CBT Gündem, Sayı 1492, 23
Ekim 2015
Hafta sonu İsparta’da Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği’nin
(YKKED) Akdeniz bölgesi toplantısı vardı. Köy Enstitüleri aslında ülkemizin
dünya eğitim literatürüne, uygulamasıyla orijinal katkıda bulunduğu herhalde
tek ve büyük örnektir. Ülkemizin koşullarının yarattığı büyük bir örnek. Bu
nedenle de asla unutulmuyor.
Köy enstitüsünde okuyan öğrenciler bugün yaşlı
olmalarına rağmen, ama dünyayı ve ülkeyi en iyi okuyan, şiir sever, kimisi Köy
Enstitülerinin simge çalgısı mandolin çalar, anılarını yazar, kitaplara imza
atar, toplantılara koşar ve anılarını anlatır. Fikir ve pek çoğu da beden
diriliği içinde! Çok önemli bir döneme damga vurmuşlar, sonra Köy Enstitülerinin
kurban edilmesi karşısında ağıtlar yakmışlar, ah ülkem diye..
Haklılar, Köy
Enstitüleri, “komünist yuvaları” zırvalığıyla ortadan kaldırıldı, ama esas
gerçek Anadolu’da bu enstitülerinin yaktığı aydınlanma, bilgi, kavrama, iş
üretme, cehaletten kurtulma ışığını söndürmek ve Anadolu’yu güdülmesi gereken
insanlarla dolu, yoksul, çaresiz ve ülkeyi yönetmeye aday pis siyasetçilerin at
koşturacağı bir alan olarak bırakmaktı. Burada şüphesiz ki emperyalist bloğa
kapağı atan ve Türkiye’yi var eden tüm Kurtuluş ve Kuruluş ilkelerinden ve
politikalarından vazgeçen teslimiyetçi
iradenin büyük payı var.
İFLAH OLMADIK
Köy Enstitülerinin
kapatılmasından sonra, Anadolu ve Türkiye bir daha iflah etmedi. Bir millet
olmaktan adım adım çıkartıldı; yoksulluğun, mezheplerin, etnisitelerin, keskin
ve yok edici siyasi - ideolojik çatışmaların meydanı oldu.
Bugüne bakın..
Sorunlarını kolayca çözebilecek refah içinde, yaratıcı ve bilgili bir ülkenin
yurttaşları olarak yaşayacağımıza, parçalanan ve birbirine düşman kamp ve insanlardan
oluşan bir ülkeye dönüştük.
Bu durumun nedeni derin
cehalettir ve yaşadıklarımız ise cehaletin felaketleri. Köy Enstitüleri
gerçekten de ardından gözyaşı dökülecek kadar önemli.
Şimdi mezunlar,
öğretmenler, babalar ve onların çocukları ile destek verenler YKKED’yi
oluşturdu ve büyük bir kültürel miras olarak yaşatılmaya çalışılıyor. Tabii
tepelerinde motor görevi üstlenen Prof.
Kemal Kocabaş.. 21 şubesi ve temsilcilikleri var. Dernek “Köy Enstitülerinin düşünsel ve kültürel
mirası üzerinden çalışmalar” yapıyor, “toplumsal sorumluluk taşıyan eğitim-kültür
örgütü” olarak grev görüyor.
Kocabaş diyor ki: Bu anlamda, eğitimi bir
“insanlık hakkı” olarak görerek “laik, demokratik, bilimsel ve karma” eğitimden
yana taraftır.” Şüphesiz ki eğitim
sisteminin içinde bulunduğu bugünkü zavallı duruma da haklı sert eleştiriler
göndermekte.
CUMHURİYETİN MAYASINDA
VARLAR
Ben ise konuşmamda, Aziz Sancar’ın sözlerine yer verdim “Olağanüstü
öğretmenlerim vardı ilkokulda. Öğretmenlerimin çoğu Köy Enstitüleri mezunuydu.
Çok idealist insanlardı. Oradaki eğitimi Amerikadaki en iyi ilkokullarda
verirler mi bilmiyorum! O zamanlar okullarımız harikaydı..”
Ve bu öğretmenlerin Sancar’ın ailesine söylediği şu
sözleri anımsattım: “Bu çocuk çok
özel, siz bunun üzerinde durun. Bir yerlere varacak..”
Ayrıca şunu vurguladım: Köy enstitülü
öğretmenlerimizin sadece Sancar’in değil, bugün bile hala teslim alınamayan
cumhuriyetin mayalanmasında büyük emekleri vardır…
Cumhuriyetin eğitimi: Birlik, beraberlik, bilim, üretim, sevgi, ülke inşası, çağdaş uygarlık,
yurttaş, kadınların topluma katılımı, öncü bir ülke temelinde gelişti. Cumhuriyet
bu ayaklar üzerinde yükseldi.
13 yıllık iktidarın eğitimi ise: “Kindar ve
dindar” nesil yetiştirmek temelinde inşa ediliyor. ..
Millet, eğitimi saran gerici kuşatmayı sonunda
çökertecek. Çünkü Türkiye’nin kuruluş mayasında hem Köy Enstitüleri, hem de
çağdaşlığı yaşama isteği, projesi ve engellenemeyecek isteği bulunuyor..
Şüphesiz, Türkiye cehaletin kıskacında,
*Ama 80
milyon nüfus var, 18 milyon öğrenci dersbaşı yapıyor,, 6.000.000’u aşan
üniversiteli var (lisans, önlisans,
açıköğretim, yüksek lisans ve doktora dahil yükseköğretim kurumları)
*Kızlarımız yürüyor geleceğe: Üniversitelerde 2. 800.00’i kız, 3.300.000’i erkek. Lisansta: 3.700.000. Açık
öğretimde 2.800.000. Yüksek lisansta
342.500. Doktorada 78.200. Devlet
üniversiteleri: 5.650.000 (MYO dahil). Vakıf
Üniversiteleri: 450.000
Bu büyük gücü –çağdaşlık projesi
dışında- başka hiç bir “toplum mühendisliği” veya “eğitim
mühendisliği” doğrultusunda biçimlendirebilecek bir düşünce- iktidar olamaz
da. Bu büyük güç hepsini ezip geçecektir..
Geleceğe, içimizdeki yürüyüşe güvenelim…
***
İşte böyle.. Gelecek Cuma yeniden birlikte olalım..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder