Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

17 Kasım 2010 Çarşamba

Neredeyse Sıfır'dan Bir Sanayi Yaratıldı!




Savunma Sanayi İhracatında gelişme, milyon $

Savunma Banayi Proje Hacmi

Cumhuriyet'teki köşemde de değinmiştim, burada şimdi daha güçlü vurgularla ve biraz daha farklı olarak yeniden gündeme getirmekte sayısız yarar var:
Türkiye kalkınmasını serbest piyasanın inayetine bırakarak gerçekleştiremez! Dünyada, gerekli önemli ekonomik/ kalkınma sıçramalarını yapmış tek tek ülkelerin tümünü, bunu nasıl başardıklarını / becerdiklerini araştırırsanız, devletin/partilerin/ ülkenin ulusal tercihli politikalarıyla karşılaşırsınız!
Ulusal güdüleme, ulusal destek, ulusal tercihler!
***
Türkiye'de demokrasi döneminde “ulusal hedef” gerçekleştirme konusunda son yıllara kadar neredeyse büyük bir örnek yoktu! Ama şimdi esaslı ve çok önemli bir örnek var önümüzde.
Bu ülkede ağırlıklı olarak son 10 yıl içinde, bilinçli ve tercihli ulusal politikalarla, yeni bir sanayi sektörü yaratıldı: Savunma Sanayi!
Bu sayfada, Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün de katılıp bilgi verdiği, Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar'ın, Müsteşarlığın kuruluşunun 25. Yıldönümü nedeniyle, geçen pazartesi bizlere yaptığı sunumdan bazı slaytları görüyorsunuz. Bu müsteşarlık, işlerini çok iyi bilen uzman kişilerden oluşuyor.
Müsteşarlık, kendisine görev olarak “Ülkemizin savunma ve güvenliğine yönelik TSK ve kamu kurumlarının sistem ihtiyaçlarını karşılamayı” belirlemiş ve vizyon olarak da “Ülkemizin stratejik savunma ve güvenlik ihtiyaçlarına teknolojik gelişmeler doğrultusunda özgün yurtiçi çözümler sunan, uluslararası pazara entegre ve rekabetçi bir savunma sanayiine yön veren uzman Tedarik Kurumu olmayı” koymuş.
Görselleri izlerseniz göreceksiniz: 2002 yılında, 5,4 milyar dolarlık imzalanmış proje bedeli hacmi, 2009 yılında 23 milyar dolara yükselmiş. Buna uygun olarak sözleşmesi imzalanmış proje sayısı ise, yine 2002 yılını ölçü alırsak, 70'den 240'a yükselmiş.
TSK'nin ihtiyacı olan savunma malzemelerini tedarik için bir öncelikler saptamış:
1. “YURTİÇİ GELİŞTİRME Öncelikli alanlarda yurtiçi özgün tasarım ve geliştirme; Ürün yelpazesinin zenginleştirilmesi ve uluslararası pazardan pay
2. ULUSLARARASI KONSORSİYUM Türk pazarı için özgün geliştirmenin maliyet etkin olmadığı durumlarda, ortak geliştirme veya uluslararası konsorsiyu; Tasarım / risk ortağı olma potansiyelini geliştirme
3. ORTAK ÜRETİM Yerli sanayinin aktif katılımı ile lisans altında üretim; Ortak üretim / offset yoluyla yerli sanayiye iş ve ihracat olanağı
4. HAZIR ALIM Yukarıdaki önceliklerin sağlanamaması durumunda hazır alım; Offset yoluyla yerli sanayiye iş ve ihracat olanağı; Üretici firma ile doğrudan çalışma, temsilci kullanmama..”
Bu çerçevede bugünkü projelerin ortaklık/üretim yapıları şöyle: Yurtiçi geliştirme yüzde 24; Konsorsiyum yüzde 9; Hazır alım: yüzde 10; Ortaklık yüzde 57.
bu, büyük bir başarıdır. Ordu ile iktidar arasında bu konuda uyumlu bir çalışmanın olduğu görülmektedir.

 Savunma Sanayi Müsteşarlığı ülkemizde bir savunma sanayininin kuruluşuna öncülük ediyor. Evet, hemen hemen hiç olmayan bir sektör doğuruldu! Üstelik yüksek teknoloji geliştirmeye ve üretmeye odaklı bir sektör! 2009 yılında bu yerli sektörün iş hacmi 2,3 milyar doları buldu.
***
Bütün olay şurada: İhtiyaçların var, bunları karşılamak için paran da var..  Parayı nasıl harcayacaksın!?
En kolay harcama biçimi, ki Türkiye savunma sanayinde genellikle bunu yaptı ve diğer sektörlerde de bunu yapmayı sürdürüyor: Hazır mal ve hizmet satın alma! Parayı bastır, satın al, kullan, bitince ve bozulunca yine satın al kullan.. Öde öde öde! Bu ülkenin kaynakları, beyinleri, zenginlikleri dışarıya aksın! Burada bir şey üretilmesin! Hep dışa bağımlı ol!
Kendi ihtiyaçlarını önemli ölcüde iç kaynaklardan karşılama politikası, Bağımsızlık politikasıdır! Biz bu politikaya yabancı değildik. Atatürk döneminde bunu yaptık, yaşadık, üretttik! Şimdi bir alanda bunu yeniden keşfettik
Savunma Sanayinde bir iç devrim yaşanıyor! Parayı, dışarıdan hazır almaktan çok, içeride üretime ve ülkede bir üreten yüksek teknolojiye dayalı sanayi geliştirmeye harcıyor, bakanlık ve müsteşarlık..
Yineliyorum: Serbest piyasa ekonomisi kendiliğinden bunu başaramaz.. Başarsaydı, kendi başına bir savunma sanayii kurardı! Piyasa aptaldır, kendi dar çıkarları ve kazançları peşinde koşar..
Oysa ulusal hedef ve politikalar, daha ötesine bakar ve sanayiiyi yönlendirir!
Gazetedeki yazıda belirttiğim gibi: Türkiye, yılda 10 milyar dolar sadece cep telefonlarına harcıyor.. Aselsan, cep telefonu üretti, ama işin başında bundan vazgeçti. Ne büyük hata... Oysa, bu üretim alanında büyük bir yerli üretim geliştirilebilirdi 15 yıl içinde! Bugün, kentlerimiz yüksek teknolojik tren-hızlı trenlere yönelmiştir. Bu bir kamusal harcamadır! Pek çok alanda, yeni teknolojilerle yerli üretime geçmek zorundayız.
Bunu nasıl başaracağımızı, bize, Savunma Sanayi ulusal politikaları göstermektedir.  (Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, sayı 1224, 12 Kasım Cuma

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder