Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

30 Eylül 2012 Pazar

RTE ve Kongre


Bugün Ankara’daki AKP Kongresi’nin önemini vurgulamak gereksiz. Başbakan 3-4 gündür televizyon programlarında pek çoğu kendi seçkin gazetecilerinin sorularını yanıtlıyor. Bugüne kadar ancak seçim dönemlerinde rastlayabileceğimiz bir halkla ilişkiler hazırlığı ile bu programlara çıktığını görüyoruz (propaganda, şirin gözükme, giyim-kuşam-makyaj, görünüm, konuşma biçimi, gülme, rahatlık, sinirli görünmeme gibi..)
Neden diye sormayın.. Bu, önümüzdeki en az iki – en çok üç yıllık bir kısa gelecek tasarımının ilk adımı, ilk halktan beklenti girişimiydi..
Başbakan Cumhurbaşkanlığına hazırlanıyor, bu bir.. Başbakan, sanki başkanlık- yarı başkanlık sistemi kurulmuş da, bu sistemin Çankaya’ya çıkacak ilk sahibi gibi davranıyor, bu iki.. Üçüncüsü: Başbakan, Çankaya’dan Başbakanlığı (Hükümeti) yönetebileceği bir parti tasarımını gerçekleştiriyor..
Başbakan, Tüzüğe dayanarak, aslında partinin önde gelenlerinin hepsini (Mesela Arınç gibi) bir seçim adı altında safdışı bırakıyor.. Bu ona parti ve hükümeti yeniden tasarlama ve Çankaya’dan yönetim için en elverişli ortamı yaratıyor.. Bunu, şimdi, en güçlü olduğu zamanda yapıyor..
***
Üç yıllık zamanlamaya bakalım: Başbakan ve Parti Lideri 2014’de Çankaya’ya çıkacak. Başbakanlık ve parti liderliğinden ayrılacak.. 2015’de genel seçimler var.. Bu seçimlere partinin en önemli kişileri seçimlere katılamayacak.. Bu iki yıllık süre içinde, Çankaya’dan partiyi, genel seçimleri kazanıp AKP iktidarını yönetmek için herşeyi hazırlaması gerekiyor.
RTE, Başkanlık Sistemi için Anayasa’da değişiklik yapılmasını şart görür mü? Hayır, bu bugünkü Meclis aritmetiğinde en zor işlerden biri.. Meclis’de beş- on kişi daha bularak, Anayasa değişikliğini referanduma götürecek bir oy sayısı (333-367) elde etse bile, Referandumun kabulunu sağlamak için yeniden yollara düşmesi gerekiyor.. Ki, bu kez bir hüsranla karşılaşma olasılığı güçlüdür.. Bunu yapmayacaktır..
Ama sanki Anayasa’da Başkanlık sistemine geçilmiş gibi, Çankaya- Başbakanlık- Parti üçgenini yönetecek bir “organik” siyasi düzen kurma peşinde ve bunu da saklamıyor. Tabii, bu yeni düzenin anayasayı pratikte ruhen rafa kaldırmak olduğunu da söylemeliyiz.
RTE, hükümete ve partiye, bu sistemin tıkır tıkır çalışmasını sağlayacak yeni insanlar vitrine koyacak. Kurtulmuş da bunlardan biri. Yeni isimlere itiraz edebilecek güçlü konumdaki eski arkadaşları, tüzük gereği önemli mevkilerden tasfiye edilecekleri için, şimdiden “topal ördek” konumuna düşmüşlerdir ve fazla itiraz edecekleri bir durum yoktur!
Yani Başbakan’ın takvimi sanki pürüzsüz işleyecek!..
***
En önemli pürüz, Cumhurbaşkanı Gül’dür. Bu konuyu Başbakan nasıl çözecektir?
Gül, daha 7-8 ay önce “Üç Koltuk Boşalıyor” yazı dizisinde belirttiğim gibi, kendisini Erdoğan’la tam eşit görüyor. İsteği şu: Sen, varolan Cumhurbaşkanlığı yetkileriyle Çankaya’ya çıkarsın, ben de Başbakanlığa.. Başbakanlık da Çankaya’dan değil, Başbakanlıktan yönetilir..
Burada işin içine Cemaat ayağı ve yeni ittifak girişimleri bile gündeme girer. RTE’nin kafasında bu sorunun çözümü için neler dolaşıyor?..
Tabii, bütün bu takvim, bugünkü koşullar içir sözkonusudur. Mesela Davutoğlu, ilk kez Suriye ile savaşa tutulmanın faziletlerinden dem vurdu! Savaş, bütün planları çöpe atacak bir sonuç doğurabilir.
Cumhurbaşkanlığı seçimi garanti midir? İki yıl sonraki koşulların RTE için ne üreteceği bilinmez. İki yıl, önümüzdeki önemli istikrarsızlık unsurları göz önüne getirildiğinde, muhalefetin de bir aday üzerinde birleşmesi durumunda, Çankaya hayalleri suya düşebilir.. Ayrıca 2015 genel seçimlerinin sonuçlarını şimdiden kestirmek de, bu nedenle mümkün değildir. Bütün denklemleri bozacak gelişmeler yaşanabilir. Bu nedenle, 2013’e kadar bir RTE- AKP yönetimi hayallari kuran siyaset yorumculara şaşıyorum. ABD’li Neocon’lar da 1990’larda “Dünyada 100 yıllık Amerikan Rüyası” kurmuşlardı.. ABD bugün tepetaklak gidiyor!
***
Başbakan’dan bugün “ön balkon konuşması” bekliyorum. “ÖN” diyorum, çünkü bugüne kadarki balkon konuşmaları seçimleri kazandıktan sonra yapılmıştı.. Şimdi, üç yıllık yüklü takvim öncesi, RTE bütün bu yönetim planlarının/tasarımlarının gerçekleşmesine yönelik olarak bir konuşma yapacak.
Üç yıla “yatırım konuşması” diyebiliriz!
En önemli vurgu, Kürt Meselesi üzerine olacak gibi. RTE’nin Kürt Meselesi çözümü-programı bilinmiyor. İktidar sadece bazı “kültürel adımlar” attı. Ama Kürtlerin gündeminde, seçmeli değil anadilde eğitim ve federatif yapılar var. Bir ay kadar önce hükümetten gazetelere yansıyan yerelde tek büyük belediye ve daha çok-güçlü yetkiler projesi, Kürtlerin federasyon dayatmasına karşı RTE’nin ilk yanıtı olacak gibi duruyor.
İmralı ile görüşmeleri başlatabiliriz, sözünü, PKK’nın giderek yaygınlaşan ve RTE iktidarını köşeye sıkıştıran terör ve katliam saldırılarını durdurmaya yönelik olarak değerlendiriyorum. RTE, üç yıllık programı boyunca Kürt meselesini çözdük çözüyoruz, böyle işler bir günde olmaz, “uyutma politikası” uygulayabilir mi? PKK da burada bir umut görürse, niye olmasın? 2010 genel seçimleri öncesinde, terörü durdurmak için sağladığı ateş kes gibi, RTE’nin şiddetli bir sessiz döneme ihtiyacı var! BDP’lileri, PKK’lılarla arazide kucaklaştı diye yargıya talimat veren RTE’nin, bizzat PKK lideri ile kucaklaşmasındaki garabeti anlayan varsa beri gelsin!
Burada Kürt meselesini çözeceğiz diye, buna yatan bir CHP’yi iyice ufalayabilir! Bu konuda CHP’ye ihtiyacı var, ama bütün diğer konularda CHP’yi boğan bir kişidir! Burada mesele Kılıçdaroğlu değil, CHP’dir!
Başka? “demokratik” görünüme önem verecektir. Üç yılın ruhu bunu gerektiriyor. Ancak unutmayalım ki, RTE ve adamlarının önceki balkon konuşmalarındaki sözde hoşgörü dilekleri, demokrasi anlayışı, demokrasiyi budama anlayışı olarak gerçekleşmiştir. RTE’den asla hoşgörü ve demokrasi çıkmaz.. Bir genel affı resmen dile getirmese de (erken) bu konuda umut verebilir..
---30 Eylül 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

1 yorum:

  1. Bunların kavgası kayıkçı kavgası. İşi sıraya bindirdikleri belli. Böylece, zaten bu seçim ikisinin arasında geçecek. Bizim aydın takımı, Gül iki parlak laf etti diye peşine takılacak. Gelen kararları. kararnameleri jet hızıyla kim onayladı?

    YanıtlaSil