir? Evet sen de orada değil miydin gibi sorular gelecektir, ama 17 yıllık iktidarı eleştirirken bu konuda susmak? Nasıl ilerleyecek bunları gündeme getirmezse?
Mesele sadece “ifade özgürlüğü” mü? Değil tabii.. Babacan “olmadı baştan” diyor.. Yarın devam!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder