CBT Gündem, Sayı 1495, 13 Kasım 2015
Eylül ayında başlattığımız Kuban-Bozkurt
konferanslarının üçüncüsü geçen Cumartesi günü Bahçeşehir Üniversitesi’nde (Beşiktaş)
yapıldı. Salon doldu, gençler geldiler sorular sordular ve ayrıca konuştular.
Hocaların konuşmaları ilgiyle izlendi. Kuban, çağdaşlık ile uygarlık
kavramlarının, pratikte, birbirine ters düşebildiğine dikkat çekti:
“Toplum ne kadar uygar olursa olsun onn
üyelerinin her davranışını çağdaşlığa sığdıramazsınız... İlkel mızraklıya
uygarsın diyemiyorsunuz, ama bir bomba ile 100 bin insan öldürene uygar
diyoruz. Bu utanç vericidir.. En uygar toplumlarda en ilkel davranışlar var..
Genel bir uygarlık düzeninden bahsedemeyiz.. Uygarlık bütün bunlardan bağımsız
bir insanlık düzeyidir” diyen Kuban şöyle bir tanım getirdi:
“Çağdaşlık,
bütün tarihi boyunca vurgulanmış, en üst ve sağlıklı özelliklerin, henüz
gerçekleşmemiş, tümüdür. Ana konusu insan yaşamının yüceltilmesidir. Önce insan
varlığının koşulsuz güvenliğinin sağlanması; sonra düşünme ve ifade özgürlüğü;
üçüncüsü de, insanın bilginin bütün kaynaklarına serbestçe ulaşma özgürlüğüdür.”
Kuban bunun henüz ulaşılmamış bir ideal olduğunun altını çizdi ve en uygar
toplumun, bu özgürlükleri en çok sağlayan toplum olduğunu vurguladı..
Bozkurt
Güvenç
hoca daha çok seçimlere ve sonrası değindi. 1 Kasım sabahı herkesin umutla
birbirine günaydın, seçim sonrası görüyelim artık rahat uyuyalım, gibi
dileklerde bulunduğunun altını çizen Güvenç, gece ise şok yaşandı, dağları bekleyen korku ovalara indi, dedi.
Laik Cumhuriyete rahmet okuyanlardan tutun ülkesini terkedenleri hatırlattı.
Güvenç, “artık
korkunun anlamı yok, çünkü kaybedildi. Kazananlar düşünsün. Çünkü ülkenin bütün
varlığını bu seçimlere yatırdı. Varlık gururumuzu feda etmeyelim, direnelim”
biçiminde konuştu.
Aralık konferansı 5 Aralık’ta yine Cumartesi ve
aynı yerde. Notunuzu alın lütfen..
YÖK
YÖK’ün, kaliteyi arttırmak için bu tıp, hukuk ve mühendislik barajlarını daha da aşağıya çekmeyi planladığı belirtiliyor. Bu ilk barajlar bir farkındalık
yaratmak amacı taşıyor dendi. YÖK’ün bu kararları üniversite eğitiminde
kalite için gerekli, güzel ama şüphesiz yeterli değil. YÖK ciddi bir şekilde
mezuniyet sonrasında pek çok dalda öğrenciler yeterlik değerlendirmelerine tabi
tutulacak.. Ayrıca üniversitelerin tüm süreçlerine yönelik kaliteyi yükseltmeye
yönelik de çalışmalar gündeme gelecek.
Bu konuya haftaya yazarız.
NAMIK
KEMAL PAK’I KAYBETTİK
Sevgili dostumuz, iyi bir bilim insanı, ODTÜ
fizik profesörü, YÖK Başkanı Namık Kemal Pak’ı kaybettik.
1979 yılı TÜBİTAK Teşvik Ödülü ve 1989
yılı TÜBİTAK Bilim Ödülü sahibi olan Namık Kemal Pak aynı zamanda
Üçüncü Dünya Bilimler Akademisi (TWAS) Üyesi, Academia Europea Üyesi ve Bilim
Akademi ve Türkiye Bilimler Akademisi Asli Üyesiydi. Prof. Dr. Namık Kemal
Pak, 31 Mayıs 1999 - 31 Mayıs 2003 tarihleri arasında TÜBİTAK Başkanı olarak
görev yapmıştı. İktidar, haksız suçlamalar, zorlamalar, yasadışı
uygulamalarla Namık kemal Pak’ı görevden almıştı. Zaten iktidar önce TÜBİTAK’ı
sonra da TÜBA’yı tam anlamıyla “ele geçirme operasyonu” yapmıştı.
Pak’ı kaybetmenin ve ayrıca onunla arada sırada
yaptığımız telefon görüşmelerimizden, sohbetlerimizden ve bilgi alış verişinden
mahrum kalmanın da üzüntüsü içindeyiz. Türkiye’nin bilim ve teknoloji
politikalarının oluşmasında, iktidarlar ilgilenmese bile, önemli katkıları oldu
ve Türkiye Araştırma Alanı proesini geliştirdi. Anısına sevgi ve saygıyla..
Ülkenin ve bilim dünyasının başı sağolsun..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder