Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

15 Temmuz 2011 Cuma

Yemin, Fiyasko mu?


Okur çok sert, lütfen Perşembe yazınızda CHP’nin yemin etme kararını eleştirin..
Okura evet, ama konu çok yönlü..
Metni okuyunca, CHP’nin AKP ile neden söyle bir anlaşma yaptığını sordum kendime.. kendileri bir açıklama yapabilir ve amacımız toplumda bu çok önemli konuda bir farkındalık yaratmaktı ve Meclis’de yasal girişimlerde bulunmak üzere şimdi yemin etmenin doğru olacağı kararına varıldı, diyebilirlerdi..
CHP’nin direnme kararlığıyla karşılaştırdığınızda, metin entipüften..
İki nokta: İlki, CHP “bundan sonra ne yapacağını bilemedi”, ve ikincisi “partinin çoğunluğu yemin etme isteğindeydi.”
Birincisi, iyi tasarlanmamış bir eylem kararını gösteriyor. İlk adımdan sonra, boşlukta kaldılar. Milletvekillerinin çoğu yemin isteğindeyse eğer, B planınız olsa bile uygulama zorluğu da çekebilirsiniz.. her iki durum da, bir planın çok iyi tasarlanması ve hayata geçirilmesi gerektiğini göstermekte..
Parti vur patlasın çal oynasın görünümünde. Onu da alalım bunu da vitrinde gösterelim bakışıyla bir parti meclisi ve milletvekili yapısı oluşturursanız, üç beş parçalı değil, her “yetkili” bireyin tek başına büyük bir siyasi odak olduğu bir parti olursunuz. Büyük adım atamazsınız! Çok önemli bir süreç içinden bir çıkış ararken, birileri kalkıp “CHP’nin şu 6 okunu tartışalım”, “Acaba Atatürk’le ilişkimizi nasıl yeniden düzenleyelim”, “CHP tarihi yüklerinden kurtulmadıkça, ağzıyla kuş tutsa iktidar olamaz..” gibi zırvalıklarla uğraşabilir ve bunları partiye dayatabilir..
Herkesin kafasında bir dizi sorun vardır, çok önemli gördüğü.. Oysa çoğu aptalcadır! Ülkenin ve partinin değil kendisinin kişisel sorunudur!
Hiç kimse, şu kişi vitrine kondu düşüncesiyle CHP’ye oy vermedi!
Durum gösteriyor ki, iş yapan, eylem birliği içinde olabilecek, yürekten partili ve mücadeleci kişilerin yönetimin ana kademelerinde bulunması, birinci derecede önemlidir.. Bir kaç kişi süs olarak orada olabilir şüphesiz ki! Veya buna bile gerek mi var?
***
Sonuçta anlaşıldı ki, yemin etmeme belki de sürdürülebilir değildi.. Eğer büyük hacimli olarak planlı düşünülmediyse..
O durumda, başı sonu belirli bir süre içinde, yemin etmeme eylemi gerçekleştirilir, yoğun olarak bir çalışma yapılır, çok büyük bir farkındalık ve haklılık yaratılır, sonra Meclis’e gidilir ve büyük bir yasal demokrasi mücadelesi verilir..
CHP adına konuşan pek çok kişi çok kötü sınav verdi.. Parti başkanlığı, egoları her zaman tepede olan entelektüel bireylerin, parti iradesi içinde verimli bir yöne nasıl kanalize edebileceği konusunda, epey çaba sarfetmeli..
Erdoğan her türlü siyasi etiği bir kenara bırakak, “ortak açıklama”yı bile bir kenara iterek, vurdukça vuruyor.. Eh yani, CHP’nin bile bundan öğreneceği bir şeyler vardır! Yoksa hayal mi kuruyorum?
***
Bütün bu zırvalıklarımdan sonra, şunu söyleyebilirim: Eylemin başlangıç ve bitimi sürecinde bir fiyasko vardır. Ama amaç,
* büyük bir farkındalık yaratmak,
* demokratik dönüşümlerin aciliyetine vurgu yapmak,
* Meclis’te sürekli demokratik yasal değişiklikleri gündeme getirmek,
* dört yıl boyunca demokratik bir ülke için, CHP’nin belirlediği bir eylem planını hemen uygulamaya koymak.. idiyse eğer, eyleme iyimser yönden bakılablir..
Nitekim, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin ilk yasa önerisi, sanki bu yönde atılmış bir adım..
Düşüncem, CHP’nin Meclis’e, demokratik dönüşüm adımlarıyla damgasını vurmasıdır.. Bu amaç için bir milletvekili örgütlenmesi yapılmalı..
Şüphesiz, AKP’nin anti demokratik tutumuna söz söyleyemeyen bir dizi liberal/ solcu eskisi satılmış köşe, her adımda CHP’yi diline dolayacaktır.. Sürüngenlerin dönemindeyiz..
--
OKUR NOTU:"Cumhuriyet, Okurlar, Medya" yazınızda bazı okurların yakınmasını yansıtıp; Cumhuriyet gazetesinin temel özelliklerini sıralıyorsunuz. Cumhuriyet gazetesi için, gazetelerin gazetesi diyorum; ama ne yazık ki gazete, sevenlerinin halkasını genişletemiyor. Gazetenin yelkenleri aydınların elinde, ama avam tabakasını kucaklayamıyor. Bu nedenle gazetenin hakiki dostları gazeteye kem gözle bakıyorlar. Bence öncelikli hedef; tabanın dertlerini dert edinerek onları derin uykudan uyarmak olmalı. (Esat Yavuztürk)
--14 Temmuz 2011 / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder