Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

21 Nisan 2013 Pazar

İktidarın Başını Ne Yiyecek-2


Önce Perşembe günkü  “İktidarın Başını Ne Yiyecek?” başlıklı gazetede de basılan yazımda acele ile yaptığım yanlışı düzelteyim (Bloğumda düzeltmiştim): Adam başına düşen milli gelir 10 bin TL değil tabii ki $ olacak.. İkincisi, Türkiye’de dolar milyoneri ve milyarderi karışıklığı. Doğrusu: 2012’de dolar milyarderi sayısı 38’den 43’e yükseldi. Wall Street Journal’a göre de, Türkiye’deki dolar milyonerlerinin sayısı 94.000.. 
Şimdi devam:

İhracat’taki Fotoğraf: Türkiye’nin 10 bin dolar milli gelirde çakılıp kalmasının ve ihracat arttıkça cari açığın daha fazla artmasının nedeni tartışılmıyor. Başbakan ve bakanları bol keseden atıyor.. Geçen gün de Forum İstanbul’un tanıtım toplantısında, koca koca patronlar iktidarın bu masalını yineleyip durmuşlar! 2023’de dünyanın en büyük 10. Ekonomisi ve 25 bin dolar adam başına milli gelir! Kendini tahıl ambarında görmek hoş bir şey! AKP bu amaca yönelik ekonomide hiç bir şey yapmıyor? Bir çözüm üretemediği için duvara dayandı.. Temel sorunu söyleyelim: Sorun, ihraç ettiğimiz imalat sanayi ürünleri içinde, yüksek teknoloji içerikli ürünlerin oran olarak yerlerde sürünüyor olması:

Yüzde 1,9! 
Evet evet, % 1,9 (2010 yılı; yıllardır böyle)! Araştırmacı B. Ali Eşiyok’un Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji dergimizin 1358.sayısında (29 Mart 2013) yayımlanan “Türkiye Teknolojinin Neresinde?” başlıklı incelemesindeki, Dünya Bankası veri tabanından derlediği rakam bu! Peki Güney Kore? % 28,7! Ya Hindistan? %7,2.. Peki Çin? 27,5. Brezilya: 11,2.. Yani önümüzde büyüyebilen gelişmekte olan ülkeler ve büyüyemeyen gelişmekte olan Türkiye var..
Yüksek teknolojinin payının önemi şu: Sanayi ürünleriniz ne kadar yüksek teknoloji içeriyorsa (kalite!), o kadar  yüksek fiyat, yüksek getiri.. Ayrıca, yüksek teknolojiyi ülkenizde üretirseniz, dışarıdan satın almazsınız, dolayısıyla cari açığınız artmaz, kendi beyin gücünüzü kendiniz kullanırsınız, kaliteli beyniniz ülke içinde büyür, nitelikli iş alanları açılır..

Fakirleşerek Büyüme
Türkiye’nin sanayi malları ihracatının temel özelliği, düşük teknoloji içerikli malların oranının çok yüksek olması.. İhracatımız içinde “düşük teknoloji içerikli sektörlerin payı yüzde 30.4” (*).. Buna düşük-orta teknoloji sektörlerin payı olan % 37.8’i katın, etti: %68.2!..
Ekonominin iyi yapısını gösterecek Orta –İleri Teknoloji sektörlerin payı ise çok düşük: %8.4.. Yüksek Teknoloji sektörlerin payı ise %3.4.. İktisatçılar, ülkenin ihracatının sürekli düşük teknolojili mallara –sektörlere dayanarak artmasına, fakirleşerek büyüme diyor!
İhtiyacınız olan yüksek teknolojiyi ise büyük paralar ödeyerek dışarıdan alıyorsunuz.. Düşük nitelikli ürünleri de ucuza satıyorsunuz! Sizin satın aldığınız orta- yüksek teknoloji bir kamyon ürüne ödediğiniz dövizi geri kazanmak için, mesela 20 kamyon bazen 50 kamyon mal satıyorsunuz! “Yoğun emek ve sürekli çok kaynak” isteyen bir ekonomik yapımız var!

Emek Üzerinde Baskı
Düşük teknolojili üretim yoğun emek ve bol kaynak istediği için ücretleri baskılamak zorundasınız. Çünkü dünyada rekabet edebilmeniz için emek ucuz olmalı. İşte bu iktidar da bunu yapıyor. Taşeron sisteminin nedeni budur.. Sendikaları yoketmeye çalışmasının nedeni de! (Patronlar yüksek nitelikli mal üzerinden değil, düşük ücretler üzerinden üretimlerini sürdürebilsin ve sermaye biriktirebilsinler..) Türkiye ekonomisi hâlâ önemli ölçüde çok ucuz “ne iş olsa yaparım abi” emeklerle dolu! Enflasyon yüzde 10’larda, ama emeğe önerilen yüzde 4-6.. Sürekli ütülen bir çalışan sınıf.. İktidar bu sınıfı ne kadar süre baskılayabilecek..

İmkansız
İşte iktidarın en büyük çıkmazı bu ekonomik yapı. İçeride çarkları döndürmek için en önemli ihtiyaçları ithal etmek zorunda, bu ithalatı da yine dış paralarla karşılıyor. Borç artıyor artıyor (cari açık), tehlike çanları çalıyor, ekonomik büyümeyi yüzde 2,2’ye düşürmek zorunda kalıyorsunuz..  Eşiyok diyor ki: “Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda teknolojide hızlı gelişmeler sağlamadan uluslararası rekabet gücünde (ihracatta) ve cari açık gibi yapısal sorunların çözümünde kalıcı başarımlar elde etmesi neredeyse imkânsız gözükmekte. Teknoloji düzeyi düşük (Harcıâlem, gıda ve tekstil gibi sektörlere dayalı) bir ihracat profilinin uzun dönemde sürdürülebildiği son derece kuşkuludur”
Eşiyok nazik davranmış.. Kuşkulunun ötesindedir durum.. İmkansıza yakındır.. Devam edeceğiz..
--
(*) A. Eşiyok, CBT 139, OECD sınıflandırmasına göre ve TÜİK veri tabanı). İhracatın %32,3’ünü sağlayan düşük teknoloji sektörleri: Gıda ürünleri ve içecek, Tütün, tekstil giyim ürünleri, deri ürünleri, ağaç-mantar- hasır örme ürünleri; kağıt ve ürünleri, basım plak kaset, mobilya sınıfı.. Düşük-orta teknolojili sektörler: Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri, Plastik ve kauçuk ürünleri imalatı, Metalik olmayan diğer mineral ürünlerin imalatı, Ana metal sanayi, Makine ve teçhizat hariç; metal eşya sanayi, Deniz taşıtlarının yapımı ve onarımı..
--21 Nisan 2013/ Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder