Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

TÜRKİYE - BİLİM

BİLİMDE İRAN’IN BAŞARISININ SIRRI


İran ve Türkiye, bilimsel başarımda hangisi daha başarılı?

İslam ülkelerinde ve Ortadoğu’da bilim ve teknolojide hızlı yükelen İran ve Türkiye’nin bilimsel yayın açısından karşılaştırılması..

Prof. Dr. Mehmet Doğan (Emekli, Hacettepe); h.m.dogan@gmail.com


Son yıllarda Batı Avrupa ve ABD Kaynaklı yayınlarda Ortadoğu’daki Bilimsel Yayın artışı tartışılmakta özellikle bu bölgenin yeni liderleri olarak görülen Iran ve Türkiye üzerinde yorumlar yapılmaktadır (1-4).
İslam’ın Altın Çağı” olarak tarihe geçen 9-12. YY arası bilimsel öncülüğü elinde tutan İslam alemi, 13.Yüzyıldan itibaren bilimden, araştırmadan ve teknolojik başarıdan uzaklaştı. İslam alemi 1980 yılından, özellikle de 2 bin yılından itibaren büyük bir gayretle geri kalmışlığını bilimle kapatma gayretine girdi.
İslam ülkeleri Avrupa’da 19. Yüzyılda başlayan sanayi devrimini yakalayamadığından, uzun yıllar çoğu Batı Avrupa ülkelerinin pazarı ve hatta sömürgesi olarak sanayi ülkelerinin hammadde ve petrol talebini karşılamakla zaman geçirdi, bilime ve hatta genel eğitime zaman ve destek veremedi. İslam ülkeleri arasında eğitim ve bilimde ilk dikkati çekenler eski İngiliz sömürgeleri Pakistan ve Mısır oldu. Tüm zamanlarda Nobel bilim ödülü alan iki Müslüman bilimci (fizikte 1979’da Abdüs Selam ve Kimyada 1999’da Ahmet Zewail) bu iki ülke vatandaşıdır ve İngiltere ile ABD’deki çalışmaları ile bu ödülleri aldılar.
 9 Mart 2011 tarihli “Report Trackts Standard in Middle East” isimli, 14 Ortadoğu (Arap, Pers ve Türk) ülkesinde bilim ve araştırmaların incelendiği raporda, Türkiye, İran, Mısır, S. Arabistan ve Ürdün gibi en öncü 5 ülkenin tüm Ortadoğu ülkelerinde üretilen toplam bilimsel yayınların %90’dan daha çoğunu ürettikleri yazıldı ve özellikle de İran ve Türkiye’nin başarısı tartışıldı.
Örnek olarak Türkiye 2000 yılında 5000 olan toplam yayın sayısını 2009’da 22.000’e çıkararak dünya bilim üretimine katkısını % 0,7 den % 1,9 ‘a çıkardığı; aynı senelerde İran’ın da katkısını % 0,2 den % 1,3 e çıkardığı vurgulandı, dünya çapında 10 yılda toplam yayın sayısı 760 binden 1,160 bine yükseldiği (artış oranı 1,5 kat) dikkate alınırsa bu 2 ülkenin artış hızı daha dikkati çektiği ifade edildi.
TÜRKİYE-İRAN KARŞILAŞTIRMASI
Bu makalede ise, ISI WOS verilerinden yararlanarak, İslam ülkeleri arasında yayın sayısını en hızlı artıran iki öncü ülkenin son 34 yıldaki bilimsel başarısını karşılaştırmayı amaçladık. Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi 1975 yılından itibaren bu 2 ülkenin ve bölgenin bilim öncüsü İsrail’in yayın üretimlerini ve atıflarını karşılaştırdık. Listeye almasak da artık bu ülkelerin çok gerisinde kalan Pakistan ve Mısır ile ilgili iki veri ve Tunus ile ilgili bazı değerlere de Tablo 2 de yer verdik.
TABLO 1. İRAN, TÜRKİYE ve İSRAİL Kaynaklı Bilimsel Makalelerin Karşılaştırılması
                             İRAN                      TÜRKİYE                    İSRAİL
Yıllar
Yayın Sayısı
Atıf
Sayısı
Yayın
Sayısı
Atıf
Sayısı
Yayın
Sayısı
Atıf
Sayısı
1975
370
2784
251
2.667
-
-
1980
343
2816
427
4.218
6594
122.823
1985
138
976
584
4.922
8.602
169.788
1990
192
1.483
1.181
12.321
8.718
199.062
1995
604
6.200
3.422
36.811
12.172
*
2000
1.752
20.094
6.983
92.691
14.813
*
2005
6.913
65.206
17.653
*
16.690
*
2010
22.198
*
29.348
*
18.659
*
2013
29.514
*
33.970
*
19.879
*
1980-1985
1.205
9.512
2.845
27.236
46.570
*
1985-1990
998
7.722
5.058
51.023
52.978
*
1990-1995
2.198
22.487
12.975
*
61.525
*
1995-2000
6.600
75.688
32.760
*
81.869
*
2005-2010
22.709
*
73.438
*
107.550
*
2010-2014
89.323
*
144.791
*
86.924
*
   *Atıf analizinde görülmüyor, muhtemelen 200.000’in üzeri.         
           
Tablo 2. TUNUS’un Yayın Gelişimi ve Pakistan ile Mısır’dan 2 veri
TUNUS Yıllar
Yayın Sayısı
Atıf Sayısı
1980
112
681
1990
283
2152
2000
716
6695
2010
3543
14999
2014
4471
2746
2010 MISIR
6863
38350
2010 PAKİSTAN
5381
27281

Tablo 1’de üç ülkenin yayın ve atıf sayıları karşılaştırıldığında başlangıcından günümüze kadar 104 Nobel bilim ödülü alan Yahudi bilim adamlarının da çoğunun yerleştiği İsrail, yıllardan beri yüksek sayıda atıf alan yayınlar üretimiyle dikkati çekmektedir. İncelenen tüm yıllarda tüm dünya ülkelerindeki artış ortalaması kadar yayın sayısını sürekli arttırmış ve 2005 yılına kadar diğer 2 ülkenin üzerinde yayın üretmiştir.
2005 yılından itibaren Türkiye kaynaklı yayın sayısı İsrail’i geçtiği gibi hızlı bir yükselişle aradaki farkı lehine çevirmiş, 2013 yılında İsrail’in 1,5 katından fazla yayın yapmıştır.
İran, Irak savaşı ve 1979 İslam devrimi etkisiyle 1990 yılına kadar düşen yayın sayısını hızla artırarak 2010 yılında 22.198 yayınla İsrail’i geçmiş, 2013 yılında ise 29.514 yayınla Türkiye’le arayı kapatırken İsrail’in 1,5 katına ulaştırmıştır.
Yukarıdaki raporda da belirtildiği gibi Türkiye ve İran’ın yayınlarının etki (impact) faktörleri de dünya ortalamasının üzerindedir. Yani yalnız yayın sayılarını değil, yayın kalitesini de artırmışlardır.

İRAN’IN BÜYÜK SIÇRAMASININ NEDENLERİ
İran’ın yayın sayısındaki hızlı yükselişin nedeni olarak Mollaların özellikle bilim Bakanı Moin ve Devlet Bakanı Khatemi’nin bilime verdikleri desteğin artması ve dünya çapında tanınmış fizikçi Profesör Reza Mansouri’nin ülkesine davet edilerek 1980 yılında İran’a dönmesi, “Sharif University of Technology” açtırması, Iran da sinklotron (parçacık hızlandırıcı) kurması, meşhur yerbilimci, kanser uzmanı, gibi bazı bilim inanlarının Iran’a getirilmesi, bu bilimcilerin çalışacağı araştırma enstitülerinin, nükleer araştırma merkezi ve 1000 MW gücünde nükleer santralin kurulması, roket yakıtlarının ve uzun menzilli roketlerin geliştirdiği merkezlerin desteklenmesi, dış ülke bilimcileriyle işbirliği programlarının desteklenmesi gösterilmektedir.
İran kaynaklı yayınların sadece %16’sı yabancılarla ortak yapılırken, bu oran Türkiye’de %21; S. Arabistan, Mısır ve Ürdün’de yabancı ortaklı yayınlar toplam yayınların %40’ı bulmaktadır. Ürdün’de yabancı ortaklı yayın toplam yayının % 43’ü olup % 14,2 si ABD vatandaşlarıyladır.
İran ve Türkiye’nin bir diğer dikkati çeken özelliği, kadınların bilim üretimine büyük oranda katılmalarıdır. Özellikle Türk üniversitelerinde kadın öğretim elemanı oranı Avrupa ülkelerinin birçoğundan daha yüksektir. İran’da yükseköğretimdeki kadın oranı geçen yıl erkekleri geçmiştir.
İki ülkede üretilen patent sayılarını karşılaştırırsak
* Türkiye 2000-2014 yılları arasında 509 patent ıle çoğu İslam ülkesinin çok önündedir.
* İran bu dönemde 139 patent üretmiştir. İslam ülkeleri arasında
*Malezya aynı dönemde 2152 patentle ilk sırada,
*Mısır 200,
*S. Arabistan 855,
*Pakistan 78 patent almıştır. Malezya’da yüksek sayı bu ülkedeki Çinlilerin ve Çin firmalarından, S. Arabistanda ise bu ülkedeki yabancı şirketleri payı unutulmamalıdır.
İran patenti az olsa da özellikle nükleer teknoloji, roket teknolojisi ve silah üretiminde halen Türkiye’den daha başarılıdır. 1980-2014 yılları arasında 2 ülkenin ürettiği yayınlar arasında en büyük fark, ülkemize net makalelerin (322.941) önemli bir bölümü tıp alanında (Cerrahi 20.622, pediatri 11.725, Genel tıp 10.007, kardiyoloji 9.166, klinik nöroloji 9.058) büyük paya sahipken..
 İran yayınlarında (201.503), ilk 10 sırayı elektik, makine, kimya, malzeme, fizik, kimya, matematik gibi mühendislik ve temel bilimler almaktadır. Gerçi kategorik olarak bilim alanları düşünülürse Türkiye de tıp alanını kimya izlemektedir. Ancak İran dış ambargolar korkusuyla kendi teknolojisini kendileri üretme çabasında bizden başarılıdırlar.
Not: Başbakan Erdoğan’ın son dönemdeki her açıklamasının “biz İslam’a dayanarak daha iyi kalkınırız” söylemini hatalı ve eksik buluyorum. Doğrusu “İslamın Altın Çağında” Abbasi Halifeleri ve Selçuklu Sultanları gibi bilim insanları desteklenir, araştırma merkezleri hizmetlerine sunulur ve molla baskılarına karşı hür düşünceli bilimciler korunursa liyakata önem verilerek bilimde ileri ülkelerle işbirliği desteklenirse, bu öngörü doğru olabilir. Aksi halde Sayın Erdoğan’ın kendi yeni Türkiye hayali ile de çelişeceğini düşünüyorum.
Kaynaklar
1-    Tony Scully. Report Tracts Standard of research in Middle East Published online 9 Marcch 2011,
2-    Robert Koening, Iran’s Scientist Cautiously Reach Out to the World, News Focus, DOI:10. 1126/science 290,5496,1484
3-    ISI Web of Science (WoS),

4-    Robert Koening Iranian Science Iranian Women Hear the Call of Science, New Focus Iranian ScinceDOI: 10. 1126/science.2905496.1485
(Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, sayı 1432, 29 Ağustos 2014)

***

ÇİN BİLİMSEL YAYINDA 
2. SIRAYA OTURDU

Ortadoğu’da Türkiye ve İran yükseliyor, ama dünyada Çin zirvede

İngiliz Bilimler Akademisi Royal Society’nin “21.Yüzyılda Bilimde Küresel İşbirliği” raporu, başta Çin olmak üzere bir grup ülkenin “bilimin süper güçleri” olarak kabul edilen ABD, Batı Avrupa ve Japonya ile yarıştığını belirtiyor. Bu ülkeler Brezilya, Hindistan, Türkiye, İran ve Tunus. Ortadoğu bölgesinde ise Türkiye ve İran başı çekiyor.

Reyhan Oksay


Bilgi, Ağlar ve Ülkeler: 21. Yüzyılda Bilimde Küresel İşbirliği” başlıklı rapor, ülkelerin ürettiği bilimsel yayın sayısındaki eğilimleri gibi çeşitli verileri inceliyor. Rapor, dünyada üretilmiş toplam yayın sayısı açısından Çin’in, uzun süredir dünya liderliğini koruyan ABD’nin hemen ardından ikinci sırada geldiğini gösteriyor.
Çalışmanın danışma kurulu başkanı Profesör Chris Llewellyn Smith FRS, “Bilim dünyası hızla değişiyor ve eski oyuncuların yerini yeni oyuncular almak üzere. Çin’in başarısını Güney-Doğu Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri izliyor. Bu durumda küresel bilim lideri olmanın sağladığı ekonomik avantajları korumak isteyen ülkeler, geçmişteki başarılarının üzerine yatıp, işleri ağırdan almak gibi bir lükse sahip değiller” diyor. 

YAYIN SAYISINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER
Rapora göre ülkelerin toplam yayın sayısı payları 1993-2003 ile 2004-2008 dönemleri arasında önemli ölçüde değişiyor. ABD dünya liderliğini korumakla birlikte, küresel yazarlık payı % 26’dan % 21’e düşmüş, Çin ise 6. sıradan 2. sıraya yükselmiş. Çin’in küresel yazarlık payı ise % 4.4’den % 10.2’ye ulaşmış. İngiltere 3.sıradaki yerini korurken, yazarlık payı % 7.1’den % 6.5’e düşmüş. 
Royal Society raporu ayrıca atıflar ile ilgili verileri de değerlendirmiş. Atıflar genellikle yayınların kalitesine ilişkin bilgi veren çok değerli kaynaklardır. Bu iki dönemde de ABD atıf paylarında liderliğini koruyor.
Rapora göre bilim her geçen gün biraz daha küreselleşiyor. Çin, Brezilya ve Hindistan’ın dikkat çeken yükselişleri yanında bazı ülkelerin bilimsel çalışmalarda adını duyurduğu belirtiliyor. Bu ülkeler ile ilgili rapordaki yorumlar şöyle:
* Türkiye’nin bilimsel performansı son yıllarda dikkat çeken bir gelişme kaydediyor. ARGE’nin GSMH içindeki payı 1995-2007 arasında yaklaşık 6 misli artmış durumda. Şu anda nakit olarak Danimarka, Finlandiya ve Norveç’ten daha fazla ARGE harcaması yapıyor. Aynı dönemde bilim insanı sayısında da % 43’lük bir artış görülüyor.
* İran ise bilimsel yayın sayısındaki artış hızı açısından dünyada birinci. 1996 yılında 736 olan yayın sayısı 2008’de 13.238’e çıkmış. Hükümet ARGE’ye yapılan yatırım payını 2030 yılına kadar % 4’e çıkartmayı planlıyor. 2006 yılında bu pay GSMH’nın yalnızca % 0.59’u idi.
* Tunus ise milli gelirinden ARGE’ye ayırdığı payı 1996’daki % 0.03’ten 2009’taki % 1.25’e yükseltti. Bu arada ulusal araştırma altyapısında yatırımlara ağırlık vererek, 624 araştırma birimi ve 139 araştırma laboratuvarı kurdu.
* Singapur 1996 ile 2007 arasındaki dönemde ARGE harcamalarını hemen hemen iki katına çıkarttı (GSMH’nın %1.37’inden % 2.61’ine). Aynı dönemde bilimsel yayınlar üç katına (2620’den 8506’ya) çıktı.
* Katar 1.4 milyon nüfusuna karşın 2015 yılına kadar ARGE harcamalarını GSMH’nın % 2.8’ine çıkartmayı planlıyor.

İSRAİL VE ÇİN’DE TERSİNE BEYİN GÖÇÜ
Ortadoğu’nun bilimsel çalışmalar açısından bugüne dek en iddialı ülkelerinden İsrail ise kısa zamanda yerine kaptıracağa benziyor. İsrailli bilim insanları ülkelerinde bilimsel araştırma altyapısının yetersiz olmasına bağlı olarak çok büyük bir beyin göçü yaşandığından yakınıyor. Bar-Ilan Üniversitesi Rektörü Moshe Kaveh, Çin’de de bir zamanlar çok büyük bir beyin göçü yaşandığını, ancak akıllı politikalar sayesinde bugün beyin göçünün tersine çevrildiğine dikkat çekiyor.
Son 7 yıl içinde Çin’de üniversite mezunlarının 950 binden, 4.5 milyona çıktığını belirten Kaveh, bu ülkede parlak akademisyenleri geri çekmek için yoğun bir kampanya yürüttüğünü söylüyor. Halihazırda Çin Bilimler Akademisi üyelerinin %81’i ve Çin Ulusal Mühendislik Akademisi üyelerinin % 54’ü yurt dışındaki üniversitelerdeki görevlerini bırakıp ülkelerine dönen Çinli bilim insanlarından oluşuyor. Son 10 yılda yurt dışında çalışan Çinli akademisyenlerin % 20’si ülkelerine dönmüş.
Kaveh, 2010 yılında Netanyahu Hükümeti tarafından başlatılan “Yıldız Programı” çerçevesinde 10 yıl içinde bin kadar bilim insanını İsrail’e dönmesinin beklendiğine dikkat çekiyor. Bu program tek bir bilim insanı için 1.5 milyon dolarlık(laboratuvar kurulması, asistanların ve hocaların ücretleri ve diğer ilgili harcamalar) bir yatırımın yapılmasını gerekli kılıyor.
2010 ile 2011 yılları arasında 200 akademisyen İsrail’deki yükseköğrenim kurumlarında iş buldu. 2012’de bu rakam 230’a ulaştı. Ne var ki bütçe kısıtlamaları önce bu programı vurduğu için Kaveh son yıllarda bu programın geri plana itildiğini düşünüyor.
İsrail’in önde gelen araştırma kurumu Samuel Neaman Enstitüsü araştırma ekibinden  Dr. Daphne Getz, Yair Even-Zohar , Prof. Uri Kirsch son yıllarda ülkelerinde bilimsel araştırmalara daha az yatırım yapılmasına bağlı olarak bilimsel üretkenliklerini azaldığını, kalitesinin düştüğünü söylüyor. Özellikle üniversitelerde araştırma fonlarının azaltılması akademisyen sayısında ciddi düşüşlere yol açtı. Bunun nedeni üniversitelerde ücretlerin düşüklüğüne bağlı olarak üniversitelerin istihdam edecek genç insan bulamaması. Dolayısıyla akademisyenlerin ortalama yaşları sürekli olarak yükseliyor.
Bütün bunlara karşın İsrail şu anda ABD’den alınan patent sayısı açısından İran ve Türkiye’nin açık ara önünde.
(Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, sayı 1432, 29 Ağustos 2014)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder