Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

7 Eylül 2012 Cuma

Ya Herro Ya Merro / Demokrasi RTE’yi Döver


Başbakanın dünkü konuşması hepimizin geleceği açısından tüyler ürperticiydi, korkutucuydu, derin endişe vericiydi... Apaydın Kışlası, Anayasa’yı çiğneyen iktidarın gizli politikasının ürünü olduğu bütün çıplaklığıyla ortaya çıkınca, bütün hiddetiyle CHP’ye yüklendi; Suriye iç savaşına operasyonel olarak daha fazla karışacağının işaretlerini verdi!
RTE iç savaşta ölenler üzerine bazı rakamları, Esad’ın cinayetleri olarak verdi.. Peki, AKP iktidarının Suriye’ye yönelik fiilen desteklediği şiddet politikası sonucu olarak bu ölümlerdeki payı nedir? Yüzde 10 mu, yüzde 20 mi, yüzde 30 mu? Kaç bin Suriyeli’nin ölümünde iktidarın parmağı var? Bu iktidarın cihat politikasının, anlayışının bir sonucu mu? Her ne kadar biz mezhepçilik yapmıyoruz dese de, iktidar ve kalemlerinin Esad rejimini Arap Şiiliği olarak nitelendirdiği, Esad’a karşı AKP- Suudi- Katar Sünni Mihveri oluşturduğu bilinmiyor mu?
RTE, Şam’da şiilerle omuz omuza namaz kılacaklarını ilan ettiğine göre, Türkiye Esad rejimini yıkmak için daha büyük bir karıştırıcılık rolü üstelenecek demektir..
CİA Başkanı ile MİT ve iktidar arasında, Suriye’ye yönelik hangi yeni operasyonel planların kararlaştırıldığını CHP sormalıdır.. Sadece Suriye’ye karşı değil, aynı zamanda İran’a karşı da nelerin kotarıldığını bilmek istiyoruz.
Başbakanın bu konuşması, zor durumdaki bir insanın ya herro ya merro diyerek, gittiği yere kadar gider anlayışıyla, maceracı bir insanın tutumuu benimsiyor
Uluslararası alanda, hele hele ABD gibi emperyalistlerin Ortadoğu’daki planlarını gerçekleştirmeyi üstlenen bir politikanın, ülke açısından, komşu ilişkileri ve ahlak açısından varacağı yer, koskoca bir sıfır bile diyemeyeceğim. Türkiye’nin ufalanmasıdır.. İktidar, bu politikayla, en büyük titizliği gösterdiği ekonomik dengeyi sürdürmenin de mezarını kazıyor.
RTE’nin dünkü konuşması, o ve benzer koltuklarda oturan politikacıların mangalda kül bırakmayan tutumundan farklı değildir.. Oınlara kısaca baksa kendini görecektir..
***
RTE, Suriye’de girdiği çıkmaz çetrefilleştikçe, PKK saldırdıkça otoriterleşiyor, sinirleri tepe yapıyor. 10 yıl önceki RTE’nin fiziği ile bugünü karşılaştırın, bunu sadece yaşlanmanın sonucu olarak nitelendiremezsiniz. Derinleşen yüz, göz, alın çizgileri, uzlaşmaz ve giderek otoriterleşen bir insanın tasviridir.
İktidar, güllük gülistanlık bir yakın gelecekte seçimlere gitmiyor. Tam tersine, bütün sorunların giderek ağırlaştığı bir üç yıla girdik. Bu üç yıl, bugünden itibaren, iktidarı çökertecek, RTE’yi bitirecek bütün olasılıklara- potansiyele sahiptir.
Yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri, genel seçimler... Hiç de AKP ve Erdoğan için geçmiş seçimler gibi yağdan kıl çeker gibi geçmeyecektir.. belki de hiç geçmeyecektir.
RTE, bu nedenle, özellikle Suriye konusunda acele ediyor: Esad’ın çok acele yıkılması gerekir.. Bu ülkemizin doğrudan bir sorunu değildir, RTE’nin sorunudur! CHP’nin ve savaşa karşı bütün sivil güçlerin özellikle iktidarın ve emperyalist güçlerin Suriye politikasını adım adım izlemesi, gizli olup bitecek herşeyi görebilecek, haber alabilecek ve topluma sunacak bir Suriye Ofisi kurmaları gerekir.
CHP, Antakya’da tam yoğunlaşmalıdır.. CHP her alanda sahada olmalı, büyük seçimler zamanına girildi.. Hepsi için şimdiden taktik ve stratejki bütün hazırlıklarını tamamlamalı.. Öyle bir şey gören var mı? Cumhurbaşkanlığı konusunda Kılıçdaroğlu ve yakın kadrosu ne düşünüyor? Bütün bunlar gizli mi?
***
Yeniden RTE’ye dönersek.. Yakın geleceğe yönelik nasıl bir davranış sergileyecek? Daha otoriterleşecek mi, medyayı ve kamuoyunu güdecek ve toplumu denetleyecek yeni girişimlerde bulunabilir mi?
Açıktır ki gündemdeki sert konular, RTE’yi buna zorlamaktadır.
Ama öte yandan seçimlerin gündemi ve uluslararası kamuoyu ise, RTE’yi “demokratik görünümlü” olmaya zorlamaktadır.
Uluslararası medyanın RTE’ye yönelik eleştirilerinin da arttığını görüyoruz.
Bu açıdan bakıldığında, demokrasi talebi, RTE’nin otoriterleşme eğilimini dövecektir, ve RTE de buna boyun eğecektir, düşüncesindeyim..
Medyamıza daha dengeli bir nefes alma fırsatının doğduğunu görüyorum.. Duyururum.
--6 Eylül 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder