Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

28 Nisan 2023 Cuma

Fırtına estirilirse ilk turda iş biter, birleşik tek parti...

 obursali@cumhuriyet.com.tr

Fırtına estirilirse ilk turda iş biter, birleşik tek parti...

25 Nisan 2023 Salı


Kılıçdaroğlu herkesi şaşırtan, düne kadar seçilemez diye tamtam çalan ünlü-ünsüz, CHP içinde dışında peşin kararlıları bile susturan bir zirve yükselişini sürdürüyor.

Bir adam değil üç adam var, meydanlar tıklım tıklım.

Kılıçdaroğlu, özellikle “Aleviyim” beklenmedik ve cesur çıkışıyla, tarihsel bir dönemeç atlattı ülkeye. Barajlar, önyargılar yıkıldı. Eee ne olmuş. Ne yapalım yani Aleviysen!

"Alevi iktidarı mı kuracak ülkede" sorusunun olmayan yanıtı üzerine sürdürülen bir propaganda çöktü. Bunu en güçlü olduğu zaman yaptı. Öyle ki rakibini neredeyse “Ben senden daha iyi Aleviyim!” diyecek noktaya getirdi.

Alevilerin kapılarına çarpı işareti koyan, milyonlarca Alevi yurttaşı dışlayarak ülkede bir sağcı Sünni mezhep diktası kuran ideoloji etkisizleşiyor. Alevi düşmanlığı bir iktidara tırmanma aracı olmuştu. Ülkede bir Alevi kaymakam bile yok! Ayrımcılığın, ötekileştirmenin boyutuna bakın! 23 yıldır Aleviliği İslam dışında gören, bu topluluğu siyasetle-parayla, elektrik su parasıyla, dede maaşıyla oyalayan politika çöp oldu.

Cama yazmak

Konum Alevilik değil, bir tabunun yıkılması bile, sadece Twitter sosyal medyasında 55 milyonu aşan bir görüntü rekoru kırdırdı ve bence Kılıçdaroğlu’nun yelkenini doldurdu.

Başkan adayının yanında, arkasında müthiş bir kampanya iletişim ekibi var.

Vaatler iyi çalışılmış, ülkeyi çip merkezi yapmak gibi, henüz yeterince düşünülmemiş bir iki vaadi bir kenara bırakacak olursak, dört koldan ve çok iyi tasarlanmış bir eylem planıyla, vaatlerin pek çoğu beş yılda gözle görülebilir hale gelebilir.

5 yıl yetmez

Bu Millet İttifakı'nın beş yıl boyunca tek işi, ülkeyi düze çıkarmak ve yeniden bir beş yıl daha seçilmeyi garantilemek olmalı. Burada tüm partiler ve liderleri, parti egolarını geri plana iterek ülke, millet egolarına başrol oynatmalıdır. Beş yılda tehlike geçmez.

Kurulacak iktidarın gücü, büyük bir millet temsiliyetine dayanmasıdır; parti çıkarı, liderlik egoları gibi sorunlar çıkmamalı ve “birleşik tek parti” gibi hareket etmeli.

Bu, ülkeye yeni, eşsiz zengin bir deneyim kazandırır... Dünyaya da!

Partiler ve liderler değil ama onlarla birlikte Türkiye kazanacak. Zaten partilerin kurulma amacı bu değil mi? Hadi bakalım öyleyse...

Fırtına bekliyorum

Evet muhalefetin 20 günde giderek şiddetini artıracak bir siyasi fırtınanın, kararsızları, İnce’ye oy vermeyi düşünenleri, özellikle de gençleri de etkisi altına alacağını görüyorum.

Bu “az zamanda çok iş yaparak” sağlanır.

Alttan bir dalga kabarıyor, daha da kabartılarak herkesi kapsama alanı içine almalı.

Bu işi ilk seçimde bitirmecesine...

***

BİR KİTAP: 1) Dr. Daniş Navaro’nun “Şirket, Quo Vadis? Modern Şirketin Çöküşü ve Başka Bir Şirket Önerisi”... Tartışılacak bir kitap, her şey paradır düsturunun dışında bir arayış. Navaro, bir başka şirket mümkün diyor, uluslararası yöneticilik deneyiminden yola çıkarak. Yeni liberal anlayış ve düzenin hasta yapısını, 500 sayfayı aşan kitabıyla irdeliyor. Çeşitli üniversitelerde öğretim üyeliği yapıyor; liderlik, ekonomi politik, yönetim, işletme, organizasyon, strateji, iş etiği gibi konular uzmanlık alanları. Başka kitapları var. Navaro, bugünkü kapitalist sistem ve işleyişinin geleceği olmadığını söyleyerek daha bütünleşik bir anlayışın peşinde. Meraklısı için, okumaya tartışmaya değer. Bir sohbetin linki:

https://dergi.salom.com.tr/haber648-dr_danis_navaro_ve_yeni_kitabi_ sirket.html https://dergi.salom.com.tr/ haber-648-dr_danis_navaro_ve_yeni_ kitabi_sirket.html

Kutuplaş(tır)ma şiddettir, şiddete çağrıdır... Çaresizliktir

 obursali@cumhuriyet.com.tr

Kutuplaş(tır)ma şiddettir, şiddete çağrıdır... Çaresizliktir

24 Nisan 2023 Pazartesi


Sağcı veya aşırı sağın her türlü rengini üstlenmiş politikacıların iktidara tırmanma aracıdır kutuplaştırma. Dünyanın her yerinde...

Kutuplaştırma, bir ulusu bölüp parçalayıp hedef aldığın bir kısmını düşman ilan etmektir. Hedef alınanlar milletin parçası değildir. Haindir, ülkeden sürülmesi gerekir, yok olması gerekir. Ya sev ya terk et der, komşu bile görmek istemez.

Rakibi ötekileştirenlere kanan beyni bağlılar, ideolojik körler, düşünme sefilleri, din tüccarlığının köleleri kin ve nefretle dolar, bunlar arasında en katil ruhluları harekete geçirir; saldırmaları, şiddete başvurmaları için bir emir ve talimat almalarına gerek kalmaz. Özellikle siyasi yapısındaki elemanlar, Kılıçdaroğlu’nda Adıyaman’da gördüğümüz gibi, saldırganlıkta başrolü hemen üstlenirler.

Arabaya bile tekme atan sefil görüntülerini seyrederiz.

YALAN RÜZGÂRI ESTİRMEK

Gerçekleri çarpıtmak, olmayanı olmuş söylenmeyeni söylenmiş gibi göstermek bu siyasetin başlıca işidir. 

Bilir ki kutuplaşan kitlelerden kimse gerçeği araştırma zahmetine katılmayacaktır. Zaten “doğru”, “gerçek” nediri araştırma yeteneği veya merakı yoktur. Bağlandığı kutbun önde gelenlerinin söyledikleri kesin doğrulardır.

“Hakikat ötesi”, “gerçek ötesi” bir dünya yaratılır ve taraftarları bu dünyanın içine hapsetmek, dahası giderek daha büyük kitleyi de bu “yalan dünya”nın içine çekmek için çalışılır.

Çok daha büyük yalanlar ortaya atılarak oluşturdukları sanal dünyanın dışına kimsenin çıkmasını izin verilmek istenmez. Hapishanenin parmaklıkları daha sıklaştırılır, öyle ki içeriye ışık bile sızması engellenmeye çalışılır.

MEDYA YALAN ZİNCİRİ

Mümkün olduğu kadar geniş medya, iletişim organları ağı bu amaçla örülür. Birinden kaçarsın, diğerinin ağına yakalanırsın, onu zaplar diğeri seni bekler.

Yalanlarını etkili bir şekilde yaymak için, tüm medyasını birbirine bağlar, 10-20 kanaldan aynı anda birden yayın yaptırır. Ortalıkta gibi görünen medyayı da telefonlarla tehditlerle bu zincirin bir parçası olmaya zorlar. Özellikle seçim zamanlarında bakanlarını vb. birbiri ardına ekranlara çıkarttırır, saatlerce “hükümet icraatlarını” anlattırırsın.

Devşirdiğin, en iyi yalanları hiç utanmadan söyleyebilecek yüzsüzleri sürekli yorumcu, gazeteci, kanaatçi, araştırmacı vb. olarak her akşam ekranlarda tutarsın. Bazen “tarafsız” görüntüsünü vermek için yanlarına da muhalif gibi görünen bir kişiyi monte edersin.

KORKU VE GÜVENSİZLİK

Milletin korkuları, güvensizlikleri de kullanılır. Kendileri olmazsa, ülkenin parçalanacağı, bugün sahip olunan her şeyi yitirecekleri, bugünkü hallerine şükretmeleri, her şeyin iyi olacağı, sabretmeleri gerektiği konusunda beyinleri yıkanır. Bazı kitleler için de kötülükler kadere bağlanır, hatta muhalefete yıkılır, Allah’ın işi denir. 

Ülke ve toplum lime lime edilir, önemli olan ülkenin zenginliklerini yiyip bitirmektir. Para Tanrısı hükmünü sürdürür.

Meksika’da Brezilya’da dahası halk içinde yayın cahilliğinin en çok olduğu ABD’de bu kutuplaşma işletilir, öyle ki parlamentolar, kongreler basılır, insanlar öldürülür.

Bu kutuplaştırma mutlaka iktidarca uygulanmaz, bir küçük siyasi lider de çeşitli konularda düşmanlıklar yaratarak yalanlarla kendisine bir kitle oluşturur.

***

Bu nefret söylemi, kaybetme riski ile karşı karşıya olan iktidarlarca alabildiğine çaresizlikten de körüklenir. İktidar elemanları zırvalamaya, mantıklarını kaybetmeye, normal zamanlarda yapmayacakları şeyleri yapmaya başlar. 

Bunları bol bol seyrediyorsunuz şu günlerde...

296 milyar dolarlık değeri es geçen ülke

 obursali@cumhuriyet.com.tr

296 milyar dolarlık değeri es geçen ülke

23 Nisan 2023 Pazar


Türkiye hızla bir yol ayrımına akıyor 14 Mayıs’a doğru. Ülkenin tüm kaynaklarını kontrol eden, zenginliklerini istediği insanlara, şirketlere, kurumlara, cemaatlere dağıtan, büyük bir borçlanma, yoksulluk ve çöküş yaratan bir döneme devam mı tamam mı, ayrımı bu.

Öte yanda ise ülkeyi bu durumdan kurtarmak, bu makus talihini yenmek için elbirliği, işbirliği, akıl birliği yapan, ülkenin nitelikle kadrolarıyla, gerçekleşebilir programlarla geleceği kurmaya soyunmuş bir muhalefet var.

Büyük siyasi gerilim içinde geçen bayramın üçüncü gününde, güzel günler gelecek diyerek bayramınızı kutluyorum; pazar yazılarını bilime ayırmaya devam. Konumuz, ekonominin yüksek katma değer ve yüksek teknoloji üretmekten, dijital ekonomiden uzak bir ülke. Bugünkü durumun nedeni.

EYLEME ÇAĞRI

Bir rapor yayımlandı, “Yüksek Teknoloji İçin Eylem Çağrısı”, Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği ve TÜSİAD işbirliği ile. Her iki kurumun başkanları, Levent Kızıltan ve Orhan Turan bizzat raporu tartıştılar, soruları yanıtladılar. Şimdi okur olarak “bu kaçıncı çağrı?” diyebilirsiniz. Bilim dünyası ve kurumların raporları, ülkeyi yönetenlerde yaprak kımıldatıyor mu?

Fakat şu soru da haklıdır: İş dünyası elini taşın altına koyup bizzat kendi dönüşümlerini ne kadar gerçekleştiriyor, niye ülkenin ihracatında yüksek teknoloji ürünleri yıllardır yüzde 3’e takılı kaldı, ilk 500 şirketin Ar-Ge harcamaları, yenilikçi hamleleri neden düşük düzeyde?

Yani hem ülke yönetimi hem şirketler temelinde söz var ama sonuç yok, diyebiliriz.

SİYASİ YOL GÖSTERME OLMAYINCA

Fakat yine de yüksek teknolojik ve yenilikçi bir ülke yaratmak, birinci derecede hükümetlerin işi. Onlar hedefe odaklı bir yüksek teknoloji-yenilikçi ekonomi politikalarının arkalarında durmadıkları, bu konuyu sadece TÜBİTAK’ın destekleme fonlarına bıraktıkları sürece, ülke yerinde saymaya mahkûm.

Türkiye ikinci yüzyılına girerken madde madde eylem çağrısı yapan raporda bazı saptamalar şöyle:

Ülke ekonomisinin dijitalleşmesinin toplam ekonomi içindeki payı 50 milyar dolar civarında: Ekonomimizin sadece yüzde 6’sı. Oysa dünyada 38 trilyon dolarlık bir dijital ekonomi var. ABD’nin payı 15, Çin’in 7, AB’nin de burada payı 6 trilyon dolar. Ve yüksek katma değer ve büyük gelirler buradan üretiliyor. Onların yanında ülkemizin varlığı bile söz konusu değil.

Türkiye’nin dijital dünya ekonomisindeki payı yok derecede: Yüzde 0.1. Türkiye bu alanda bir atılım gerçekleştirebilirse, ekonominin verimliliği zirve yapacak ve yılda 269 milyar dolarlık bir potansiyel zenginlik yaratacak.

ALTYAPILAR YETERSİZ

Dijital ekonomi için altyapı yetersizlikleri had safhada. 5G iletişim yok. Mobil indirme hızında dünyada 70. sıradayız. Sabit geniş bant hızında 107. sırada. Gelişmiş dünya ile aramızda dijital uçurum var. Yenilikçiliği destekleyecek fonlar zayıf ve yetersiz.

Türkiye dijital dönüşüm ve teknoloji atılımı için gerekli yetkinliğe sahip işgücünü bulamıyor.

Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) alanında istihdam OECD ülkeleri arasında en az. BİT yoğun mesleklerdeki işgücünün istihdama oranı OECD ülkeleri arasında sonuncuyuz.. BİT alanında mezunlarımız toplam mezunların yüzde 6’sı.

Avrupa teknik yetkinlik karşılaştırmasında 33’üncüyüz (Polonya 4., Çekya 2.) Bu yetersizlikler nedeniyle, yazılım sektörünün ihracatımız içindeki payı komik: 0.5.

Rapor, dünyanın yüksek teknoloji ve dijital ekonomiyle ulaşacağı korkunç gelirlere işaret ediyor ve ülkemiz için 18 maddelik bir eylem çağrısı yapıyor. Raporu inceleyin: (https://tusiad.org/tr/yayinlar/raporlar/item/11278-turkiye-nin-2-yuzyilinda-yuksek-teknoloji-icin-eylem-cagrisi). Herkese Bilim Teknoloji dergisi bu sayısında bu rapora geniş yer veriyor.

Geleceğimiz burada ama mesela geniş bant internet yerine geniş yollar yapmakla övünen iktidarımız var.

24 Nisan 2023 Pazartesi

Milli Çöküş Modeli’, 1 oya mecburiyet, soğan bile planlayamamak

 obursali@cumhuriyet.com.tr

‘Milli Çöküş Modeli’, 1 oya mecburiyet, soğan bile planlayamamak

20 Nisan 2023 Perşembe


Umutsuzluk diz boyu Saray rejiminde. Seçimi kaybettiklerini anladıkları andan itibaren ne idüğü belirsiz, herhalde artık birkaç bin oyu bile kalmamış olan, Ecevit’lerin parasal ve örgütsel mirasına konan birisini “Cumhur İttifakı”na dahil ederek Meclis’te bir koltuk verme noktasına indiler. Daha önceki seçimlerde bu partiye düşeceklerini akıllarının ucundan bile geçiremezlerdi. HÜDA PAR isimli 150 bin oy alan bir partiye üç koltuk vermeyi de. Yanardöner Yeniden Refah’ın Erbakan’dan parasal ve örgütsel tahtı miras olarak devralan bol kedicikli Adnan Oktar hayranı oğlunu da ittifaka aldı. Bunların hiçbiri olmazdı eskiden.

Bu durum bir çöküşün dışa vurumu.

Bence Bahçeli de desteklediği liderin seçilemeyeceğini görünce, mesafe koydu, ittifaka katılmadı, partisini derleme toparlama derdine düştü. Mesafeli bir destek-bağımsız tutum konumunda Bahçeli. İttifakın 30 kadar milletvekili daha az çıkaracak olmasını umursamadı bile... Saray durumu görüyor.

Bu da aslında Cumhur İttifakı’nın ana güçlerinde dağılmanın işareti.

BİR PANİK VAR!

Cumhurbaşkanı hata üzerine hata yapıyor.

Bina dikmekle Türkiye’yi dünyanın üç beş finans merkezinden biri yapacaklarını ilan eden bir cumhurbaşkanı var. Türkiye’ye milyarlarca dolar, zaten binasızlıktan gelemiyordu, nereye gireceğim, nerede yatacağım diyordu. Şimdi yatağı döşeği hazır.

Binacı, inşaatçı bir iktidarın başka türlü düşünebilmesi mümkün değil. AKP bir inşaat beynine veya kafasına sahip, tabii ki böyle düşünecek.

Seçmenine şunu söylüyor, patates, soğan ve et bulamıyor, satın alamıyor olabilirsin ama bak finans merkezi binaların var!

Baskı ile doları dizginliyorlar. Dolar dolar olalı böyle zulüm görmemiş olabilir! Özgür olduğu Tahtakale’de bile tırıs giderken zincirini koparan gül sarıya dönüşmek için rahvan at aşamasına geçti.

Peki, ekonomide sıkıntı varmış, yoo biz gayet güzel yolumuza devam ediyoruz, demesinin seçmende karşılığı nedir, sorusu ile ilgilenmiyorlar.

YOKSA ‘YIKILMADIK’, MESAJI MI!

Veya bir güç gösterisi yapıyorlar: Yıkılmadık! Dimdik ayaktayız!

Finans merkezi de bir güç gösterisinin parçası!

Sadık seçmeni şöyle diyor olabilir: Baksana Reis kendinden emin, yine parayı getirecek binayı açtı, dimdik ayakta Reis, mutlaka bildiği vardır!

Buradan diyeyim onlara: Yok yok!

Bir deyim var ya: Cami yıkıldı ama mihrap yerinde duruyor. AKP iktidarı da o hesap.

PLANLAMA SIFIR

Bir patates soğan ekimini yıllardır planlayamayan bir iktidar.

Bırakın hayvancılığı (hadi diyelim bunu programlamak sizin için çok daha zor olabilir), soğan üretimini ülke çapında planlama becerisini gösterebilselerdi, bugün et satın alamayan milletin büyük çoğunluğunun önüne her yerde kamyonlarda patates soğan yığardınız ve “et yok patates soğan yiyin” derdiniz hiç olmazsa.

BU DA BİR ŞEY OLURDU!

2018-19’larda yine bu plansızlıktan depolara baskınla patates soğan avına çıkmışlardı. Suçlu depocu! Bir iki deposu bulunan (yoksa bu da uyduruktu!) soğancılar şimdi sağ mı yoksa asıldılar mı bilmiyorum!

Bir kadın pazar röportajında “Ben ekonomistim!” diye bağırıp tezgâhtaki soğan etiketini gösteriyordu. Reis’ten vazgeçmeyiz gerekirse soğan yeriz videoları baktım Tiktoklar’da dönüyor.

Bitkisel bakana çoook üzülmeli miyim, bilemedim.

Bana ezilenlerden yana olacaksın diye öğretmişlerdi de...

Ülkeyi saran tuzaklar silsilesi ve büyük çöküş

 obursali@cumhuriyet.com.tr

Ülkeyi saran tuzaklar silsilesi ve büyük çöküş

18 Nisan 2023 Salı


Eğer üretiminiz ve milli gelirinizin büyümesi nüfus artışının çok gerisinde seyrediyorsa, zaten yoksullaşıyorsunuz. 2013’ten beri yaşadığımız budur. Bir ara kişi başı 12 bin dolara yükselen milli gelir, 8 bin dolar civarına geriledikten sonra 9 bin dolarda çakılı kaldı. 100. yılda 25 bin dolar milli gelir palavralarından geride kalan yaklaşık 1/3’ü.

Bu 9 bin dolara da kanmayın, nüfusun en düşük yüzde 20’sinin geliri 2 bin 627 dolar. Sonraki yüzde 20 dilimi 4 bin 651, üçüncü dilim 6 bin 502 (2020). Yani en alttaki 3 dilimde yaşayan (83 milyondan) 50 milyon insanın ortalama milli geliri 4 bin 600 dolar (Mahfi Eğilmez hesaplaması).

Keyfi mi hesapladılar?

Ayrıca bu iktidar iki kez milli gelir hesaplamasında kapsamı genişletti, her iki hesaplamalarda da milli gelirimizin arttığını gördük ve çok sevindik!

Korkut Boratav ve arkadaşları ise bu hesaplamaların yanlış yapıldığını, iktidar ve adamlarını milli geliri şişirmek için müdahale fırsatı yakaladığını yazdılar.

TÜİK’in enflasyon hesaplamalarında gördüğümüz büyük müdahalelerin, milli gelir hesaplamalarında da olması doğal.

Yani önümüzde ne kadar şişirildiğini bilmediğimiz bir 9 bin dolar civarında kişi başı milli gelir var. 9-10 dolar milli gelir tuzağının içinde çırpınıyor ülke.

Tuzaklar silsilesine hapsolmak

Türkiye için tuzaklar çok. 10 bin dolar gelir çıtasını aşamamanın nedenleri saymakla bitmez. Adam başı 9 bin dolar milli gelir sadece bir sonuçtur. Peki neyin sonucu?

“Orta demokrasi” diye bir kavram var, bence bu eksik, “orta altı demokrasi”den bahsedebiliriz ancak. Tüm demokrasi ve basın özgürlüğü endekslerinde, özgür ülke değil yarı özgür ülke statüleri bunu anlatıyor.

Tek yetkili Bay Otoriter böyle uygun gördü.

Tabii ülkenin kapana kıstırıldığı “hukuk tuzağı” da tüm tuzaklarla birlikte seyrediyor. Zaten başlı başına hukuku tek adama bağlarsanız, demokrasi ve milli gelir tuzakları da hepsi birden uygun adım seyreder.

Hukukun tam uygulandığı yerde demokrasi de işler. Veya tersi. Demokrasi ve liyakat, gelir ve fırsat eşitlikleri hepsi birden söz konusu olsa, hukuk da milli gelir de hepsi birbirini destekleyerek Türkiye’yi çağdaşlığa, refaha, mutluluğa kavuşturur.

Bu tuzakların bir başka yansıması da büyük beyin göçüdür, bu da ülkeyi yoksullaştıran başka bir önemli etken. Bu bağlamda bu tuzaklara “orta altı bilim” ve “orta altı inovasyon, teknoloji” “orta altı üniversite” tuzakları içine hapsolmuş bir ülke manzarasını da vurgulayalım!

Bu bilinçli veya kısmen de cehaletten yaratılan tuzakların tümü birden ülkeyi ekonomik olarak tam çökertti. Ülkeyi tarihinde görülmemiş bir girdaba sürükledi.

SS, yani S. Soylu

Ülkeye uygulamalarda tüm bu tuzakların nasıl göründüğünü anlatan bir kitap yayımladı Barışlar. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sanki perde gerisinde, ama aslında hepsi açık - seçik ortada seyreden, bir hukuk devletinde ve demokrasi ülkesinde göremeyeceğiniz hallerini, 42 bölüm tekmili birden sergiliyorlar.

Tabii, çok güleceğimiz bir de 7. bölüm var ki adı “Erdoğan Düşmanı Soylu”. Neler söylemiş, henüz muhalefetteyken: “Gündüz imam gece ise papazı oynuyor”, “.. Medyayı teksesli, kontrollü yandaş medya haline getirmeye çalışıyor”, “İktidar ülkeyi yoksulluğun ve yolsuzluğun kucağına oturttu, RTE demokrasi celladı.” Yılbeyıl tonla koca koca laflar, eleştiriler... RTE de çareyi onu AKP’ye transfer etmekle buldu. Bu bölüm sadece garnitür. Kitabın bütünü adeta bir dosya!