Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

25 Ekim 2015 Pazar

Büyük eğitim ordusuna karşı, toplum mühendisliği sökmeyecek!

CBT Gündem, Sayı 1492, 23 Ekim 2015


Hafta sonu İsparta’da Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği’nin (YKKED) Akdeniz bölgesi toplantısı vardı. Köy Enstitüleri aslında ülkemizin dünya eğitim literatürüne, uygulamasıyla orijinal katkıda bulunduğu herhalde tek ve büyük örnektir. Ülkemizin koşullarının yarattığı büyük bir örnek. Bu nedenle de asla unutulmuyor. 
Köy enstitüsünde okuyan öğrenciler bugün yaşlı olmalarına rağmen, ama dünyayı ve ülkeyi en iyi okuyan, şiir sever, kimisi Köy Enstitülerinin simge çalgısı mandolin çalar, anılarını yazar, kitaplara imza atar, toplantılara koşar ve anılarını anlatır. Fikir ve pek çoğu da beden diriliği içinde! Çok önemli bir döneme damga vurmuşlar, sonra Köy Enstitülerinin kurban edilmesi karşısında ağıtlar yakmışlar, ah ülkem diye..
Haklılar, Köy Enstitüleri, “komünist yuvaları” zırvalığıyla ortadan kaldırıldı, ama esas gerçek Anadolu’da bu enstitülerinin yaktığı aydınlanma, bilgi, kavrama, iş üretme, cehaletten kurtulma ışığını söndürmek ve Anadolu’yu güdülmesi gereken insanlarla dolu, yoksul, çaresiz ve ülkeyi yönetmeye aday pis siyasetçilerin at koşturacağı bir alan olarak bırakmaktı. Burada şüphesiz ki emperyalist bloğa kapağı atan ve Türkiye’yi var eden tüm Kurtuluş ve Kuruluş ilkelerinden ve politikalarından vazgeçen teslimiyetçi iradenin büyük payı var.

İFLAH OLMADIK
Köy Enstitülerinin kapatılmasından sonra, Anadolu ve Türkiye bir daha iflah etmedi. Bir millet olmaktan adım adım çıkartıldı; yoksulluğun, mezheplerin, etnisitelerin, keskin ve yok edici siyasi - ideolojik çatışmaların meydanı oldu.
Bugüne bakın.. Sorunlarını kolayca çözebilecek refah içinde, yaratıcı ve bilgili bir ülkenin yurttaşları olarak yaşayacağımıza, parçalanan ve birbirine düşman kamp ve insanlardan oluşan bir ülkeye dönüştük.
Bu durumun nedeni derin cehalettir ve yaşadıklarımız ise cehaletin felaketleri. Köy Enstitüleri gerçekten de ardından gözyaşı dökülecek kadar önemli.
Şimdi mezunlar, öğretmenler, babalar ve onların çocukları ile destek verenler YKKED’yi oluşturdu ve büyük bir kültürel miras olarak yaşatılmaya çalışılıyor. Tabii tepelerinde motor görevi üstlenen Prof. Kemal Kocabaş.. 21 şubesi ve temsilcilikleri var. Dernek “Köy Enstitülerinin düşünsel ve kültürel mirası üzerinden çalışmalar” yapıyor, “toplumsal sorumluluk taşıyan eğitim-kültür örgütü” olarak grev görüyor.
Kocabaş diyor ki: Bu anlamda, eğitimi bir “insanlık hakkı” olarak görerek “laik, demokratik, bilimsel ve karma” eğitimden yana taraftır.”  Şüphesiz ki eğitim sisteminin içinde bulunduğu bugünkü zavallı duruma da haklı sert eleştiriler göndermekte.

CUMHURİYETİN MAYASINDA VARLAR
Ben ise konuşmamda, Aziz Sancar’ın sözlerine yer verdim “Olağanüstü öğretmenlerim vardı ilkokulda. Öğretmenlerimin çoğu Köy Enstitüleri mezunuydu. Çok idealist insanlardı. Oradaki eğitimi Amerikadaki en iyi ilkokullarda verirler mi bilmiyorum! O zamanlar okullarımız harikaydı..”
Ve bu öğretmenlerin Sancar’ın ailesine söylediği şu sözleri anımsattım: “Bu çocuk çok özel, siz bunun üzerinde durun. Bir yerlere varacak..”
Ayrıca şunu vurguladım: Köy enstitülü öğretmenlerimizin sadece Sancar’in değil, bugün bile hala teslim alınamayan cumhuriyetin mayalanmasında büyük emekleri vardır…
Cumhuriyetin eğitimi: Birlik, beraberlik, bilim, üretim, sevgi, ülke inşası, çağdaş uygarlık, yurttaş, kadınların topluma katılımı, öncü bir ülke temelinde gelişti. Cumhuriyet bu ayaklar üzerinde yükseldi. 
13 yıllık iktidarın eğitimi ise: “Kindar ve dindar” nesil yetiştirmek temelinde inşa ediliyor. ..
Millet, eğitimi saran gerici kuşatmayı sonunda çökertecek. Çünkü Türkiye’nin kuruluş mayasında hem Köy Enstitüleri, hem de çağdaşlığı yaşama isteği, projesi ve engellenemeyecek isteği bulunuyor..

Şüphesiz, Türkiye cehaletin kıskacında,
 *Ama 80 milyon nüfus var, 18 milyon öğrenci dersbaşı yapıyor,, 6.000.000’u aşan üniversiteli var (lisans, önlisans, açıköğretim, yüksek lisans ve doktora dahil yükseköğretim kurumları)
*Kızlarımız yürüyor geleceğe: Üniversitelerde 2. 800.00’i kız, 3.300.000’i erkek. Lisansta: 3.700.000. Açık öğretimde 2.800.000. Yüksek lisansta 342.500. Doktorada 78.200. Devlet üniversiteleri: 5.650.000 (MYO dahil). Vakıf Üniversiteleri: 450.000
Bu büyük gücü çağdaşlık projesi dışında- başka hiç bir “toplum mühendisliği” veya “eğitim mühendisliği” doğrultusunda biçimlendirebilecek bir düşünce- iktidar olamaz da. Bu büyük güç hepsini ezip geçecektir..
Geleceğe, içimizdeki yürüyüşe güvenelim…
***
İşte böyle.. Gelecek Cuma yeniden birlikte olalım..












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder