Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

15 Ekim 2015 Perşembe

Acil demokrasi, özgürlük ve adalet tek çare


Bugün ‘ne yapmalı’ya yanıt arayacağız..
Epey bir süredir büyük olayların yaşandığı siyaset arenasında, günlük, sıradan yorumlarla işi geçiştirmeye kalkışırsak, üzerimizde dolaşan büyük belayı karşılayamayız.
Kısaca 4 konuda durum tespiti yapayım, bir de sonuç çıkartayım.
1) Ülkede, büyük çoğunluğun tepkisini çeken, karşı olduğu, önemli bir kesimin gerçekten de nefret ettiği iktidar var. AKP yandaşları yazıp-konuşup duruyor ya “taktınız RTE’ye.. işiniz gücünüz o..”. Dahasını belirteyim: Büyük bir kitle, iktidara karşı şeytanla bile işbirliği yapacak bir konumda. Bunlar bir durum saptamasıdır. Hükümet de buna dahildir.
2) Bunun nedenini anlatmam gerekmiyor. Ama yine de kısaca: Anayasa’yı takmaması. Hükümeti bile belirlemesi. Taraftarlarının, partisinin Cumhurbaşkanı olması. AKP’nin militanı gibi davranması. Yolsuzlukları kapatması. Her şeyi belirleyici mutlak konumunu giderek güçlendirmesi. Milleti kamplara ayırması. İktidar için her şeyi yapabilecek gözü karalığa sahip olduğu güçlü inancını yerleştirmesi. Suriye’de Türkiye’ye ateşe atması. HDP’yi Meclis dışına itecek politikalara sarılması. Basın özgürlüğünü takmaması.. Kendine bağlı bir yargı-hukuk yaratması.
Yazmayı sürdürürsem, devamı gelecek sayıda diyeceğim..

Din savaşları
3) Kendisiyle uzlaşacak tek bir muhalif kimse yok. Kamplara bölünmüş bir ülke. Toplumsal uzlaşma sıfır. Güçlenen ve ileri ucu IŞİD terörü olarak ortaya çıkan bir köktendinci kesim. Din savaşı olasılıklarının artması. Öte yandan Kürt meselesinin çözümündeki büyük yanlışlıklar ve oy avcılığı sonucu gelinen savaş durumu..
4) Toplumsal barışı, hukuk devleti olmayı ve demokrasiyi zorlayacak bir koalisyon hükümetinin kuruluşunu engelleyen bir Cumhurbaşkanlığı makamını da bunlara ekleyelim, ki en önemli noktalardan biridir bu. İktidar memur kategorisinde ancak nitelenebilir. Ülkenin içine yuvarlandığı kaosu ve Ankara katliamını sezebilecek beyinden yoksundur, önlem bile almamıştır ve Bakan koltuğunda gülen bir içişleri memuru vardır.
Daha bir sürü olay ve olgu, Türkiye’yi tepesinde bombaların patladığı, Kuruluş’unun temeline dinamit konduğu bir ülke konumuna getirdi. Orta Doğu haritasını çizenler, Türkiye’den kaç parça çıkar hesabı içinde.

Tam tersi bir yönetime geçilmeli
Bu olağandışı yönetimden, akılcı normal bir yönetime geçmedikçe, şimdi ve yakın gelecek tam karanlıktır. Şimdi sonuç çıkartalım:
a) Öncelikle Anayasa ve yasalar normal işlerlik kazanmalı.. Anayasa ve yasalara Muktedirlik tasallutu sona ermeli. Keyfi yönetim bitmeli.
b) Cumhurbaşkanı “mutlaka iktidar olmalıyız” politikasından vazgeçmeli. “Mutlaklık” talebi, siyasette yoktur. Bunu talep edenler, mutlak olmak için ellerinden gelen her şeyi yapar. Bu düşünce, diktatörlüğe gider. Yolsuzlukları ve yasa çiğnemelerinin hesabının sorulmasını engelleme amacı taşır. Rejimi askıya alınması demektir. İktidarınızın normal yoldan değişmesinin önüne her türlü engeli çıkartırsanız, olağanüstü koşullarda değişimi çağırırsınız.
c) Parlamenter sistemi çalıştıracaksınız. Demokrasi, basın özgürlüğü, kurumların doğal işlemesi; insanların görevlerini siyasi emir ve talimatlar ışığında değil, yasal süreçler içinde yapması şart. RTE, Anayasal sınırlar içine çekilmelidir. Halk oyuyla seçilmesinin kendisine hiç bir anayasa dışı hak vermediğini kabul etmeli.
d) İçinde bulunduğumuz kamplaşma, göz oyma, kafa yarma, zulüm ve esaret çağrıştıran yönetim biçimi çökmedikçe bir sosyal-siyasal mutabakatın sağlanması mümkün gözükmüyor. Türkiye’nin temel sorunlarının görüşüleceği hiç bir platform yoktur. Meclis çalıştırılmamıştır. Bu duruma katkı bulunan tüm politikalar sorumludur.
e) Durum böyle olmasına rağmen birileri Mayısta seçim hesapları yapıyor, bunlar tek kelime ile ülkenin kuyusunu kazıyorlar. Ev, başlarına yıkılabilir. Suriye politikasında Esad’ın ülkesine egemen olmasına yardım. Bunlar için, seçimleri beklemek gerekmiyor.

Acil demokrasi, hukuk, özgürlük: Bunlar bir uzlaşmaya ve normale geçişe tek çaredir.
-13 Ekim 2015 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder